| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
EĞİTİMDE; BİZ NERDE HATA YAPTIK?01 Mart 2012, 21:24 4+4+4 / 1+5+3+4 / 5+3+3 / 1+4+4+4 BİRŞEY DEĞİŞTİRECEĞİNİ SANMIYORUM Sınıf öğretmenleri norm fazlası durumuna düşecek, branş öğretmenlerine ise had safhada ihtiyaç duyulacaktır. Benim anlamadığım çok detaylı bir araştırma yapılmadan geçilmesinin doğru olduğunu sanmıyorum. İlkokulların İlköğretim okullarına ve ortaokulların ilköğretim okullarına dönüştürüldüğü 1990-1991 yıllarından bu yana yaşanan şu gerçekler halen daha hissedilmektedir. Bunlar; 1-Bir kere öğretmen ve yönetici boyutunda uzun yıllar mesleki toplantılarda bile tam bir kaynaşma olmadığı gözlenmektedir. 2- Okullarımızın öğretmenler odasında bile yapay bir ayrılığı görmesi için insanın eğitimden-öğretimden-yönetimden-insan ilişkilerinden-iletişimden ve de beden dilinden anlamasına ya da bu alanların birinde uzman olmasına gerek yoktur. 3-Öğretmen ihtiyacı ile ilgili çok anlamlı bir planlama yapılması, gereğinden fazla öğretmen mezun edilmesinin önüne geçilmesi için üniversitelerle M.E. Bakanlığının koordineli, işbirliğine dayalı bir çalışma içine girmeli, her iki taraf da işin ehemmiyetine inanmalı. 4-Öğretmenler İhtiyaç planlaması doğrultusunda istihdam edilmeli. 5-Kesinlikle ücretli öğretmen görevlendirilmesine gidilmemeli. 6-Eğitim Fakültelerinin kendi aralarında alacakları bir kararla Öğretmen Yetiştirme Politikalarında bir birlikteliğe gitmeleri. Mezunların hep aynı evsaf ve kalitede olmalının sağlanması açısından önem arz etmektedir. 7-Öğretmenliğe başlayan bir namzet öğretmen, yurdumuzun her coğrafi bölgesinde çalışacağını bilmeli /kabul etmeli. Bu Cennet Vatanı sevmeli, çalışmanın vatan borcu olduğunu idrak etmeli. 8- Gençlerimizin İlköğretimden itibaren, öğretmenlerin; ben öğretmen olmak istiyorum diyen, ruhen ve bedenen öğretmenlik mesleği için uygun bir kişi olduğuna inanan/inanılan, ben öğretmen olacağım diyen gençler arasından seçilmesi yönünde bir yöneltme/yönlendirmeye tabi tutulmalı. 9-Okul binaları fiziki olarak araç gereç, donatım olarak yeterli hale getirilmeli. 10- Bir kere öyle ikili öğretim falan kalkmalı, normal öğretim uygulanacak şartlar sağlanarak tüm İlköğretim okullarımızda normal öğretime geçilmeli. Ortaöğretim kurumlarımız için de normal öğretime geçilmesi yönünde geçişlerin sağlanmalı. 11-Az kalsın unutuyordum; belki bu yazacağım cümle üniversitelerdeki hocaların dikkatini çeker belki bir milli eğitimcinin kulağına fısıldayan olur da olur ya bir işe yarar, o da şudur; Allah aşkına ilköğretim okullarında günlük 6 saat ders uygulamasının eğitime katkısı konusunda bir araştırma çok acilen yapılmalıdır. 12-Araştırma sonucu evet olumlu çıkarsa ne ala ne güzel. Ama olumsuz çıkarsa bir an evvel günlük 5 saatlik ders uygulamasına geçilmesi, teneffüs sürelerinin uzun tutulması gerektiğine inanıyorum. Ne yazık ki tanıdığım birçok okul müdürü ve öğretmenler bunu sözlü olarak savunurlarken hiç kimse basın yayın organlarında bunu gündeme getirmediler.( Aynen Timur’un filleri… Hadisesi gibi devam edip gidiyoruz… Hatta 7 saate çıkarın diyenler bile olacaktır, belki de.) 12- Az önce 10. Sırada bahsettiğim normal öğretimle ilgili olarak, şuna dikkat çekmek istiyorum; acaba Talim Terbiye Kurulu üyelerinin, bakanımızın, müsteşarlarımızın, genel müdürlerimizin, hasılı eğitime hizmet eden tüm üst kademelerdeki yöneticilerimizin, yasa koyucuların… İlköğretime giden çocukları yok mu? Haydi, o evreyi geçirdiler torunları yok mu? Çocuklarımızın sabahın saat 06.00’sında yollara düşen , (anneleri tarafında neredeyse duraklara servislere getirilirken beslenmeleri için “şu lokmayı da ye” diye ağzına tepiştirmeye çalıştıklarını görüyoruz) ya da öğleci ise çok geç saatlere kadar eve dönüşleri kaygı ile beklenen çocuklarımızı nasıl olurda sağlıkları ve gelecekleri için düşünmeyiz. Bunu bir türlü anlamış değilim. Haydi, gel de sağlıklı bireyler yetiştirelim… Bu problemin bir kere daha gözden geçirilerek üzerinde çalışılması gerektiğine inanıyorum. Hatta Sayın Bakanımızın bu konuda çalışmalar yapacağına da inanıyorum. 13-Öğretmenlik mesleğine başladığım ilk yıllarda Bingöl İli Solhan İlçesi o zaman ki adıyla İlköğretim Müdürümüz bize anlatırdı ki “Ankara’da Eğitim Akademisi kurulacak… Yöneticiler orda yetişecek… Öğretmenler üst öğrenimlerini orada görecekler… Teftişte oto kontrol sistemi getirilecek… Birileri bu rüyadan uyandırmalı bizleri. Eğitim Akademisi Kurulmalı. 14-Öğretmen yetiştirmede biz nerede yanlış yaptık sorusundan hareketle ÖĞRETMEN OKULLARI VE YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULLARININ O ZAMAN Kİ MİSYON VE VİZYONU bitaraf bir komisyon tarafından ele alınıp yeniden revize edilerek günümüz şartlarına uygun hale getirilerek uygulamaya konmasının ülkemize ne zararı olabilir? Bir de bu pencereden bakılmasında yarar olabilir… Bu maddeleri artırabiliriz ama sayfamızda ancak bu kadar bir mesaj olur ancak. Son teklifim de şudur; Bahsettiğimiz bu konular bütün sivil toplum kuruluşlarını ilgilendirir olsa gerek. Öyleyse eğitim iş kolu alanındaki tüm sendikalardan bir işbirliği içerisinde Türk Eğitim-Sen, Eğitim Birsen, Eğitimsen, Eğitim İş, Teçsan, Temsen ve adını hatırlayamadığım diğerleri ile üniversiteler bu alanda yoğun bir mesai harcayarak emek harcayarak M.E. Bakanlığına fikir ve öneriler sunmalıdırlar. Benim düşüncem belki bir ummana bir damla maya katmaktır. Saygılarımla. Veli BİLİCİ/Eğitimci Yazar Bu haber 2621 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |