| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
EĞİTİMDE MİLLÎLİK VASFI05 ?ubat 2012, 11:26 19 yıl önce, Aralık 1993’te, birkaç arkadaş bir araya geldik ve bir fidan dikmeye karar verdik. Diktik de. Bu fidan “SEDİR” fidanı idi. Adını da “ANAMUR SEDİR” koymuştuk. O fidana beş ay gözümüz gibi baktık; kalemlerimizle besledik, çizgilerimizle suladık. Ama o günlerin ekonomik şartları “Sedir”imizi daha fazla büyütmemize imkân vermedi ve beş aylık bir hayat mücadelesinden sonra “Sedir”imizi kaybettik. Bunca yıldan sonra, sağ olsun, Çınar Arıkan dostumuz, “Sedir”i internet ortamına taşıdı, O’na bir kez daha can suyu verelim, dedi ve bizlerden katkı istedi. Bizler de, seve seve, dedik ve yeniden yola çıktık. Elimizden geldiğince, Çınar Hoca’yı yalnız bırakmamak adına, “Sedir”i büyütmeye, geliştirmeye, orman yapmaya destek vereceğiz inşallah. Sevgili dostlar,19 yıl önceki ilk sayıdaki yazıma yeniden baktım. "Eğitimde Millîlik Vasfı" başlığını koymuş ve eğitim sisteminde “millî” düşünceden uzaklaşmanın sakıncalarını anlatmışım dilim döndüğünce. O yazının ilk paragrafını sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum. “Maarif (eğitim), bir milletin kuvve-i anil-merkeziyesi (merkezkaç kuvveti)dir diyor, Semiha Ayverdi Hanımefendi ve örnek veriyor: Bir çaycı tepsisini düşünelim…Bu tepsiyi taşıyan kimse, sıra sıra dizilmiş bardakları sallaya sallaya götürse de, ne bardaklar düşer ne de içindekiler dökülür. Zira merkezî kuvvet onu iç ve dış sarsıntıların etkisinden korur. Bugün, Türk millî eğitiminin millî-manevî dolayısıyla da tarihî unsurlarını kaybettiğini; yani merkezkaç kuvvetin ortadan kalktığını, tepsideki bardakların -millî değerlerin- bir bir etrafa dağıldıklarını görüyoruz. Bunun sebepleri saymakla bitmez.” 19 yıl önceki endişelerin yerini artık “korku”lar aldı, maalesef. Zira, hakikaten merkezî kuvvet tamamen ortadan kalkmıştır bugün. Eğitimimizde millîlik, sadece ilgili bakanlığın adında kalmıştır. Eğitimin dümeninde bulunanlar, “millîlik” vasfımızın en önemli ifadesi olan “Türk” kelimesine düşman kesilmişler, bu kelimeyi, eğitim dilinden çıkarmanın yollarını aramaktadırlar. Bu yoldaki gayretlere alkış tutan bir yazıyı geçtiğimiz günlerde Star Gazetesi’nde Mustafa Akyol kaleme almış. Şöyle demiş o zat: "Gençliğe Hitabe kaldırılmalı. Millî eğitim alanında iyi şeyler oluyor. Hem Kuzey Kore’yi andıran 19 Mayıs törenleri hem de 12 Eylül yadigârı 'Milli Güvenlik' dersleri tarihe karıştı. Bakan Ömer Dinçer ‘İdeolojik eğitimin sonu geliyor’ diyerek kapsamlı bir reformun da sinyalini verdi. Söz konusu “ideolojik eğitim”i sonlandırmak için gereken işlerden birinin ‘Andımız’ı kaldırmak’ olduğu da epeydir söyleniyor. Bence de öyle. Ancak kanımca sadece ‘Andımız’ değil, onun kadar buyurgan bir metin olan ‘Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ de okullardan çıkarılmalı.” İşte böyle buyurmuş üstad! (Oysa biz O’nun babasına ne kadar inanmıştık vaktiyle. Ya kılavuzumuz kargaymış ya da mum dibine ışık vermemiş.) Neden “Andımız”a karşı bu zat? Çünkü,orada “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım… Ne mutlu Türk’üm diyene .” diyoruz. O da ,Türk olmaktan, Türklüğümüzü öne çıkarmamızdan ürküyor. Andımız’ın kaldırılması, yoldaşları gibi Mustafa Akyol’u da kesmemiş, Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”si de okullardan çıkarılmalı, diyor hazret. Çünkü; Türk gençliğine, kendi istiklâlini ve cumhuriyetini koruma vazifesini çok görüyor. Memleketi idare edenlerin, şu anda olduğu gibi, şahsî menfaatlerini, ülkemizi ve milletimizi yok etmek isteyenlerin emelleriyle birleştirebileceklerinden gençliğin haberdar olmamasını; iktidarların gaflet ve dalâlet içinde olamayacaklarını (geçmiş iktidarlar hariç!) düşünmelerini istiyor. Doğabilecek tehlikelere karşı tetikte olmalarını, iktidar sahiplerini tenkit etmelerini, bu konudaki düşüncelerini açıkça ifade edebilmelerini arzu etmiyor. Gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde olan bu anlayış, “Millî benliğini bilmeyen milletler, başkalarının yemi olur.” diyen Atatürk’ü de yok saymaya çalışıyor dolayısı ile. Unutmasınlar ki; Mete Han, Alpaslan, Fatih, Yunus Emre, Mevlâna vb. gibi Atatürk de bu milletin millî değerlerindendir. O gafillerin “globalleştiğini” sandıkları dünya, aslında tekelleşiyor ve tekelci güçler dünyanın yakasına kendi kimliklerini yapıştırmaya çalışıyorlar. Aynı güçler bizi de, bizi biz yapan, bizi Türk yapan millî kimliğimizden uzaklaştırmaya, mankurtlaştırmaya ve neticede köleleştirmeye çalışırken “gaflet ve dalâlet” içinde olanların gafletlerinden faydalanıyorlar. Eğitimin gayesi; dinî, ahlâkî ve millî değerlerine bağlı ve onları koruyan bir nesil yetiştirmektir. Millî değerlerimiz köklerimizdir. Köklerimizin sökülmesine ve kurutulmasına asla izin vermeyeceğiz. "Gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde olanlar" bunu böyle bilsinler.Ali Rıza KİBRİT Bu haber 2721 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |