İki kızımız destan yazdı
Sporda tarih ve destan yazdılar.
Konu “futbol” olmadığı, futbolun dışındaki spor dalları da hemen hiç ilgi çekmediği için, muhtemelen “destan”ı benden öğreneceksiniz: İki kızımız teniste destan yazdı.
Yıllardır tenis maçlarını seyrediyorum... Hep yabancıları seyrettik. Uruguaylı, Paraguaylı, Bulgaristanlı, Hırvatistanlı Vs. tenisçiler var, Türk tenisçi yok. Arada bir Özbek asıllı Marsel İlhan’ı gördük.
Türkiye’de bile yılda birkaç defa “tenis turnuvası” düzenleniyor. Dünyanın her yerinden gelen tenisçileri seyrediyoruz ama kendi kortlarımızda, kendi sporcularımızı göremiyorduk.
Bu yılki “İstanbul Kupa”sında iki tenisçimiz birden kortlara çıktı ve fırtına gibi estiler:
Teklerde Çağla Büyükakçay, çiftlerde İpek Soylu (Andrea Mitu –Romanya- ile birlikte)!
İkisi de turnuva boyunca başarılı oldular… Çeyrek finali gördüler, yarı finale çıktılar ve nihayet final oynama hakkı kazanıp “şampiyon” olma başarısını gösterdiler.
Türkiye’de tenis 1910’lardan beri var. Uluslararası turnuvalarda başarı gösteren sporcularımız olmuş ama bunlar daha ziyade Balkanlar veya Ortadoğu çapında başarılar…
Dünyanın bütün oyuncularına açık turnuvalarda pek başarı gösterememişiz. Dünya çapında ilk 100’e giren tek tenisçimiz Marsel İlhan’dı. O da “çeyrek final”den ileriye geçememişti.
Geçen hafta yapılan ve 24 Nisan 2016 Pazar günü finalleri oynanan İstanbul Kupası’nda, Soylu ve Büyükakçay şampiyon oldukları gibi, Büyükakçay kadınlar dünya sıralamasında ilk 100’e girme başarısını da gösterdi.
İlk 100’e girmek dünyanın her yerindeki turnuvalara katılabilmek,
Türkiye’yi, “Wimbledon” gibi “Grand Slam” denilen büyük tenis turnuvalarında temsil edebilmek demek! Dünyanın en iyi tenisçileriyle oynayabilmek demek…
Elbette dünyanın en iyileriyle oynamak, onlara karşı başarılı olmak kolay değil ama bilhassa tekler şampiyonu Büyükakçay onlardan bir eksiği olmadığını gösterdi. Türk Tenisi’ne tarih yazarken büyük bir sorumluluk aldığının da bilincindedir, muhakkak. Şimdi, dünyanın en iyi tenisçileriyle oynayacağı için daha çok çalışacaktır.
Büyükakçay ve Soylu’nun başarısının en güzel tarafı; tenisin ülkemizde daha fazla tanınmasına vesile olmaları ve çocukların bu güzel spora ilgi duymalarını sağlamak olacaktır.
Bir spor dalında başarıyı yakalayabilmek için çok küçük yaşlarda başlamak gerekiyor. Küçük yaşta başlayabilmek için de bütün spor dallarını tanımak, kendine, yeteneğine, hevesine uygun olanını bulmak gerekiyor.
Tenis, herkese açık, 4-5 yaşından 90-100 yaşına kadar devam edilebilen bir spor. Her çocuk bireysel olarak başarı gösterebilir. Dünya şampiyonlukları kazanabilir. Hiçbir sınırlama yok.
Türk tenisine katkılarından dolayı her iki kızımızı da yürekten kutluyor; hafta boyunca güzel bir heyecan ve hafta sonunda çifte mutluluk yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Yolları açık olsun!
x x x
Resim, Odatv'den
İsmail Hakkı Cengiz
hacengiz@gmail.com
Bu haber 1478 defa okunmuştur.