![]() | |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor Alanı![]() Anamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELER![]() İmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor Alanı![]() Ziyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ÖNCELİKLİ OLMUŞUM...![]() 10 May?s 2025, 21:52 ÖNCELİKLİ OLMUŞUM… Önceliklilere kızarız ama, öncelikli olmayı da severiz. Ben muayene olmada öncelikli olmuşum, 65 yaş üstü… Randevu almamıştım. Kontrol amaçlı bizim aile de üç kişiyi, götüren, sigarayı 20 yıl kadar ben de kullanmış 25 yıldır da bırakmıştım. Ama yine de takip etmek gerekiyordu. O nedenle kontrol amaçlı gitmiştim. Akademisyen Dr. Utku TAPAN’a uğradım. “Sizden muayene olmak istiyorum” dedim. Nedeni daha önce de yine kendisinden muayene olmuştum. Hikayemi O biliyordu. O gün çok yoğundu. Heyet günüydü. Ama beni kabul etti. Genç dinamik çok pozitif, bilgili, örnek bir hekimdi Gereğini en iyi şekilde yaptı.Kendisine çok teşekkür ediyorum. Hemen de sıra geldi. Çünkü “ÖNCELİKLi” olmuşum ya… Ama sevinemedim. Zaten bu konuda ilk üzüldüğüm bundan 29 yıl önce olmuştu. Askerlikten sonra ihtiyat - seferi görevim vardı. Her yıl gider yoklama olurdum. Yine gittiğimde “artık ihtiyat yoklamasından düştünüz “ dediklerinde ilk feleğin sillesini yemiş oldum. Vatan, Millet, Sakarya ile yetişmişiz. Nasıl olur vatan savunmasında düşerim? Demiştim. Şimdi 29 yıl sonrada, bu karşıma çıkınca sevinemedim. Yapacak bir şey yok. Artık kabulleneceğiz. Dostlarla herşey güzel de; vefat edenlere, cenazesine, taziyesine, her şeylerine töre gereği gidiyorum. Vefat edenlere tüm görevlerimi yaparım. Yalnız cenazeye gelenler de tespitlerim: -Cenazenin hemen adı bile unutuluyor. Herkes eş dost ile görüşüyor, konuşuyor. -“Aaa falanca da gelmiş.” Hele üst düzeyde insanlar varsa o gösteriş için çok büyük nimet… Herkes böyle bir alemde iken; Hoca soruyor ya “Nasıl bilirsiniz?” diye. Ama ona da karamboldan, “İYİ BİLİRİZ” diyoruz. Yalnız bir defa Bodrum İlçesinde bir vatandaşın; “Ben kötü bilirim, hakkımı da helal etmiyorum çünkü; benim emek verdiğim, diktiğim zeytin fidanlarımı kesmişti.” dediğine rastladım. İnşallah bizim öyle bir geçmişimiz yoktur. Ama ben bunları görünce şunu da unutmuyorum, kendime: -Zannetme bu dünya senin ile döner… -Sen yoksan saatler durur zannetme… -Zannetme sen gidersen yıldızlar söner… -Gelmezsen, denizler kurur zannetme… -Bir gün yorulursun yol bile olsan… -Denize kadarsın, sel bile olsan… -Olmaz ya… Dikensiz gül bile olsan; güller hep tomurcuk kalır ZANNETME… Ama Sırrı Süreyya ÖNDER’in ölümünü de kıskandım. Bu methiyeleri görünce de; “Hemen ölesim geldi” Adam neymişte biz bilememişiz(!)… Hele saf saf 40.000 kişinin bir numaralı adamını tv’ler nasıl yere göğe sığdıramıyorlar, çok üzüldüm… Ben Hakkari’de 1994-1996 yılları arasında görev yaptım. Bu “Sayın, Kurucu Önder, Ortadoğunun en zeki adamı, Barış elçisi” gibi ipe sapa gelmez ünvanlar veriyorlar ya. O vampirin köy baskının da arayıp görüştükleri ve talimatını aldıklarında: Biz başsağlığı için gittiğimizde “Kürt kardeşlerimin APO denilen itin köyü ele geçinlere:”Onların Tavuklarını bile öldürün” dediğini bizzat kendilerinden duydum. Bu “bebek katilinin” bir numaralı adımını adeta efsaneleştirdiler. Ben bunu görünce “Allahım… Benim de canımı alda sağlığımda 35 yıl, vatan, millet dedim. Hakkari dahil ülkemin dört bir yanında hizmet ettim. Ne tanındım, ne de böyle sevildim. Ölürsem acaba “BADEM GÖZLÜ” olur, böyle tanınır sevilir miyim?” diye düşünmüyor da değilim. Anamursedir.com da yazıyorum. 3000’den fazla Facebook ve Watsapta arkadaşım var. Yazımı okuyan 200-300 ancak… Onun için yok yok sözümü yabana atmayın ben öleyim, öleyim…. O zaman yazılarımı birileri toplar. Nasıl ki; sağlığın da ceza evlerini, mekân edinen, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, bizim Nihal Atsız …. ölünce eserleri halen kapış kapış, benim de bastıramadığım kitaplar, yayınlanır… Üfff bee…. Tekrar canlansam da kendimi görsem bu kara kuru, bir oğluna bile söz geçiremeyen adam neymiş? Aç tavuk kendini darı anbarın da görürmüş… Ya Mehmet Turan kardeşim (gönüllü editörüm. Sağ olsun yayınlanmadan yazılarımı O’na gönderiyorum. Düzeltilecek ben görmediğim hataları düzeltiyor. Sağolsun.) Çok mu attım? Neyse yine asıl konumuza dönelim. Ölümün de zoru var, kolayı var. En tatlısı kalp, kalp…. Aniden gidiyorsun. Ondan sonra keşke geri dönüpte görsen??? Kendini sen neymişsinde kimse bilmemiş… Bizim Rahmetli Yiğido Muhsin YAZICIOĞLU’na sağlığında iki milyon oyu çok görenler, vefatında ortalık böyle yakılıyordu. Kimi politikacılar da OY…. OY… diye yani mirasına konmak, oyları aparmak için; oy oy diye sahte ağlıyorlardı. Haşa yani Muhsin kardeşimin bunlar tırnağı olamazlar. Bizler yandık, tutuştuk. Yani Muhsin kardeşim de yanıp tutuşulmayacak biri değil di ki…. Mekanı cennet olsun. Onu da söyleyeyim: Muhsin Liderim ve Sinan ATEŞ kardeşimin ahını almadan da BEN ÖLMEM…. ÖLMEM….haaa… Ya senin elindeydi. Ailede yaş ortalaması yetmiş, yetmiş yani işi bitmişte denilir Anadolu da…. İnsan dediğin de; noksan da olur. Yüzde ısrar etme doksan da olur. Bir ben varım deme. Elde neler var? Yoksan da olur… Sağlıcakla kalın. Fikret SÜREN Muğla/Mayıs 2025 Bu haber 6 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı![]() |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |