anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 32  
»Bugün 703  
»Toplam 14450837  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.191.62.85
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

KARDELEN

Fikret SÜREN

24 Ocak 2025, 01:46

Fikret SÜREN

                                   KARDELEN

Kayadibi Köyü... İlk duyduğumda bu ad bana taşın altı gibi bir çağrışım yapmıştı. İlkokuldayken de öğretmenim bana "Hangi taşın altını kaldırsam karşıma sen çıkıyorsun" derdi. Ancak tüm bunlar gerilerde kalmıştı. Burası, benim görev yapacağım köyün adıydı. Kayadibi Köyü İlkokulu...

Hakkari İli, Uludere İlçesi, Türkiye-Irak sınırında bir yer. Gitmeliydim. İstifa edemezdim. Bir meslek heyecanım, kurmuş olduğum bir dünyam vardı. İlçeye gittiğimde ilk bürokratik işlemlerle karşılaştım. Nüfus kâğıdı örneği, fotoğraf, mutemet dilekçesi istediler verdim. Mutemet dilekçesine pek aklım ermedi. Çünkü benim özlük haklarımı alabilmesi için, yerime vekil tayin ettiğim kişiyi ben seçmemiştim. Ama sanki ben seçmişim gibi "yerime mutemet tayin ettim" diyor ve imzalıyordum. Nasıl bir sistemse, seçmeden seçiyormuşum?

Bürokratik işlemlerden sonra, benim gitmemle görevi son bulacak olan "vekil öğretmen" le yola çıktık. Bir hayli güçlükler içinde köye ulaştık. Vekil benim istifa etmem için bana hep işin zor yönlerini gösteriyordu. Vekil okulun kapısının anahtarını kapı üzerinden sakladığı yerden aldı, okulu açtı, içeri girdik. Okula ve sınıfa benzer hiç bir şey yoktu. İş başa düşmüştü... Ne demişti lisede hocamız Turgut AKAN, "Arkadaşlar sizler birer eğitim neferisiniz, köye önce siz gideceksiniz, sonra yol, su, elektrik gelecek... Komutanın berlerine "size ölmeyi emrediyorum" demesi gibi....

Akşam ağanın adamı geldi. Yarı Türkçe yarı Kürtçe aksanı ile "Ağa çağırıyor" dedi.

Vekil bana işaret ederek kulağıma eğildi, "burada ağanın dediği olur, gidelim" dedi. Ağanın evine gittik. Oturduğu yerden "HOŞ GELDİNİZ MUALLİMLER" dedi. Yer gösterdiler, oturduk. Yedik-içtik. Sonra sanki iş konuşmaya gelmişti. Ağa bana dönerek "sizler burada yenisiniz, bizde gadin kısmı okula gitmez." Gadin dediği kız çocuğu idi herhalde... "Ayrıca bu köy bizim hanemizdir. Buraya yiyecek, içecek, yatacak bişey getirmeyin. Getirirseniz bize hakaret olur. Burada kalırsınız" dedi.

Bizim seçme hakkımız yoktu. Ağa ile birlikte kalmaya mahkûm olmuştum. Ne yapabilirdim. Bir yanda ağa, diğer yanda PKK (laneti)… Irak sınırında bir mezrada buzlar çözülünceye kadar şehre inemezdim. Bir gün bana on yıl kadar uzun geliyordu. En rahat zamanım gündüzleri okula gittiğimde oluyordu. Sıra ve masa görüp öğretmen olduğumu hatırlıyordum. Önce Kürtçe öğreniyor, sonra Türkçe öğretiyordum.

Ağa'da üç ay kaldım. Ağa resmiyeti kaldırmaya başladı. Artık yemeğimi kızı “KARDELEN” getirmeye başladı. Bu iyilik belirtisi değildi... Nihayet korktuğum başıma gelmeye başladı. Kardelen Kürtçe bana bir şeyler söyledi, biraz yılıştı. Ben kurtulmanın yolunu arıyordum. Yine ağa emri vaki yapmadan ilk adımı ben atayım dedim. Bir gün ağaya "sana bir şey söyleyeceğim ama törelerimize aykırı o nedenle diyemiyorum" diye bir mahcup delikanlı rolü yaptım. Zaten ağa bekliyor, gözleri parladı. "Söyle oğlim" dedi. Bir oh çektim. Töreye göre oğlum demesi iyiye işaretti. "Ben sizinle akraba olmak istiyorum, ama bu işi büyüklerimizin yapması gerekiyor. Müsaade ederseniz yarın memlekete gidip onları göndereyim" dedim.

Ağa "tamam oğlim" dedi. Oturduğu yerden kalktı. "Hatço, Eşo, Fado buraya gelin" diye hanımlarını çağırdı. Hanımlara "Ben Kardelen'i Muallime veriyorum. Meho'ya, Alo'ya söyleyin. Yarın kızağı, katırları hazırlasınlar. Muallimi şehire indirsinler. Muallim gidip düğürleri gönderecek. Kardelen'de buraya gelsin." dedi.

Ailesini toplandı. Oturduğu yerden kalktı, bende kalktım. Ben onun elini öptüm. O'da benim alnımdan öptü. Sabahleyin kalktım. Kızak ve katırlarla zar- zor şehre indik. Ağa'nın adamları geri döndü. Ben memleketim olan Amasya'ya gittim. Hiç geri dönüp bakar mıyım? Kayadibine de.., Kardelen'e de... Kaçış o kaçış...

İşte benim ilk meslek yaşantım...

            Nerede yönetim? Nerede eğitim?
            Ey eğitim yazarları, bilim adamları sizin söyledikleriniz kâğıt üzerinde kaldı.
            Benim yerime siz olsaydınız ne yapardınız?
 

Fikret SÜREN

Bu haber 163 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    " KARNE "29 Ocak 2025

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir