| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ÇANAKKALE VATAN SEVGİSİNİN BULUŞTUĞU NOKTA22 Mart 2012, 17:34 Çanakkale! Bir avuç iman ve irfan ordusunun etten ve kemikten kaleler kurarak, İslâm milletinin izzetini koruduğu şanlı destanı hatırlatıyor bizlere.. Evladü iyalini, malını ve canını ‘ilây-ı kelimetüllah uğrunda, vatan ve millet yolunda feda ederek şehitlik mertebesine ulaşan iman erlerinin ardından tam 97 yıl geçti. Dünya tarihinin önemli bir dönüm noktası olan Çanakkale destanı, bizim için sadece bir zafer deyip geçeceğimiz, Mehmetçiğe övgü dizerek, kahramanlık türküleri okuyarak ve şiirler yazarak geçiştireceğimiz bir kutlama töreni değildir. Bu destan Mehmetçiğin “nereye gidiyorsun?” sorusuna “Arıburnuna bal yapmaya gidiyoruz” diye cevap verdiği bir destandır. Can verip bal yapmak nasıl bir şeydi? “Ya şehit ya da gazi olmak” gibi ulvi bir gayenin, inancın, ruhun ve şuurun temelini, “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz anlayamazsınız.”âyetindeki erişilmesi zor ve herkese nasip olmayan makam ve mana oluşturmaktadır. (Bakara, 2/249) “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mahzar olmaktadırlar. Arkadan gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.”( Âl-i İmrân, 3/169-171. 3) Bu âyetlerin iniş sebebi hakkında Hz. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Uhud’da kardeşleriniz şehid oldukça Allah Teâlâ onların ruhlarını yeşil kuşların içlerine koydu. Böylece onlar, cennetin ırmaklarından içerler, meyvelerinden yerler ve Arşın gölgesinde asılmış olan altın kandillerin (altına) giderler, istirahat ederler. Onlar, yiyecek, içecek ve uyuyacak yerlerinin zevkini tadınca, “Ne olurdu Allah’ın bizlere neler verdiğini kardeşlerimiz bilselerdi de cihada ilgisiz kalmasalar ve savaştan kaçınmasalardı” dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ, “sizin adınıza ben onlara bunu tebliğ ederim” buyurdu ve bu âyetler indi.” (Müslim, İmâret, 121; Ebû Davûd, Cihad, 27; Tirmizî, Tefsir, Sûre, 3; İbn mâce, Cenâiz, Çanakkale’de, Hak yolunda şehitlik mertebesine ulaşmak ve Allah katında vaad edilmiş olan gerçek hayata ermek için canını feda eden mü’minlerin, başarısının hikmeti neydi? Onları, hayatının baharında; 15, 20, 25 vs yaşlarında Arıburnuna bal yapmaya götüren âmil neydi? Yedi düvelin karşısında dikilerek ebedî destan yazmalarına hangi şey vesile olmuştu? “...Nice az sayıda bir birlik Allah’ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir...” sırrını nasıl yakalamışlardı? Onlar, neden cihat ettiler? Niçin en değerli varlıklarını ortaya koydular? (Bakara, 2/249)Bu ve benzeri soruların cevabını aşağıda kaleme alınan NAMAZ ŞİİRİNDE görmemiz mümkündür. Yine bolca gülle, bomba savurduğu bir gündü. Hızlı hızlı geçiyordum, tehlikeli bir yerden Birden bire gözlerime büyük bir şey göründü. Böyle büyük görünen şey küçük bir insandı, Fakat bana çok dokundu, ayaklarım bağlandı. Ateşlerin yaladığı bu düzlükten geçerken Güllelerin cehennemlik yağmurundan kaçarken Yolun biraz kenarında, tek başına bir nefer, Pervazsızca bombalardan, ateşlerden, her şeyden Kendisine, süngüden bir mihrapçık kurmuştu, Sonra onun karşısında namaza durmuştu. Ne, havada ıslık çalan ve düştüğü yerlere Kızgın çelik dahmelerle ölüm saçan gülleler Ne semada ifrit gibi, vızıldayan tayyare... Ne dünyalık bir düşünce, ne bir korku, ne keder Onun demir yüreğini oynatmaktan acizdi, Sanki toplar, şarapneller tehlikesiz, sessizdi! Potinleri yanındaydı. Onun büyük saygısı Kunduralı ibadeti görmüyordu muvafık. Böyle temiz bir yüreğin bütün işi, kaygısı, Elbet Hakkın Rızasına olmalıydı mutabık. Kuru toprak üzerinde kundurasız kılınan Bu namazın pek uygun bir kubbesiydi âsumân! Bir çam ona gölgesinden yapmış idi seccade Sanki tekbir alıyordu, vakit vakit, top sesi... Gözlerinin, sade akı beyaz kalan yüzünde Parlıyordu o, sarsılmaz imanının gölgesi Bir Müslüman nasıl olur, bu levhadan anladım Hürmetle yavaş yavaş sokuldum beş-on adım. Başındaki kabalağın gölgesine gömülen Süzük gözler dikilmişti o süngüden mihraba Hakk’ın büyük divanında, eli bağlı, dururken Artık o, can kaygısı almıyordu hesaba. Allah Allah! Bu ne yüksek imandır yâ Rabbi! Bir Müslüman ne büyük bir kahramandır yâ Rabbi! Kahramandır, çünkü toplar etrafında patlarken Zerre kadar titremedi, namazını bozmadı. Dört yanına ateş saçan, türlü türlü âfetten Sanki onu koruyordu bir meleğin kanadı. Onun böyle tevekkülü bana çok dokundu Yüreğimi bir şey ezdi...İki gözüm sulandı. Ey medeni İngilizler! Daha varsa getirin İnsanları, küme küme öldürecek şeyleri... Getirin şu Cenneti Cehenneme çevirin. Bak onlar, korkutur mu bir Müslüman neferi? Bunu hala anlamıyor ne Hamilton, ne Grey Müslümanı korkutamaz Allah’ından başka şey. Böyle dalgın, düşünerek geçerken ben yanından Sağa-sola selam verdi, namazını bitirdi. Sonra, biraz kımıldadı. Ellerini, yaratan Allah’ına dua için gök yüzüne çevirdi. Şimdi artık Allah’ına döküyordu derdini Gözlerini kapamıştı, unutmuştu kendini Halikına karşı boynu bükük duran bu nefer Korku bilmez bir yiğitti...Hürmetlerle eğildim... Duasına, mutlak âmin diyordu melekler. Kendimi pek fazla gördüm, usul usul çekildim! Ben giderken kulağıma değdi onun sedası: “Allahümme salli alâ seyyidinâ...” duası Çekilmiştim; fakat hala geriye Bakıyordum ne yapıyor diye Ben merakla, böyle durup bakarken O, doğruldu silkinerek yerinden Halikıyla hesabını bitirdi Süngüsünü kılıfına geçirdi Gidiyordu... Arkasından seslendim Dönüp baktı, cevap verdi: “Efendim!” “Uğurlarola, acelen ne hemşehrim Biraz eğlen, gel cigara içelim.” “Yok efendim, affedersin işim var, Öyle çokluk eğlenemem vakit dar.” “Adam sende ne olurmuş, gel biraz Şuracıkta oturalım...” “Olmaz. sonra belki yetişemem nöbete. Buradan daha epey sürer şu tepe. Başka vakit görüşürüz inşallah.” “Selametle koçyiğidim eyvallah Fakat bari, şu paketi olsun al.” “Eksik olma, tütün içmem, hoşça kal!” “Bir söz daha: Nerdesin?” “İlerde, Kanlı sırtın önündeki siperde.” Böyle deyip şahin gibi süzüldü, Sanki bağlı bir aslandı çözüldü. Kanlı sırtın önlerinde eğlenirmiş bu aslan Fakat bilmem bu toprağın kansız yeri neresi Düşmanlar da şahittir ki, seller gibi çağlayan Türk kanıyla yoğrulmuştur bütün dağı, deresi Sen de işte o fedakar erlerdensin ey yiğit! Vazifen mukaddestir, aman durma haydi git Adı neydi, nereliydi? Sormadım kendine Fakat onun Türk olduğu lisanından belliydi, Adı Mehmet, ya Ahmet’miş anlamaya hâcet ne? Oradaki yiğitlerin hepsi de bir halliydi. Hepsi dindar, hepsi nazik, hepsi tosun, hepsi mert Hepsinde düşman kini onulmaz bir dert. Selam size ey Bursa’nın, Ankara’nın, Konya’nın Vatan için ölümleri şeref bilen evlâdı! Emin olun, sizden akan bir damlacık al kanın Elemiyle bir milletin bütün ruhu kanadı. Şimdi hala nerede görsem kabalaklı bir asker Hatırıma gelir hemen namaz kılan o nefer. Görüldüğü gibi onlar, madde ile manayı birleştirerek zafere erişmişlerdir. ”...Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kâfir topluluğa karşı bize yardım et....” ilkesiyle yola çıkmış ve namaz ve sabırla( yardım istemenin şuuruna ermişlerdir. Allah Teâlâ, onların bu samimi yakarış ve yalvarışlarını boşa çıkarmamış ve onlara zaferi nasip etmiştir. (Bakara, 2/250. 7) Bkz. Bakara, 45.) Çanakkale’de canlarını ortaya koyarak bizlere bu vatanı emanet eden şehitlerimize ve gazilerimize minnet borcumuz vardır. Onların bu fedakarlığını unutmamak ve onların savunduğu davaya sahip çıkmak vazifemizdir. Onların, din, iman vatan ve millet için mücadele ettiklerini nesillerimize de öğretmeliyiz. Onları her zaman hayırla, minnetle ve muhabbetle anmalıyız. BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZİN RUHU ŞAD OLSUN! Bu haber 2759 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |