anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 11  
»Bugün 4240  
»Toplam 14017525  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.17.6.75
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

GÜÇ VE SAVAŞ

İsmet KADIOĞLU

04 Temmuz 2013, 00:04

İsmet KADIOĞLU

               GÜÇ VE SAVAŞ (ORANTISIZ GÜÇ)

Güç; bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet. İş yapabilme hızının bir ölçüsü. Hızlı ve çevik olmak. Yapacağı iş için donanımlı olup onu kısa zamanda kullanmak. Fizikte gücün karşılığı, birim zamanda harcanan veya üretilen enerji miktarıdır.

Savaş; ülkeler veya ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen silahlı mücadele. Rakibi alt etmek için, maddi ve manevi zarara uğratmak için uygulanan silahsız faaliyetler de savaş kabul edilir.

Demek ki savaşlarda taraflar vardır. Ve taraflar savaşı kazanmak için ellerinde silah bulundurur. Bu silahların kullanımı sonucu da savaş yapılan alan yıkılır, dökülür, yakılır ve harabeye döner. Tıpkı gezi parkında olduğu gibi.

Düello; iki kişi arasındaki anlaşmazlığı çözmek için, önceden belirlenmiş kurallarla, öldürücü silahlarla, bir meydanda yapılan döğüş demektir. Düelloda tarafların seçtiği silahlar aynı yani eşittir. Birinin elinde silah, diğerinde kılıç ya da bıçak olmaz. Eşit şartlarda ve aynı silahlarla yapılır. Düelloda denklik vardır.

Oran: aynı türden iki çokluğun birbirine bölümüne denir.

Orantı; iki oranın birbirine eşit haline denir. İki çokluktan biri artarken diğeri de artar veya biri azalırken diğeri de azalırsa, bu iki çokluk birbirleriyle doğru orantılıdır denir. Eğer biri azalırken diğeri artar veya biri artarken diğeri azalırsa bunlara da aralarında ters orantılı iki çokluk denir. Bu tanımlara göre deçokluklardan biri değişirken diğeri değişmiyorsa aralarında orantısızlık var demektir. Ya da iki oran birbirine eşit değilse orantısızlık var demektir.

Orantılı güç ise, eşitlik, denklik demektir. Yani savaşta düellodaki gibi taraflar eşit silah kullanacaklar. Eğer biri taş atarken diğeri biber gazı kullanıyorsa orantısızlık var demektir.

Taksim gezi direnişçilerine karşı, orantısız güç kullanılmasından bahsediliyor. Bu tabirin yerinde kullanıldığını sanmıyorum. Türk polisine haydi kardeşim orantılı ol, sana taş ve sopayla saldırıyorlarsa sen de taş at, sopayla vur, copla değil. At silahını çek yumruklarını giriş direnişçilere orantısızlık olmasın demeliyiz. Sanki devlet, direnişçileri, Taksim’e düelloya çağırdı. Öyle mi?

Demokratik haklarımızı kullanıyoruz, biz on iki ağacın bir başka yere götürülüp dikilmesini istemiyoruz diyorsunuz. Bu hakkı kullanmak savaşarak olmaz ki. Savaş zaten demokratik bir hak olamaz. İşin aslı bu değil tabi. Nitekim parkın boşaltılması sonucu Taksim’deki yeniden yapılan düzenlemeyle yüz tane ağaç dikiliyor. Anladığım kadarıyla mahkeme kararını bekleme sürecinde, Taksim’in savaş alanı durumundan kurtarılması gerektiği için. İşte buna rağmen değişik yerlerde ve değişik şekillerde direniş devam ediyor. Neden? Asıl niyet on iki ağaç olmadığı için.

Gezi parkı olayında “çevrecilik” adı altında, yapılan gösterinin asıl amacı Türkiye’nin bir takım faaliyetlerinin engellemeye yönelik olduğunu görüyoruz. Dış kaynaklı bu engellemelerin maşası olmamamız gerekir. Bazı siyasi partiler bu “çevrecilik” hareketinin gerçek amaçlarının çevre olmadığını bildikleri için desteklemediklerini ifade ettiler. Bazı siyasiler de Türkiye Cumhuriyeti devletinden yana değil öbür taraftan gibi davrandılar.

Dışarıyı rahatsız eden hususlardan biri nükleer enerji santrali yapılması. En yakın komşumuz Yunanistan’da bunlardan dokuz tane olduğu yazılıyor. Dünyada birçok ülkede var. “Çevrecilik” adı altında bakın neler isteniyor. 3. Havaalanı yapılmasın. Neden? Almanya’ya dokunuyor. Kanal İstanbul yapılmasın. Neden? İngilizler rahatsız olacak. 3.köprü yapılmasın. Neden? İsimden rahatsız olduk. Osmanlı sınırlarının en fazla olduğu döneminde padişah olan Yavuz Sultan Selim için, belgesi hiçbir yerde olmayan bir ifade,” Alevileri katletti”.  Aynı zamanda bu isimden belki Suriye rahatsız oldu. Topçu kışlası yapılmasın.

Neden?

Bilmiyorum. Keşke bunun yerine Ayasofya Cami gündeme gelseydi. İkinci bir şehir oluşturulmasını istemiyoruz. Neden? Bunu da anlamış değilim. Belki küçük olsun benim olsun mantığı. Belki de bu projeleri oluşturana karşıyız. Bunda da haklı olabilirsiniz. Daha iyisini belki siz yaparsınız, onu demek istiyorsunuz. Ama bunun ifade şekli bu değil. 8 ay sonra birlikte oylarımızla bu yetkiyi ellerinden alalım. Yakmaya, yıkmaya, Taksimdeki 12 ağaç adına, Türkiye’yi savaş alanına çevirmeye kimsenin hakkı yok. Sonra ben anlamış değilim siz kimsiniz? Kaç kişisiniz? Bunların hepsi sandıkta belirlenir, sayılır. Eğer sayın, fazla gelirse sen istediğini yaparsın. Taksim’e çevre için, AKM yıkılmasın diye bin kişi toplarsın. AKM’nin yerine cami yapılması için, Taksim’e yüz bin kişi toplamak birileri için birkaç saatlik iş. Nitekim “atı alan Üsküdar’ı geçti” Kazlıçeşme’ye iki milyona yakın insan toplandığını birçok basın mensubu insan söyledi ve yazdı.

Talepte bulunursunuz, kabul edilmezse yargı yolu var. Olmazsa yukarda dediğim gibi sandıkta bunu hesabını sorarsın. Seçim zamanına kadar örgütlen, projelerin olumsuzluklarını ve alternatifini ortaya koy, halka dön onu ikna et oyunu al. Muhtıranın her türlüsü hukuk dışıdır. Kürt vatandaş polise taş atar, barikat kurar, yakar yıkarsa terörist, Taksim hareketi sonunda olanlar(Savaş alanı olmuş olması) özgürlükçülük adına mı olmuş olacak?

Kısaca: İstanbul’a 3.havaalanı. Yeni bir boğaz açma. 3.köprü yapma. Yeni bir İstanbul şehri kurma. Nükleer santraller yapma. IMF’ye borcu kapatma. Faiz lobisine meydan okuma. Yeni sivil bir anayasa oluşturmaya çalışma…

Bunların yapılmasını istemeyen birileri veya bazıları, hesap sormak istiyor. Kelle almak istiyorlar. İşte basındaki bir haber, aynen alıyorum.

"BU BİR KURTULUŞ SAVAŞI'DIR"

İşte Taksim'de bunlar yaşanırken Ulusal Kanal'da canlı yayına katılan Levent Kırca bir skandala imza attı. Tartışma yaratacak sözler söyleyen Kırca, "Saldırı olunca deprem oluyor sandım. İnsanlar tencere tava ile dışarı çıktı. 50 yıllık bir sanatçı olarak, ben halkımla, ben cumhuriyetçi arkadaşlarımla, ben ulusalcı kardeşlerimle gurur duyuyorum. Karşımızda bir Kurtuluş Savaşı var. Bu nasıl Cumhuriyet 1. Kurtuluş ise son kurtuluştur."dedi.

"ERDOĞAN'IN SONU MENDERES GİBİ OLACAK"

Altından çıkamazlar. Kendini Adnan Menderes'e benzeten Erdoğan'ın neredeyse finali de Adnan Menderes gibi olacaktır. Bunlar gemiyi öyle bir azıya almışlar ki.. Tayyip Erdoğan, Başbakan Erdoğan hakkında çirkin bir benzetme yapan Kırca, "Erdoğan ve yandaşları bu vebalin akıbetine koşuyor. Türkiye şuan ayakta. Ben de giyiniyorum. Bir kalp hastası olarak Taksim'e gidiyorum."diyerek sözlerini sonlandırdı.

Buradan buyur. Haksızlıklar karşısında susmayalım. Alet olmadan. Kamu malına zarar vermek, mağazaları yağmalamak, araçları yakmak, dükkanları kundaklayarak hak aranmaz.  Karşında diğer insanlarda durmaz, susmazlar. Kötülükler karşısında duyarlı davranıp karşı çıkarlar.

Ağuyu altın tas içre sunarlar, balda onun suç ortağı!  Hoş kalın.

İSMET KADIOĞLU

Bu haber 1795 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir