| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
HAKKIBEY BEY, İSTASYONLARDAYIM!23 Eyl?l 2013, 22:40 HAKKIBEY BEY, İSTASYONLARDAYIM! -Hakkı Güleç’in Ardından- Aylardan, Eylül. Hazan mevsimi, şiir mevsimi, şair mevsimi, hasat mevsimi olması dolayısı ile öylesine çok sevdiğim Eylüllerdeyim ve Eylülle beraber istasyonlardayım. Takvimler 12 Eylül’ü gösteriyor. 12 Eylüllere rağmen Eylül sevdam eksilmedi. Belki de Eylül’ün 11’i, yani 11 Eylül azalmakta olan Eylül sevdamı tekrar ateşledi. Eylüllere şimdi bir de 8 Eylül, 9 Eylül, 10 Eylül ve tekrar 11 Eylül eklendi, Hakkı Güleç’le beraber…
Bu gün 12 Eylül, istasyonlardayım ve yalnızım. Ne Bayburtlu, ne Maraşlı, ne Adanalı ve ne de Mersinli… Hiç biri yok yanımda… Menekşe renginden sarıya yine ben istasyonlardayım. Ne kaktüs, ne gül, ne lale, ne sümbül, ne menekşe renginden sarıya… Bütün sevdiğim renk armonileri yok yanımda… Bir ateşi suzandayım… Saat sabahın yedisi istasyonlardayım. Sensiz ve tek başıma. Gözümün önünde trende çektiğim son resmin, sanki solumda sen oturuyorsun gibi… Boş koydum koltuğu. Kendimle sohbetteyim… Menekşe renginden sarıya… İstikamet Mersin… 09:30’da başlayacak olan genel kurul toplantımız vardı hani ona yetişmek için sabırsızlanıyorken tren hareket etti. O kadar insanlar arsında sanki sadece sen vardın yanımda… Sohbetteydim kendi kendimle ve seninle… Telefonum çaldı, Ali Kemal Bey, toplantının 17 Eylül’e ertelendiğini söylemek için arıyordu. Teşekkür ettim ama yola devam dedim, sohbet yarım kalmasın diye… Yenice’de tren durduğunda kendime geldim ama hülyalardan çıkmak istemediğimden olsa gerek düşündüklerimi not etmek için kâğıt kaleme sarıldım ve öylesine dörtlükler döküldü kâğıda… Ağlamak için ölüyorum ama ağlayamıyorum, menekşe renginden sarıya bütün renkler uçmuştu elimden… Sen, sen çoktan uçup gitmiştin seni bizden daha çok sevene kavuşmak için… Ya da en çok sevdiğine kavuşmak için yalnız bırakıp Leyla’yı, koşmuştun Leyla’ya, Mevla’ya… Bugün, gün boyunca kimi gördümse büroda, bana başsağlığı dilediler. Taziye sahibi gibiydim, cümlelerim boğazımda düğümlenerek güç bela çıkıyordu… Biz arkadaştık, Kilis Öğretmenevi’nde oda arkadaşıydık, kardeştik ama bu cümleler söylenirken sanki ağabeyindim, sanki baban gibiydim... Anan kadar olmasa da yandıkça yandım, için için, senin için… Dönüşte istasyonlardaydım. Ben yine istasyonlardayım. Yine trenin içindeyim. Her zaman ki gibi önden ikinci vagondayım. Bu sefer sağ yanımı boş bıraktım, elimde şu akıllı dedikleri bir türlü aklına inanmadığım cep telefonum var. İçinde Bayburtlu bir dost. Bir dürüst adam… Şimdi yine sohbetteyim… Vagonda onlarca insan var… Benim ne yaptığımı bile bilmiyorlar ama ben seninle sohbetteyim. 08 Eylül’de çıkmıştın yola, acelen neydi? Diyemiyorum. İnsan sevdiğine kavuşmak için elbette acele edecektir… Sen de öyle yaptın dost. Eylül’ün ne suçu var?… Ben Eylül’ü yine seveceğim, belki diyorum… Ben de Eylül’de ne bileyim, kim bilir? Belki, ben de Eylül’de gideceğim, sevdiğime... Bu sefer sana yazıp okuduğum dörtlükleri sen duymayacaksın… Kilis baklavacılarına okuyacağım dörtlükleri, ömrüm yeterse… Danışman Bey’e ve bir de Tazebey Beye… Mekânın Cennet olsun, Güzel İnsan. Hakkıbey Bey.
12 Eylül 2013 Veli BİLİCİ / MERSİN Bu haber 2864 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |