KARACAOĞLAN MİSALİ
Karacaoğlan gezerken dağ, taş, bayır,
Çeşme başlarına yaklaşırmış ağır ağır.
Görünce güzelleri hop hop edermiş yüreği,
Sızlarmış kalbiyle birlikte burnunun direği.
Türküler, güzellemeler söylermiş onlara,
Cansınız, candansınız dermiş güzel canlara.
Bir mayıs ayında, iki binin bir yılında,
Bende karşılaştım bir canla, bir anda.
Daha ilk görüş, ilk heyecan bir vuruş,
O nasıl bakış Allah’ım o nasıl duruş?
Ta içlerime kadar yakıverdi kalbimi,
O bir peri, o bir melek acaba gerçek mi?
İri gözleri vardı, en güzel gözlerdendi,
Söylediği her söz ciğerdendi, yürektendi.
Okuyunca sevgiyi aşkı, gözleri yaşlandı,
Aşka, sevgide anlaşılan bir boşluktaydı.
Dolardı elbet bu boşluk gerçek sevenle,
Duyunca sözleri ışıl ışıl parlıyordu gözleri.
Tanrı’nın vaadi bir Cennet’ti; aşktı onun adı,
Gül idi, her davranışı, her sözü saygıya layıktı.
Bakınca insan, kendini, gözlerinden alamıyor,
İnan ki içimde binlerce alev topu oluşturuyor.
İçimde, derinde bir yangın oluştu onu görünce,
Unutamam artık sevdam seni, ömrüm boyunca.
Daha ilk karşılaşmada yazdırdın bunları,
Özleyeceğim seninle olduğum güzel anları.
Ben söylüyorum bunları yürekten bir bir sana,
Bilmem bir yürek var mıdır sende benden yana?
Olmasa da olur ben Karacaoğlan misaliyim aşkta,
Parçalansın her dem yüreğim, yansın Gül’den yana.
Çınar ARIKAN
Bu haber 1868 defa okunmuştur.