anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 11  
»Bugün 132  
»Toplam 14048718  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 3.19.56.45
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR

KANLI KEMER (HEKAYE-HİKAYE)

H. M. ELDARKIZI

18 Nisan 2019, 22:40

H. M. ELDARKIZI

 

                        KANLI KEMER

Gökyüzü gözünü sıktı. dünya yağışla ıslandı. Sonbahar sanki kışa dönmüştü. Akrenkli bulutlar her tarafı kaplamıştı. Kasr yağmaya başlamıştı dünyanın başına. Gökyüzü kâh üşüdü, kâh ıslandı. Kâh da rüzgârın şiddetinden titredi dünya.

Avuç avuç ülkeler, şehirler, kentler, kasabalar serpelendi dünyaya. İnsanlar  kâh dağları dışarı çektiler, kah da çayların yerini değiştirdiler. Kâh ormanları yok ettiler. Kah da yerine ağaçlar ektiler. Koca dünya omuzlarını çekip  şöyle insanların işlerine baktı. Kah tecrübelendi, kâh da sinirlendi, kah gazaba geldi.

Tankların, topların, tüfeklerin seslerinden şehirler titremeye başladı.  Dünyadan kopup aralandı, parçalandı. Ne cennete yol bulabildi, ne dünyaya döne bildi. Yattığı yerden bağırmaya başladı:

-Ana… A-n-a-a-a… Saçını ermeni askerlerinin elinden kurtarmak için çırpınan kızına yardım etmek için gelen anasını vurdular. Bembeyaz karın üstüne anasının kanı oluk gibi aktı: “ Ana !!!”  Karabağlı kızın feryadına dünyanın kulağı sağır oldu. Ermeniler kahkaha ile ananın vücudunu tekmelediler. Kızı  sürüye sürüye arabanın yanına doğru getirdiler. Ermenilerden biri Rus dilinde:

-Ey asker götür! Sana hediye ediyoruz bu Türk kızını, dediler. O anda onlara doğru yaklaşan  Rus subayının üstüne kızı  itelediler. Rus subayı kıza hayretle baktı. Ömründe böyle güzel görmemişti. Kızın iri, ela gözlerine, güzel yüzüne,  boynuna doğru bakıp içinden: “Aman Allah, bu ne güzelliktir ?!”, dedi.

Kızı zorlamadı. Gönüllü olarak teslim olmasını arzu ediyordu.Kızın teslim olmayacağını anlayınca onu dövdü, söğdü, aç koydu. Kız işkencelere dayanarak sustu. Nefretli bakışları ile de Rus subayını kamçılamıştı:

-Bakma, bana öyle bakma, diye bağırarak onun omuzlarından sımsıkı tutarak ileri-geri sallayıp silkeledi. Subayın elinden kurtulmak için çırpınan kız onun yüzüne vay gücüyle tükürdü. Rus subayı geri çekilerek kemerini çıkardı ve kızı yeniden kemer ile dövmeye başladı. Rastgele kemeri savurup vuruyordu. Dövmekten yorgun düşmüştü. Sonra hırsla kemeri beton döşemeye çarparak adadan çıktı. İçki içti. Keyiflendi. “Gerekirse zorlayacağım!”  diyerek odaya gitti. Odada gördüğü manzaradan dehşete düştü. Kız kendisini kemer ile boğmuş ve namusunu teslim etmemişti.

Karabağ’dan sonra vatana döndü. Rusya’nın bir sürü şehirlerini gezip dolaştı. Bir müddet eyalette yaşayan akrabalarının yanında kaldı. Gece gündüz demeden çalıştı.  Karabağ’da gösterdiği “kahramanlıklara” göre Ermenilerin ona verdikleri paranın üstüne para koydu. Bir müddet sonra ise Moskova’ya çok uzakta iş kurdu, ev aldı, evlendi. Aradan bir yıl geçti. Bir kızı dünyaya geldi. Bebeğini ilk defa kucağına alırken çok fazla heyecanlıydı. İçini kaçınılmaz bir his kapladı.

Kız büyüdü. Zaman ona Karabağ’da neler yaptıklarını ve hatta geceleri uykusuna girip kanlı kemerle üstüne yürüyüp uykularını kabusa çeviren Türk kızını da unutturdu.

Kâbus dolu uykular, hanımını otomobil kazası sonucunda kaybetmesinden sonra yeniden onu avucuna almıştı.

Kızın babası şundan çok rahatsız idi. Kızının güzel ve çekici olması onu çok korkutuyordu. Tek kızını koruyabilmek için dünyayı ayaklarının altına almaya hazır olan bu baba, onun bütün yaptıklarını ve izliyordu ve kızıyla alakalı olarak da dostlarını da özenle seçiyordu.

Kız bu durumdan rahatsız olmuş, bezmişti. Bir gün hıçkırıklar çıkararak bağır bağıra ağladı.

Evladının isyanları karşısında zavallı bir şekilde: “Seni koruyorum,” dedi.

Kızının : - “Kimden? Neden? Niye?” sorularının karşısında susmuştu.

Kız atasından habersiz kendi dengi Ermeni bir erkekle tanıştı. Onunla içki içip, eğlence yerlerinde, çeşitli meclislerde, kumarhanelerde gezdi.

Baba eve gecenin geç bir saatinde içkili olarak gelen kızına bakarak sinirlenmişti. Canından çok sevdiği kızını dövdü Bu olay üzerine geceleyin kız evden kaçtı.

Sabah olduğunda masasında bir kâğıt parçasına yazılmış bir not buldu. Kızının "Tükürürüm senin gibi babaya" yazılmıştı. Kelimelerini okuyunca çok sarsıldı.

Evden kaçmış kızını büyük şehirde bulmak için çok aradı. Aradı ama bulamadı.

Uzun bir zaman geçti. Her tarafa haber bırakmıştı. Nihayet, cesetlerin konulduğu morglardan birinden haber geldi. Üzerinde kimliği olmayan bir kız cesedi gelmişti. Zorlanmış, dövülmüş ve kemerle boğularak öldürülmüş kızının cesedini bulmuştu. Büyük acı ve azaplar içinde onu toprağa verdi.

Zaman onun için dayanılmaz olmuştu.  Bir gece uykusunda elâ gözlü Türk kızını gördü. Bembeyaz karın üstünde oturmuştu. Gülümseyen Türk kızının elindeki kemerin ucunda kendi öz kızının başı fırıldak gibi dönüyordu.

Gördüğü rüyanın etkisiyle bir anda uykudan uyanıp fırladı. Evi allak bullak etti. Sanki çıkılmaz bir mağaranın içine düşmüştü. Bodruma kadar her yeri aradı. Eline geçeni fırlattı. Her tarafı dağıttı.  Aradığını bulmuştu.

Ermenistan’a, oradan da Karabağ’a eski dostlarının yanına geldi. Gezip dolandı. Darmadağın olmuştu. Azerbaycan ellerine doğru baktı.

Dostları ona domuz kestiler. Eski dostları eğlence meclisi kurdular. Yiyemedi, içemedi, kılıyordu.  Bir dolaşıp gelmek bahanesi ile oradan ayrıldı. Uzun yıllardır saklayıp, gizlediği kemeri belinden çıkartıp  hüngür hüngür ağladı. Elleri titreye titreye kemeri boynuna geçirdi…

Halefbeyli Mensure ELDARKIZI

 

               

Helefbeyli Mensure ELDARKIZI  KİMDİR?

28 Aralık 1974 yılında Sumgayıt'ta doğdu. Aydın ailesindendir.

Smgayıt’daki 24 sayılı okulu bitirdikten sonra Azerbaycan Devlet Üniversitesine dahil oldu.

1990 yılında Ali Kerim adına Şiir Kulübü’nde faaliyet gösteren edebi derneğin, 2007 yılından beri de Azerbaycan yazıcılar birliğinin üyesidir.

“Mezarlıktan Gelen Ses" adlı ilk hikayesi "Yıldız" dergisinde yayımlandı.

1997-2001 yılları arasında Ali Kerim adına Şiir Kulübü’nde toplu çalışmalarda sorumlu organizatör görevinde çalıştı.

2000-2004- yıllarında İlahiyat çizgisini kırmızı diplomayla bitirdi.

2001 yılında Kur'an kıraati üzere düzenlenen yarışmanın galibi oldu.

2015 yılından itibaren Ayb Sümgayıt Bölmesi bünyesinde faaliyet gösteren  "Turan Edebi Meclisinin" rehberidir.

Fıkra ve hikayeleri ile çeşitli basın kuruluşlarında  "168 saat", "Sumgayıt", "Yeni Azerbaycan" gazeteleri ve Elascədə, "Azerbaycan", "Yıldız" dergilerinde yazılar yazdı.

Çeşitli zamanlarda düzenli olarak konuşmalar, konferanslar yaptı.

Bu haber 1323 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
    Ramazan bayramına doğru09 Nisan 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2012 Anamur Sedir