![]() | |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
|
| |||||||||||||||||
Sponsor Alanı
Anamur SEDİR
Anamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELER
İmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor Alanı
Ziyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
SEN SENİ BİL... SEN SENİ
23 Ekim 2025, 23:10 SEN SENİ BİL… SEN SENİ Ben neyim? Deli mi? Veli mi? Beni ben bilirim cevap vereyim. İkisi de olmaz bence. Allahhhh… Ben… Ben… Ben beni sevmezdim. Hep ben ben de demezdim. Ne oldu Allahım hep ben ben… Somut olması için konu ben olunca; özür dileyerek “ben” diyorum affola... Hâlbuki ben şunu çok iyi bilirim: Hep ben ben deme… Sanma senden sonra yıldızlar söner. Irmaklar kurur. Sel bile olsan yolun denize kadardır. Olmaz ya dikensiz gül bile olsan. Hep tomurcuk kalırım zannetme… Yüzde ısrar etme… Doksan da olur. Elde neler var neler? Sen yoksan da olur. Garipçe adlı yazım da kurtuluş savaşı sırasında zihin özürlü iki kardeşimin nasıl Garipçe köyünde cenaze kaldırdığını yazmıştım. Onlara deli mi Veli mi denir? Diye sormuştum. Bizde bir söz vardır: “Atın kırmızısına DORU İnsanın merdine DELİ…” Çok Değerli Akademisyenlerim var. Hepsi Prof. düzeyinde. Prof Aytaç AÇIKALIN, KTÜ de Prof. Mustafa Fehmi TÜRKER, yazarlarımız karşı düşünceden duayen gazeteci Can ATAKLI, Ümit ZİLELİ “hocam bana bazı arkadaşlarım uçlarda geziyorsun, biraz kendini dizginle, örneğin: İSRAİL melanetine ben vuralım” diyorum. “Senin kafada var mı?”diyorlar. Ama dünya basını İsrail melaneti “Finali Türkiye ile yapacak” diyor. “Oturup sıra bize gelsin diye mi bekleyelim?” Bu çılgın bir düşünce mi?” diye sordum. Valla alayı “gayet haklısın sen normal yazma, normali herkes yazıyor. Seni ayırt edecek senin ayrı, sana göre üslubun olmalı…” dediler. Çok sevindim. Normallik bana göre değil… Ama gelde kızlarıma anlat… Benim bu ortamda Sibirya Türk’lerinin dramını yazmamı acaba www.anamursedir.com dergisi sahibi yayınlar mı? Yayınlamaz mı? diye tereddüdüm vardı. Ama destekli bir şekilde yayınladı. Kız çocukları babaya düşkün olur. Kızlarım Bir gün bana “Baba hep uçlarda geziyorsun. Biz senden endişeleniyoruz. Aydın da iyi bir psikologdan randevu aldık. Oraya bir gidelim.“ dediler. Ben beni biliyorum. Hani Yunus EMRE ne demişti? “Sen seni bil…. Sen seni…” ben o düşünce ile yetiştim. Allah razı olsun. Haftada bir defa Sivas Yurduna gider, Muhsin Başkanımı dinlerdim. Bu bana nasip oldu. Ama çocuklarım bu muhabbeti görmemişler. Adları Ülkü, Hilal ama sınavdan sınava, dershaneden dersaneye koşarken ben de bu felsefeyi veremedim. O yüzden “ Yılan dağına kar yağmış… Demir dağını duman almış….” ağıtına neden ağlıyorsun? “ diyorlar. O zaman sende var bir şeyler… Anan mı? Baban mı?” diyorlar… Hele şehit olduğunda ağlamama hiç anlam veremiyorlar. Oysaki o ünlü psikologa bunu anlattım. “Ağla hocam ağla… Çünkü düdüklü tencere nasıl buharını boşaltıyor da rahatlıyorsa sen öyle rahatlarsın.“ dedi. Dönüşe geçtik, psikologa giderken arabayı kendileri sürüp, benden şüphelenen kızlarım arabanın direksiyonuna geçmemi istediler. Bense biraz nazlanayım dedim. “Yok kızım yok. Ben araba süremem, gelmişken Manisa’ya az kaldı. Beni Manisa, olmazsa; Bakırköy’e götürün.” dedim. Bu espiri üzerine “dönün şurda bir köfteciye, parasını ama siz verin.“ dedim. İşte “Z” kuşağının hali bu… Ne olur, çocuklarımız, Yiğido kardeşim Sivaslı, yazar, Eğitimci Doğan CEYLAN kardeşimin dediği gibi “duygusuz bir nesil yetiştirmeyelim.” Ölüde ağlasınlar, düğünde gülsünler. Hiç unutmam” Kayseri de Büyük Ülkü Derneği Başkanım; Üstadım Hüseyin CÖMERT; Türk’ün tarifini şöyle yapardı. “Davul çaldığında ayağı giden; Zurna çaldığında içi içine sığmayan herkes Türk’tür.” O zaman en büyük handikabımız, “ırkçı, kafatasçı” ithamlarıydı. Onlara karşı böyle derdi. “Var mı renk ırk bunda?” cevabını verirdi. Bu dersleri unutmadık. Unutmayacağız. Ne Mutlu Türküm Diyene. Bu beylik söz de var mı? Irk renk? Kafatası? Ben bunları yazar bunları derim. Normali herkes yazıyor. İsrail’e vurun deyince deli mi oluyorum? O bize vuracak… İngilizce bilenler bir Avrupa yayınlarını okusunlar... “Hep sırada Türkiye var.” diyorlar. Oturup akıllıca sıramızı mı bekleyelim? Bu delilikse ben zır deliyim haaaa. İran yüzde kırkı Türk, onların füzeleri bitmeden, şu lanetli 2,5’luk yaratıklara vuralım. Turp mu şalgam mı bunak gelsin de kurtarsın. “Şu Çılgın Türkler” adlı eseri iki defa okudum. Her Türk evladının da okuması gerekiyor... Yunanlıların, Polatlı da karşılarında ki cephede, çadırda birer asker bırakıp, onlara da “Çıkın çadır etrafında gezinin, düşman sizi görsün. Türk askerini Polatlı da sansın. Ama biz geceleri Konya’dan Kocatepe’ye geçip düşmanın arkasını kesip, tarumar edelim. “planı adeta Japonların harakirisi”: kaybedersen sen gidersin. Kazanırsan onlar gider. Nitekim yarım saatlik taarruz emri. Hepsi düşmanı yok ediyor. Ama Çiğil Paşa yarım saatte bitiremiyor ve intihar ediyor ama birliği 15 dakika sonra bitiriyorlar. Fakat Paşam ben dediğiniz sürede alamadım notunu yazarak intihar ediyor. Çiğiltepe unvanı kendine veriliyor. (Şu Çılgın Türkler Romanı) lütfen sayfasını da siz okuyun bulun… Ondan sonra veli mi dersiniz? Deli mi dersiniz? Her köyün, her ülkenin bir delisi olur. Ben de ülkemin delisiyim. Allah beni ve böyle düşünen kardeşlerimi bu yoldan ayırmasın… Fikret SÜREN Muğla-23/10/2025 Bu haber 11 defa okunmuştur.
|
Sponsor Alanı
SANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı
|
|||||||||||||||
|
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |
|||||||||||||||||