İSKELE, SKALA, SKUL, OKUL ...
- EGİTİMİN İLK TARİHİ MEKANI-
Başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan tarihe ve zengin kültüre sahip olan, coğrafi yönden Türk dünyasının merkezinde olan Azerbaycan ve bu yurdun geçmişten gelen sakinleri eski çağlardan yazı ve okuma kültürüne sahip olmuş, devrin ve sosyal hayatın şartlarına uyğun eğitim, eğitim ve terbiye yerleri yaratmış, insanları gelişime, gelişmeye, yükselmeye eğitime yönelten anlaşılan fikirler söylemişler.
Zengin halk edebiyyatımız – “Kitabı Dede Korkut”, “Gilgamış”, “Alp Er Tunga”, “Oğuz”, “Erkenekon”, "Manas" gibi destanlarmız, Oğuznameler, Üstadnameler halkımızın Başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan tarihinden, onun medeni hayatından, zekasından, istek ve arzularından, terbiye ve tahsil ölçüsünden haber veriyor. Kobustan, Gemikaya, Oğlankala, Kültepe, Orhon kitabeleri ve daha bir çok kayaüstü yazılı abidelerimiz halkımızın yazı, okuma medeniyyetinden, hesap, resim çizmek, raks etmek ve diğer medeni ilişlerinden haber veriyor. Tarihimizin geçmişini gösteren arkeoloji kazıntıları bulunmuş, maddi, medeni numuneler, harabe şehir ve kasabalar Azerbaycan’ın bir parçası olan, Türkiye sınırında yerleşen, Mustafa Kemal Atatürk’ün adlandırdığı "Türk kapısı" olan Nahçıvan'da henüz taş devrinden kullanılan tuz madeni ve buradan bulunmuş taş baltalar, buradaki tuz tedavihaneleri tarihin derinliklerinden haber veriyor.
Nahçıvan’da tunç devrine ait 3006 metre olan, Kiçik Kafkasda en yüksek dağ olan Gemikaya M.Ö.l I-III binyıllara aittir. Yüzerinde resimler, yazı, işareler insanların öğretim--öğrenim sürecini aks ettirir. Kayaüstü tasvirlerde raks resimleri o devrin estetik zevkini bildirir, av sahneleri, görüş sahaları, keçi, ceylan, kuş, iş aletleri o devrin emek meslekleri olan okçulukdan, akınçılıkdan, mal-mülkden, zenginlikten haber verir. At, deve, ulağ, araba tasvirleri insanların kullandıkları ulaşım vasıtalarını gösteriyor. Güneş, ağaç, çay gibi resimler geçmişteki insanlarımızın inancından haber veriyor, taşlar üzerinde düz hat ve ya bir kaç hat, ya da çok hat eski yerleşim ve küt alanı hızlı gelişme anlayışından haberdar olmalarını bildiriyor.
Kayalarda at ve atın üstünde atlı, başında papak, sırtında kürk, ayağında çekme olan resimler var. Bu resim o devrin mesleklerinden - şapkacılık, çekmecilik, kürk dokuma v.s. haber veriyor. Geçmişteki insanımız ilk olarak vahşi atı ehlileştirmiş, hız elde etmiş, gelişmeye kalkarak idarecilik yapmıştır. Vahşi atı ilk dafe ehlileştiren Türkler olmuştur. Bu o demektir ki, burası - Gemikaya Türk yurdudur, Kökleri derinde olan ve geçmişten gelen Türk yurdudur.
Buradakı iki tekerli, dörd tekerli araba resimleri dikkat çekicidir. Şöyle ki, kadim tarih kaynaklarından, “Oğuzname”lerden anlıyoruz ki, arabayı ilk icat edenler Türkler, iki tekerlekli arabaları icat etmişlerdir. “...Oğuz Kağan’ın sarayında becerikli, iri yarı, iyi bir kişi vardı. Bu kişi bir araba yaptı... Arabalar giderken “Kang, kang” diye ses çıkarıyordu. Onun için arabaya “Kanğa” adı koydular. Oğuz Kağan kanğaları gördü, güldü, eğitti... Bırak yüklü arabaları esirler çeksin. Sana verilen “yuvarlak körfez” adı koy arabalar geleceğe salsın”(15, 28). Bu ad Nahçıvanda yeleşmiş olan kadim Kengerli boyunun adıdır.
Gemikayalıların 32 harfden oluşan alfabeleri varmış. Onların 9-u ünlü,, 23 –ü ünsüz harflerden oluşuyordu. Harfler hem de müstakil olarak bir sözü de ifade etmişdir. Bu elameti Orxon Yenisey alfabisinde de görmek oluyor (2, 328). Gemikayadakı tasvirler onaylıyor ki, burada yüksek gelişmiş medeniyyet yaşamıştır.
Henrix İohann Hübşman Nahçıvan isminin geçmişini Nuh peyğemberle “dünya tufanı” hadisesi ile ilişkilendirmektedir. Onun fikrince "Nahçıvan" isminin temeli "türeyiş yeri" anlamına geliyor. Hübşman’ın atıfta bulunduğu Nuh tufanı hadisesinə göre “Nahçıvan” sözü üç temel unsurdan – “Nah” (Nuh) ve Türk dillerinde isim düzelten ek “-çı” eki, sonra da Türk dilinde yer “van” isminden oluşmuş “Nuhçuvan” – Nuhçuların meskeni”, “Nuhun diyarı” demektir. Nahçıvanda araştırmalar yapmış olan büyük Rus alimi Nikitin K.A. diyor ki: “Nuh peyğamber Nahçıvan şeherinin esasını koymuştur.” (12, 111). Prof. Dr. İsa Habibbeyli uzun yıllar araştırmalarının sonucunda Nuhun ‘tarihi şahsiyyet’ olduğunu söylemiştir(6, 18).
Yerli halk arasındakı efsaneye göre, Nuh peyğamber gemisi ile bu dağa yanaşmış burada mesken tutumuş və tufan bittikden sonra burada ailesi ile, Ham, Sam, Yafes adlı oğulları ile hayatının sonuna kadar bu topakta yaşamıştır.
Naxçıvanda yaşamış uzun ömürlü aksakallılar, o cümledən 106 yıl ömür sürmüş, “İstikial” ordenli, Emektar öğretmen, babam Doç. Dr. Latif Hüseyinzade (2008’de ebedi aleme göçtü) Nuh peyğamberin mezarının yerini bilirmiş ve o bu yerin tayin edilmesi için kurulan ulusal komisyonunun üyesi olarak o mezarın yerinin net olarak göstermiştir. Kabir yerin üzerinde 1.5 metre yükseklikte kırımızı taşlardan örülmüş dairesel şekillidir. Realist ünlü Ressam Bühruz Küngürli "Nuh’un Kabri" ni 1919-1920- yıllarında 3 dafe çekmiştir (3, 18-19). Bu gün Nuh’un kabri Nahçıvan’da Nuhtaban denilen yerdedir ve üzerinde büyük türbe yapılmıştır.
Nahçıvanın Nuh peyğemberle ilişkisi geçmiş zamanlardan dikkati çekmiş, yunan alimi Klavdi Ptolomey M.Ö. ikinci yüzyılda ilk dafa olarak Nahçıvanı Nuh peyğemberin meskeni olduğunu hatırlatmış, on altıncı asrın ünlü arab alimi, El-Şerifi Nuh peyğemberin kabrinin, hetta gemisinin hisselerinin Nahçıvanda olması hakkında geniş açıklamalar, bilgiler vermiştir.
Rus araştırmaçısı Konstantin Nikiti’nin 1882- yılında Tiflisde yayımlanan “Kafkaz ülkesi ve tayfalarının tasviri için materyaller dergisi”nde verilen “Nahçıvan mahalı və Nahçıvan şeheri” adlı geniş hacimli makalesinde Nuh peyğemberin kendisinin tuz madeninde ilk çalışanlardan olması, şehirdeki halka tuz çıkartmayı ögretmesi de kayıt altına alınmıştır.
Pedagoji kaynaklarda belirtildiğine göre, okul Yunanistan’da "ŞKOLA" adı ile yar almıştır.
XVII yüzyılda yaşamış ünlü pedağok Yan Amos Komenski belirttiğine göre, yunanlar bu sözü – yani “Şkola” sözünü Sümerlerden almışlar. O “Büyük Didaktika” eserinde belirtiyor ediyor ki, tarihde ilk mektebi Nuh peygamberin oğlu kurmuştur. Adını da Skala şeklinde isimlendirmiştir. (7, 23). Y.A.Komenski bu fikri M.Ö I. yüzyılda yaşamış yahudi asilli yunan filosofu İosif Flaviden almıştır. “Skala” ilkönce manasında “merdiven” analamı vermişdir. Rusça “Şkala”- “derece”, demektir. Nuh’un zamanında pilleli, dereceli okul kurulmuştur. İngiliz dilinde okul manasını veren “Skul”, Fransız dilinde “Lekol”, Almanca “Şule”, Türkce “Okul”, Rus və Belarus dillerinde “Şkola” kelmeleri “Skala” sözündən meydana gelmiştir.
Rusca “Skala” sözü hem de kaya manasında gelmekdedir. Nuhun gemisi de, Gəmikayaya yön almış, orada durmuşdur. Türk dilinde geminin durduğu yere "İskele" denilmektedir (17, I, 718).
İskeleden Skala, skul, okul, lekol, şkola meydana gelmiştir. Bəs ad nasılsa Sümerlere gitmiş, Yunanlılar da bu sözü oradan götürmüşlerdir.
Tarih kitaplarında gösterilir ki, Şumerlerle Arattalılar’ın(Azerbaycan topraklarında kurulmuş ilk Türk Devleti) her zaman sıkı münasebetleri, özellikle de ticari ilişkileri olmuştur. Nahçıvan da Aratta, sonralar Manna devletinin bağlantısında olmuştur. Nahçıvan tuzu at arabaları ilə Sümerlere taşınmış və əvəzində laciverd "Laciverd mavi rənkli kıymetli taşlar, Lel-cevahirat" (17, II, 953) alıp getirmişler.
“Sümerler tuza yüksek bir değer vermiş ve tuza secde etmişler” (7, 125). O zaman meşhur “Tuz yolu” olmuş, Nahçıvan tuzu Sümerlere ve bütün Şark ülkelerine Osmanlı devletine taşınmıştır. Bu ticari ilişkiler medeniyyetlerin de birbirini karışmasına etki etmiştir.
Fransız alimi Katerina Marro diyor ki: “Nahçıvandaiı Tuz dağının tuzu M.Ö. 4 yüzyılda diğer yerlerde bolca kullanılmıştır” (11, 25). Osmanlı arşiv belgelerinde de gösterilir ki, Nahcıvan tuzu çeşitli ticari yollarla muhtelif şehirlere taşınmıştır. “Osmanlı ordusunun yemek giderleri hesablanırken, Nahçıvan’dan alınan tuza sarf edilen masraf(para) miktarı gösterilmiştir" (10).
Araştırmacı Sümeroloğlar – Amerikalı Kramerve Türkiyeli İlmiyyə Müezzez araştırmalarına esasen bildirirler ki, Sümerler kendilerine “Kenger” diyorlardı. Kenger tayfaları ise Nahçıvan’dadır. Ünlü Kazak alimi, Türkoloq Oljas Süleymenov “Az-ya“ bölgesinde Türk halklarına mensup enteresan bir malumatı yazıyor ki, “M.Ö. III əsr Çin salnameçisi gösterir ki, Kanqyu (“Kanqlı”) halkı ananevi Çin yazısından farklı olarak enine - horizontal hatla yazıyorlar” (16, 134).
Kanglı tayfası bu gün Azerbaycan’da, Türkiye ve Türk elinde yaşayan Kengerlilerin ismidir. Kengerliler “Kitabı-Dede-Korkut”da “Kanlı”, “Kanglı” adı altında hatırlanır.“Kanlı koca oğlu Kanturalı boyu”nda (9,183) “Kanlı”- “Kanglı” kelmesindendir. (9, 261).
Gemikaya ile alakalı Sümer ve Nahçıvan efsane ve rivayetleri de ehemniyet teşkil ediyor. Bütün bunlar onları demeyə esas veriyor ki, Nahçıvan kadim insan meskeni, zengin medeniyyet, büyük ilim, tahsil merkezi olmuş, burada sistemli talim, yazı və oku medeniyyeti olmuştur.
Anahtar kelmeler: Naxçıvan, Gemiqaya, Nuh peyğambər, tahsil, mekteb, skala
Key words: Nakhchivan, Gamigaya, Noah, Education, skul, skala,
Prof. Dr. Rufat Latifoğlu HÜSEYİNZADE
TÜRKİYE TÜRKÇE'SİNE UYGUNLAŞTIRAN:
Çınar ARIKAN
Kaynakça