| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
SES BAYRAĞIMIZ GÖNDERDEN İNİYOR!12 Nisan 2012, 15:57 Hedefe varmak, ısrarcı olmakla mümkündür. Susmak, mağlubiyeti kabul etmek, teslim olmak demektir. Ben teslim olmayı düşünmüyorum. Yüz kere, bin kere de yazmam gerekse yazacağım. “Taşı delen suyun gücü değil, sürekliliğidir.” Konumuz yine Türkçe. Yıllar var ki, Türkçemize kefen biçilmek isteniyor. Bu çalışmayı sistemli olarak yapanlar biliyorlar ki, Türkçe’ye kefen biçmek, Türk’e kefen biçmek demektir. Ben de diyorum ki, “Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur.” Bugüne kadar Türk’e kefen biçmeye kalkanlar, hep biçtikleri kefeni kendileri giymişlerdir. Başka yazılarımda da ifade ettiğim gibi, dil, bir milleti meydana getiren en önemli unsurdur. Bir başka deyişle millet, aynı dili konuşan insanlar topluluğudur. Dolayısı ile, bir milleti yıkmak için o milletin dilini yok etmek yeterlidir. Milletin ses bayrağı, dilidir. Dilin yok edilmesi, milletin de yok edilmesi demektir. Dil, çadırın direğidir. Direği sökerseniz çadır çöker. Dilini bozup yok ettiğiniz millet de önce kimliğini kaybeder, sonra yıkılır, köleleşir ve yok olur. Kızılderililer, Keltler böyle kimliksizleştirilmişlerdir. “Devlet-i Âliye’nin duraklaması ve gerilemesi, mekteplerimizde, medreselerimizde iyi, güzel, zengin bir Türkçe ile eğitim yapmadığımıza-yapamadığımıza- bağlıdır.” diyor Namık Kemal. Yüz elli yıl önceki tesbit, bugün aynıyla geçerli değil mi? Demek ki, yüz elli yıldır kanayan yaraya halâ merhem bulunamamış. Üstüne üstlük, yara daha da deşilmiş birileri tarafından ve hızla bu yara derinleştiriliyor. Yine biliniyor ki, yara ne kadar derinleştirilir, onulmaz hale getirilirse hasta o kadar çabuk gider ölüme. Türk milletinin yok edilmesi için de dil yarası sürekli kaşınmaya, derinleştirilmeye devam ediliyor. Maalesef devlet ve ilgili kurumlar bu gidişi sadece seyrediyor, hatta, çanak tutuyor. Televizyonların tanıtım filmleri(reklam)nde, dizi oyuncularının, hatta haber sunucuların ağzında Türkçe oyuncak oldu. Gündem Suriye; TRT haber sunucusu(spiker)nun ifadesi şöyle: ”Dünya naapıcağını düşünüyor.” Bir dizi oyuncusu "Darlandım artık.” diyor. Ne demek “darlanmak”? Bunun doğrusu “daralmak”tır. Bunalmak anlamında kullanılır. Televizyonlardaki sunucular, dizi, film ve tiyatro oyuncularının her biri bir dil öğretmeni gibi olmalılar aslında. Romalılar ve Eski Yunan, tiyatroyu bir eğitim kurumu olarak görmüş, oyuncuları dilini en doğru ve güzel kullananlardan seçmiş ve bunun için de her kente bir tiyatro binası yapmışlardır. Şimdi bizim okullar açtığımız gibi. Günümüzde televizyonlar birer okuldur artık. Çocuklarımız dilini, kültürünü, ahlâkını, sosyal ilişkilerini televizyonlara bakarak oluşturuyorlar maalesef. Onun için, bu aracın çok iyi kullanılması, dil tahribatına sebep olmaması gerekir. Ama, ne yazık ki, dilimizi en çok tahrip eden de televizyon programlarıdır. TRT’deki bir turizm programının adı ”Yolaçık”tır. Bu kelime ile kastedilen “yola çıkmak” mıdır, “yolun açık olduğu” mudur? Böyle saçma bir kelimenin devlet televizyonunda program adı olmasına izin verenler bence ihanet içindedirler. Son zamanlarda gerek esnaf tabelâlarında, gerek yeni inşa edilen büyük yapıların, sitelerin (Artık “site” kavramı da daraltıldı.) isimlerinde sistemli olarak Türkçe unutturulmaya ve yok edilmeye çalışılıyor. Yabancı dil özentisi-kendi diline ihanet- aldı başını gidiyor. Bu konudaki örnekleri her gün sokaklarımızda ve reklâmlarda bol bol görmekteyiz. Neler var neler: Şahin’s Koltuk, By Belgin, My Towerland, Newada, My Concept, Newista, Perdecci, Dedem Sandwich, Veli Copy Center, She Shop, Shark(şark) Köşesi,Alew(Alev) Kundura, Ayçe Sporium ve daha nicesi. Bazı kısaltmaların okunuşları da evlere şenlik: MSN/em-es-en,TNT/ti-en-ti,CNBC/si-en-bi-si,CP/si-pi(son günlerde yapılan bir piliç-Cey Piliç- reklâmı), NTV/en-ti-vi yüzlerce örnekten bir kaçı. Sanki Türkiye’de değil, Amerika veya İngiltere’de yaşıyoruz. Biz alfabeyi öğrenirken (bi,si,di,ef,ci,en,ti,vi) diye telâffuz ederek öğrenmedik,( be,ce,de,fe, ge,ne,te,ve) diye seslendirdik dostlar. Peki ne değişti? Alfabemiz değişti de benim mi haberim olmadı yoksa? Kendi diline böylesine düşman olan başka bir millet var mıdır acaba? Bu soysuzluğun, densizliğin ve ihanet faaliyetinin mutlaka önüne geçilmelidir. Bu dilin sahipleri akıllarını başlarına toplamalıdırlar. TDK (Türk Dil Kurumu-ki Türkçe’yi korumak ve geliştirmek için büyük Türkçü Atatürk tarafından kurulmuştur.), belediyeler ve diğer kurumlar bu konuda cesaret göstermeliler, ellerini taşın altına koymalılar. Bunu yaparlarsa hem Türkçe hem Türk milleti yok olmaktan kurtulur. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 8 Nisan 2012 tarihli genelgesi bu konuda diğer kurumlara örnek teşkil eder inşallah, derken Emniyet Genel Müdürlüğü’nü de bu hareketinden dolayı kutluyorum. Genelgede şöyle deniyor: "Telsiz görüşmelerinde, duyurularda, konuşma metinlerinde, kullanılan tabelâ ve işaret levhalarında, personelin kendi arasında ya da vatandaşla yaptığı konuşmalarda yabancı kökenli kelimelerin kullanılmaması… Kullanılmaması gereken kelimelerden bazıları da sıralanmış: provokasyon, hacker, data, radikal, aktivite, alkolmetre, fanatik…" Türkçe’yi aşağılık duygusundan kurtarma yolundaki bu genelgede Karamanoğlu Mehmet Bey’in gür sesini duyar gibiyim. Tekrar kutluyorum bu tarihî karara imza atanları, yüreğime birazcık soğuk su serptiler. Dostlarım, ses bayrağımıza sahip çıkma ve o bayrağı daima gönderde tutma konusunda, yeni bir ruhla ve cesaretle güzel dilimizi torunlarımıza nakletme yolunda birlik, dirlik sergileyelim. Türk düşmanlarının umutlarını okyanusların derinliklerine gömelim. Ali Rıza KİBRİT
Bu haber 2277 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |