anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 21  
»Bugün 1232  
»Toplam 13991822  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 44.223.5.218
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

EKMEK VE ANAMUR'UN BAYIR KÖYLERİ

İsmet KADIOĞLU

23 Haziran 2013, 16:17

İsmet KADIOĞLU

                     EKMEK VE ANAMUR’UN BAYIR KÖYLERİ

Denizli’de çalışırken, Doğan Cüceloğlu , Halk Eğitim Merkezi salonunda, Temiz Toplum Temiz Aile konulu bir konferans vermişti. Bin kişilik salona iki bin kişi gelmişti. Ben ve hanım salonda oturacak yer bulamadık ve hanıma birileri koltuğunu verdi. Bense ara merdivenlerin basamaklarına betona oturarak izlemiştim.  İki saat betonda oturmamın sonunda üşüttüm ve öksürüğüm üç ay devam etmiş çok zor iyileşmiştim.

Cüceloğlu’nun anlattıkları içerisinde bahsettiği konulardan biri kültürdü. Kültürü,değerler kültürü ve korku kültürü şeklinde ikiye ayırmıştı. Hoca değerler kültürünün önemine değindi ve şu örneği vermişti.

Hoca bir gün bir fabrikaya gider. Recep usta ve adamlarını toplar. Ortaya bir mendil ve mendilin üstüne de bir ekmek dilimi koyar. Recep usta bas bu ekmeğin üstüne sana 50 lira vereceğim der. Recep usta kötü kötü bakar. 100 lira çıkarır, ekmeğin üstüne bas sana 100 lira usta der. Recep ustanın şakakları çıkmaya başlar. Hoca 500 lira çıkarır, bas usta der. Usta sinirlenir ve hoca hoca sen aklını peynir ekmekle mi yedin, bir çuval para versen yine ekmeğin üstüne basmayız der. Ekmeğin değeri parayla ölçülmez. Bu bir değerler kültürüdür.

Alışveriş yaptığım mağazada, ekmek aldım. Benden sonraki bayan, ekmeklerin açık şekilde oluşundan ve herkesin açık olan ekmeğe dokunduğundan bahsetmesine kulak misafiri oldum. Tezgâhta da ekmek çeşidi çoktu. Tam buğday ekmeği, tost ekmeği, köy ekmeği, kepekli ekmek, çavdar ekmeği  gibi. Evimizin hemen yanındaki Şifa fırınında belki daha fazla tür ekmek vardı. Tam buğday ekmeği bu fırında 175 kuruş iken diğer tarafta 100 kuruştu. Bu gibi konuları dikkate alarak Şifa fırınındaki, fırıncı Kamil Demir ile ekmek çeşitleri ve fırınların denetimi konusunda sohbet ettik.

Benim çocukluğumda, kendi köyüm Kükür, Teniste, Karaçukur, Korucuk, Sarıdana, Kılıç, Çaltıbükü… gibi bayır köylerinde ekmek, arpa, buğday ve darı(mısır) unundan yapılırdı. Buğday daha tabansı(düzlük) arazilere ekilir. Darı da su altındaki arazilere ekilip yetiştirilir. Arpa ise buğday gibi hem düz arazilerde hem de kara sabanın giremediği, kazmayla ekilebilen sarp, kıraç yerlerde yetişir. O dönemler herkesin çift sürmek için hayvanı(öküzlerle ekinler ekilir çift sürülürdü) yoktu. Arpanın ürünü çok olur ve herkesin de düz arazisi olmadığından dolayı genelde arpa ekilirdi. Arpa ekmek olarak ve hayvanlara yem olarak da verilirdi.

 

Şifa fırınında çalışan Kastamonu’lu Kamil Demir ile konuşurken fırınlarda arpa ekmeğinin olmama nedenini sordum. Kendilerinin daha önce yaptıklarını ve sağlık yönünden en faydalı ekmektir, ancak hayvanlara yem olarak kullanıldığı için ve birazda pahalı olduğu gibi sebeplerden dolayı rağbet görmüyor dedi.

Arpa, hayvanlara yem olarak verilir. Eskiden Anamur’un köylerinde buğday ekmek biraz lükse kaçtığından ve arpayı hem ekmek hem de yem olarak, iki amaçlı kullanıldığından, aynı zamanda da arazileri kazma ile ekime müsait olduğundan arpa ekilir ve sağlık yönünden daha iyi olan arpa ekmeği yenirdi.

Hayvan yemi olarak ekimi yapılan ve bizim oralarda ismi fink olan hububat vardı. Kükür’de çok fazla ekilmezdi ama Karaçukur, Korucuk, Sarıdana ve diğer bayır köylerinde hayvan yemi için ekimi yapılırdı. Düz olmayan sarp arazilere ekimi yapılırdı. Biçmesi(toplanması) daha kolaydı. Bolda ürün alınırdı. Bazı kişilerde unundan ekmek ve mercimek türü olduğundan yemek yerine de yerlerdi sanırım. Bu ürünü yiyenlerin birçoğu da topal olurlardı. Bacakların şekli değişir, dengesiz ve çarpık çarpık yürürlerdi. Bu kişilere fink topalı denirdi. Fingi bazı aileler çocuklarına özellikle yedirdiklerini hatırlıyorum, sakat kalsın ve askere alınmasın diye.

Diş doktoru Ahmet Doğan’ın beraber çalıştığı Ali Baz’a, köyünüz Karaçukur’da hala fink topalı vardır onlar kimlerdir diye sordum. O da şu anda yaşıyorlar; Paşa dayı(Mustafa Şen) Mehmet Çalışkan, Ahmet Mert ve Topal Hacı( Hacı Bayram Uçar) dedi. Kendileriyle görüşemedim. Bu rahatsızlık yokluk sonucu mu askerlik için mi fink topalı olunmuştur bilmiyorum. Ama fink yiyerek topal olundukları kesin.

Bizim oralarda fink denen bu tahılı internete baktım bu isimde bulamadım. Fırıncı Kastamonu’lu ustaya sordum. O da bizim oralarda fi denir dedi.

Bozyazı’da Gürlevik Tarımda otururken Mustafa Yılmaz’ın babasına sordum. Yani ortamda konu ettim. Onlardan aldığım bilgilerle, bazı yerlerde(Balıkesir) fiy, bazı yerlerde fiğ ismi geçiyor. Sanırım bizim oralarda fink olan tahılın gerçek ismi fiğ.Arpa ve fink sarp ve dağlık arazilerde yerine göre kazmayla ekiliyor, ürün fazla veriyor, hem insanlar hem de hayvanlar yiyebiliyor. Buna örnek olsun diye Mustafa Yılmaz’ın babası şunu anlattı. İki asker arkadaştan biri durmadan, vatanım vatanım ille de vatanım der dururmuş. Terhis olduktan sonra arkadaşı şu vatanım vatanım diyen arkadaşımı bir ziyaret edeyim demiş ve köye gitmiş. Görmüş ki bir kişi bir ipin bir ucunu beline bağlıyor, tohumluk arpa ve kazmayı eline alıp sarp ve dağlık arazide, ipin diğer ucunu da bir başkası elinde tutarak aşağıya sarkıtılan kişi ekini ekiyormuş. Ziyaretçi kişi, arkadaşına vatanım vatanım dediğin bumuydu?... Senin vatanını da ipini tutanını da demiş gitmiş.

Fırıncı arkadaş, fırınların hijenikliği konusunda ve ekmeklerin gramları konusunda, kısaca fırınların genel kontrolü konusunda, eskisine göre daha iyi olduğunu ve haber vermeden ani baskınların yapıldığını bundan dolayı da fırıncıların daha itinalı davrandıklarını söyledi.

Arpa eskilerde fakirin ekmeği. Kamil’e arpa ekmeğini sordum.“ Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan ve sonrasında devam eden, arpa ekmeği önemli. Arpanın enerjisi daha fazla, ürünü de fazla verir. Biz arpadan yuvarlak ekmek yaptık. Ama ilgi görmedi. Arpa ekmeği tok tutar. Kepekle aynı görevi görür. Kepek midenin suyunu alır. Bu da istenen bir durum değil, onun için de kepeğin içine biraz beyaz un atılmalı. Arpa da bu durum yok. Arpa ekmeği katkısız kepeğin görevini görür” dedi Kamil.

Kamil’le ekmek çeşitlerini konuştuk. “Buğdaydan elde edilen  rüşeym ekmek. Buğdayın filiz veren kısmından elde edilen unla yapılır. Bir ton buğdaydan 10 kilogram rüşeym elde edilir. Bu ekmek kan dolaşımını hızlandırır. İnsanı daha genç hissettirir. Tok tutar. Türkiye’de bu ayırım işini yapan 2-3 fabrika var. 1 kg. beyaz una 20 gr. Rüşeym katarak bu ekmek yapılır. Çavdar ekmeği, insülin direncini kırıyor. Şeker hastalarına tavsiye edilir. Ayçiçek çekirdekli esmer ekmek. Bu ekmekte çavdarla aynı undan yapılır”. Ben bu arada Kamil’e sordum. Biz eskiden mısır unundan günlük saç üzerinde ekmek yapardık. Anam her öğün yapardı. Zira mısır ekmeği, un özsüz olduğundan bekleyince çabuk kırılır ve bozulabilirdi. Bazlamasından dürüm ve saç böreği yapardık. İnsanı çok tok tutar. Fırınlarda mısır ekmeği görmüyoruz. Bu konuda da Kamil şöyle dedi. “Akdeniz mısırı biraz pahalı. Unun içine yarım patlamış mısır ilave edilip yapılan ve daha çok butik otellerde harcanan mısırlı ekmek var. Karadeniz mısırı taş değirmeninde çekilir ve unundan o bölgede kendi tarzlarında ekmek yapılır” dedi.

 

Konuşmalarımızdan ve fırında gördüklerimizden ekmek çeşitlerinin şöyle olduğu anlaşılıyor. Tam buğday ekmeği, tam tahıllı ekmek, yulaf ekmeği, rüşeym ekmek, ayçiçekli esmer ekmek, çavdar ekmeği, arpa ekmeği, mısır unundan yapılan ekmek. Ve yöresel ekmeklerden Trabzon ekmeği, iç Anadolu ekmeği, Isparta ekmeği gibi ekmeklerin olduğunu görüyoruz.

 

 

Ekmek; çeşitli tahıl ürünlerinden yapılmış, hamurun ateşte, saç üzerinde, tandırda, fırında pişirilmesiyle hazırlanan, özellikle fakirin tek yiyeceğidir. Herkesin en değerlisi ve koruması altına aldığı şeyidir. Ekmeğin sınıflar üstü, toplumlar üstü bir değeri vardır. İnsanların çalıştığı yer ve iş için “ekmek kapısı” sözü de ekmeğin değerini anlatan bir ifadedir sanırım. Allah kimseyi ekmeksiz bırakmasın. Amin.

     Hoş kalın.

İsmet KADIOĞLU

Bu haber 3797 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    NE OLDUYSA BİZE, AZAR, AZAR OLDU26 Ocak 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir