| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
BAŞARI-İYİ KARNE-KÖTÜ KARNE28 Ocak 2017, 21:45 BAŞARI - İYİ KARNE -KÖTÜ KARNE Başarmak ya da başarı nedir sorusuna verilecek cevap biraz göreceli olabilir. Bazıları için, koyduğu veya konulan bir hedefe ulaşmak, bazıları için önüne konulan engelleri geçmek, bazıları için kariyer yapmak, bazıları için iyi bir çocuk yetiştirmek, bazıları için ise kendini aşmak ve kendisini gerçekleştirmektir. Bir öğrenci için ise başarı, içindeki gizil olan beceri ve yeteneklerin ortaya çıkarılarak kendisi olma yolundaki çabasının görülmesi ve değerlendirilmesidir. Burada ortaya konulan başarılar; rakamlar, harfler, geometrik kavramlar, grafikler gibi göstergelerle gösterilmesinin yanında, bazen de motive edici değerlerle gösterilmektedir. Aslında yapılan bütün bu değerlendirme biçimlerinin sembolik bir gösterge olduğunu düşünüyorum. Bir kere, başarı tamamen bir kişiye ait olmadığı gibi, sonucu da tamamen o kişiye bağlamak da doğru değildir. Bir öğrencinin elde edeceği başarıda kendisinin rolünün ve etkisinin önemli olmadığını söylemeyiz. Fakat şunu bilmeliyiz ki; öğrencinin başarmasında; uygulanan eğitim sisteminin, eğitim ortamlarının, alt yapıdaki pozisyonun, toplumsal yapının, ailenin sosyolojik konumunun, yönetişimin ve öğretmenlerin niteliğinin ve daha sayılabilecek birçok etkenin rolünü de unutmamamız gerekir. Demek ki, öğrencilerimize cicili, bicili, takdirli, teşekkürlü kılıflar içerisinde verilen iyi ya da kötü karnelerin muhatabı tek başına çocuklarımız değildir. Ama ne var ki; bu karneler öğrencilere verilir, daha sonra hesaba çekilirler, kimileri yerilir, kimileri takdir ya da tek- dir edilir. Devlet karneyi basar, yöneticiler, öğretmenler doldurur, imzalarlar, veliler ise karnelere şöyle bir bakarlar, karneler elden ele geçtikten sonra imzalanır çocuklara aynen iade ederler. Karnenin en son durağı ise tekrar okullar. Bu döngü yıllarca sürer gider. Nedense başta bu eğitim sistemine, eğitim yönetimi sürecindeki yönetişim yetkililerine, öğretmenlere ve öğrenci velilerine hiçbir karne verilmez. Zaten onlar hep başarılıdırlar. Başarısızlar ise öğrencilerdir. Sizi gidi sizi tembeller… Gerçekten başarılı olmak için, neden araştırmacı bir öğrenci olmazlar, neden sorgulamazlar, neden bir türlü kendi becerilerini ve yeteneklerini keşfedip ortaya bir ürün koyamazlar, neden okumazlar, okuduklarını anlayamazlar, neden bir türlü kendilerini anlatamazlar, kendileri olamazlar, neden kendi yaşadıkları toplumun ve everensel değerlerin farkında olamazlar, bu değerleri içselleştiremezler, neden bu çocuklar bir türlü adam olamazlar… Söyleyeyim; çünkü bütün iyi ve kötü karneleri onlara verdiğimiz, onları sorumlu tuttuğumuz, kendimiz gibi okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, kendisi olmayan ve üretmeyen tembel birer birey olarak yetiştirdiğimiz için iyi birer yurttaş olamıyorlar. Aslında en kötü karneyi kendimize vermemiz gerekmez mi? SORULAR İki kere iki, sekiz eder mi? Gökyüzünün dünyaya uzaklığı ….kilometre mi? İnsanoğlu nasıl sonsuzluğa yönelir. Sayıların sınırı var mı? Neresi bizim vatanımız? Bizi yaratan ne diye yarattı? Aklımdan başka yüreğim çalışır mı? Üretmemek, çalışmamak neden çok kötü. Bu kâinatta başka âlemler ne yapar? Nasıl yaşamalıyız, nasıl paylaşmalıyız? Biz ne yapmalıyız, bu gün ve yarın için. Dahası sevgi, merhamet ve güzellikler için..? SORULAR...SORULAR. Abdurrahman POLAT Bu haber 1379 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |