İSLAM’DAN KAÇIŞ MI YOKSA
Benim küçük beynimi hep meşgul etmiştir, anlamakta da çok zorlanıyorum.
Akdeniz ve Ege’nin mavi suları, Akdeniz folklarına eşlik etmiyor sadece. Bu iki deniz, kimi canları da yutmakta merhametsizce!
Merhametsiz olan acaba bu iki deniz mi? Ege ile Akdeniz’in suçu ne?
Yıllardır bu iki deniz; halkı Müslüman ama yöneticileri Firavun olan Müslüman ülkelerden; halkı da, yöneticileri de Müslüman olmayan ülkelere kaçmaya çalışan zavallıları yutmakta.
Müslümanlar, ülkelerinden neden kaçıyorlar?
Müslümanlar, kendi ülkelerinde yaşamaktan neden nefret ediyorlar?
Oysa yaşadıkları yerde komşuları Müslüman, imamları, müftüleri Müslüman, bakkalları, manavları Müslüman, ticaret erbapları Müslüman, yöneticileri Müslüman!
Müslüman, Müslüman’dan kaçar mı?
Maalesef.
Hem de canları pahasına, ölümün sıcak yüzüne lades diyerek.
İyi güzel de neden?
Müslüman ülkelerin istisnasız bütün yöneticileri; ameli ibadetleri şöyle ya da böyle yapmaktalar. Ama asıl olan sosyal ve kul hakkı gibi hassas ibadet ve itikatlarda sıfırlar.
Öyle olmasaydı; Müslüman ülkelerin yöneticileri silme ZENGİN, yönetilen halkı da külliyen FAKİR olur muydu?
Müslüman ülkelerin hemen hemen hiç birinde; demokrasi hak getire. İnsan hakları sıfırın altında, merhamet ve vicdan çoktan izinliler, lüks, gösteriş ve şaşa doruk noktasında, kadın hakları ayaklar altında ve kadınlar köle konumunda.
Böyle bir ülkede yaşamak, cehennem azabı gibi bir şey ki; zavallı, gariban Müslümanlar kaçmaktalar. Kaçarak canlarını, ırzlarını ve insani haklarını kurtarmak istemekteler.
Ne pahasına?
Canları pahasına. Akdeniz ve Ege’nin soğuk sularına karşı ölüme merhaba diyerek!
Kaçakçıların, yine adı Müslüman olan insan simsarlarının acımasız merhamet ve olmayan vicdanlarına sığınarak!
Kaçtıkları ülkeler ise Hıristiyan ülkeler: Yunanistan, İtalya, Fransa, Almanya, Avusturya, İngiltere, İsveç gibi.
Bu ülkelerin yöneticileri fakir, insanları ise oldukça zengindir, dini batasıcaların(!)
Neden acaba?
İnsan, ülkesinden, son din İslam’dan kaçar mı? İnsan, İslam iyi ahlaktır, elinden, dilinden kimseye zarar vermeyenlerin dinidir. İslam, adalettir, haktır, özgürlüktür, hoşgörüdür diyen bir inanıştan kaçılır mı?
Gel gör ki; adı İslam, yöneticileri İslam olan bu ülkeler; fakirliğin, fukaralığın zirve yaptığı, insan haklarının ayaklar altında çiğnendiği, kul hakkına riayet edilmediği, yöneticilerin, insaf ve merhametten yoksun olduğu, lüksün ve israfın tavan yaptığı beldelere dönüştürülmüştür. Halk; ulul emre itaat, fıtratında bu da var, kadercilik inancıyla susturulmuştur. Yine İslam, mezhep, tarikat ve cemaat üçlemesiyle ayrıştırılmış, dinde birlik sıfırlanmıştır. Bu anlayış, ülkeleri mezhep, kimi zamanda adı konmamış inanç savaşlarına sürüklemiştir.
Bütün bunlardan bunalan zavallı halk ise çareyi; kaçmakta aramıştır.
Akdeniz de, Ege de ve kimi okyanuslarda Müslümanlar ser sefil olarak ölüme merhaba demekteler.
Bunun adına ne derseniz deyin; arkasında hadis ve mezhep sarmalında boğulan, cemaat ve şeyh sultasından çıkamayan İslam anlayışı vardır.
Allah, Müslümanların yâr ve yardımcısı olsun. Allah, İslam’a acısın.
Esen kalınız.
Nazım PEKER
Bu haber 1734 defa okunmuştur.