| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
SINIF TEKRARI EĞİTİMDE YENİDEN GÜNDEMDESınıf tekrarının yeniden gündeme gelmesi üzerine Maarif Müfettişi Kemal TAŞKIRAN’ın 2004 yılında yazdığı bir yazıyı yayımlıyoruz. SINIF TEKRARI EĞİTİMDE YENİDEN GÜNDEMDE Sınıf tekrarının yeniden gündeme gelmesi üzerine Maarif Müfettişi Kemal TAŞKIRAN’ın 2004 yılında yazdığı bir yazıyı yayımlıyoruz. “SINIF TEKRARI MI, NEDEN? Türk Milli Eğitim Sisteminin nihai amacı şüphesiz ki, ülkeyi kusursuz bir geleceğe hazırlamaktır. Türk Milli Eğitim Sisteminin temel ve nihai hedef bu iken zaman zaman hataların yapıldığı bir eğitim anlayışı ile nihai hedefe ulaşmada aksaklıklar olabilmektedir. Çağımızda hiçbir ülkede mükemmel bir eğitim sisteminin var olduğu düşünülemez. Ancak hataların en aza indirildiği gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemleri incelendiğinde bizde uygulanmakta olan bariz hatalardan arındırdıkları görülmektedir. Bu hatalardan birisi de “İlköğretimde sınıf tekrarı” olgusudur. Almanya gibi gelişmiş ülkelerde çok mantıklı gerekçeler ile uygulanmayan sınıf tekrarı, akademik yetersizliği bulunan öğrencilerin yeteneklerinin bulunduğu ve başarabilecekleri alanlara yönlendirilerek çözüme kavuşturulmuş; bu şekilde hem kalifiye eleman yetiştirilmiş; hem de sınıf tekrarı ile çocukta oluşabilecek sorunlar bertaraf edilmiştir. Neden sınıf tekrarı yaptırılır? Bu konu hakkında çok değişik fikirler ileri sürülmektedir. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir eğitimcinin söylediğinin tam tersini savunan eğitimciler de az değildir. Belki bu nedenle sınıf tekrarındaki çözümsüzlük çıkmazı bir türlü aşılamamaktadır. Bu konuda bir kısım eğitimcinin savunduğu “mutlaka sınıf tekrarı yaptırılmalıdır” görüşü aşağıdaki nedenlerden kaynaklanmaktadır: 1. Öğrenci bulunduğu sınıf düzeyinde başarısız ise bir üst sınıfta problem olacaktır. Bu problem hem diğer öğrencilerin haklarının korunması hem de başarısız öğrencinin başarısızlığından dolayı olumsuz bir psikolojik durum yaşamaması için gereklidir. 2. Sınıf tekrarı ile öğrenci eğer yaşı bulunduğu sınıf düzeyine göre küçük ise bir sonraki yıl kendi akranları ile okuma şansını elde etmiş olacaktır. 3. Öğrencinin sınıf tekrarına bırakılmaması diğer öğrencilerin de ders çalışmamalarına neden olabilmektedir. Sınıf tekrarının işlerlik kazanması, öğrencilerin sınıf tekrarı yapmamak için ders çalışmalarını kamçılayacak, sorumluluk duygusunu geliştirecektir. 4. Sınıf tekrarının uygulanması ile sınıfta başarısız olan öğrencilerin bir alt sınıfta bırakılarak, öğrenci sayısında azalma sağlanacak, dolayısıyla da sınıftaki diğer öğrencilere daha çok zaman ayrılacak ve öğrencilerin daha az çabayla daha başarılı bir düzeye getirilmesini sağlamak daha kolay hale gelecektir. 5. Teftiş sırasında başarısız öğrencilerden kurtulmuş olmak öğretmen için olumlu bir notun alınma ihtimalini yükseltecektir. Sınıf tekrarının gerçekleşmesini savunanların bu görüşleri karşısında diğer bir görüş “öğrencilere kesinlikle sınıf tekrarı yaptırılmaması” şeklindedir. Sınıf tekrarı yaptırılmamasını savunanlar ise aşağıdaki gerekçeleri ileri sürmektedirler: 1. Sınıf tekrarı öğrenci psikolojisinde onarılmaz tahribatlara yol açabilmekte, gelişmekte olan beyinlerin sağlıklı gelişimlerini engellemektedir. 2. Sınıf tekrarı yaptırılan öğrencilerde bulunduğu sınıftaki öğrencilerden yaş bakımından büyük olması vb. nedenlerle okula karşı bir antipati oluşmakta ve bunlar ilk fırsatta öğrenimlerine son verme eğilimi gösterebilmektedirler. 3. Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin tekrar ettikleri sınıf düzeyinde de başarıları artmamakla birlikte durumları daha da olumsuz olabilmekte, duygusal yönden de ciddi uyumsuzluklar yaşadığı görülmektedir. 4. Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin sosyal hayata uyumları güçleşmektedir. Öğretmene ve öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum içerisine girebilmekte ve öğrencide öğrenmeye karşı bir direnç gelişebilmektedir. 5. Öğrencilerin bedensel gelişimlerinde farklı dönemlerde farklı gelişmeler olduğu gibi zihinsel gelişimlerinde de farklı gelişmeler olabilmektedir. Bu nedenle herhangi bir dönemde zihinsel gelişimini tamamlayamadığı için bir alt sınıfta tekrara bırakılan bir öğrenci, bir üst sınıfta normal gelişimini tamamlayıp oldukça başarılı olabilmektedir. Bu nedenle sınıf tekrarı gereksizdir. 6. Ekonomik açıdan ele alındığında da sınıf tekrarının, kişiye, aileye ve ülkeye büyük bir ekonomik yük getirdiği görülmektedir. Her öğrencinin yıllık maliyeti ülke çapında hesaplandığında büyük rakamlara ulaşıldığı görülecektir. Hele bu yatılı okul öğrencisi ise maliyet kat kat artacaktır. 7. Sınıf tekrarı yapan öğrenciler, fiziksel olarak bulundukları sınıfa göre daha fazla geliştikleri için diğer öğrencilere karşı fiziksel şiddet uygulayabilmektedirler. 8. Sınıf tekrarı yapan öğrenciler diğer öğrenciler arasında alay konusu olabilmekte, bu da öğrenci ruh sağlığı açısından olumsuzluklara yol açabilmektedir. 9. Sınıf tekrarı öğrencinin ailesi ve aile çevresi ile arkadaşları arasında olumsuz karşılanmakta bu da sosyal uyumunda problemler yaşamasına sebep olabilmektedir. 10. Öğrencinin sınıf tekrarına bırakılmamasının diğer öğrencilerin de ders çalışmamalarına neden olduğu düşüncesi ise, tamamen öğrenciyi korkutmaya yönelik bir yöntem olduğu ve bunun hem eğitimsel bir değeri olmadığı yönündedir. 11. Ayrıca sınıfta kalma korkusunun hâkim olduğu bir ortamda başarılı bir eğitim ve öğretimden söz edilemeyeceğinin eğitim otoritelerince dile getirilmekte olduğunun bilinmesine rağmen, öğretmenlerin öğrencilere ders çalıştırmanın kolay yolu olarak sınıf tekrarını bir tehdit aracı olarak kullanmaları; öğrencileri okuldan soğutmaya, dolayısıyla da uzaklaştırmaya neden olabilmektedir. İlk bakışta mantıklı gibi görülen sınıf tekrarının “ öğrenciyi bulunduğu sınıf düzeyinde yetiştirmek” düşüncesi çok anlamlı gibi görülse de sınıf tekrarının öğrenci üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında bu mantığın ne kadar yanlış olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Yapılan bir araştırma sonucu da sınıf tekrarının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Araştırmada, ilköğretim düzeyinde sınıf tekrarı yaptırılacak durumdaki öğrencilerden iki grup denek olarak alınmış; birinci gruba sınıf tekrarı yaptırılmamış, ikinci gruba ise yaptırılmış ve sonucu gözlemlenmiştir. Araştırma sonunda sınıf tekrarı yaptırılmayan grubun bir üst sınıfta başarılarının gayet normal olduğu, hatta diğer öğrencilere nazaran daha iyi olduğu; sınıf tekrarı yaptırılan öğrencilerin ise başarılarının tekrar ettikleri sınıf seviyesinin de altında olduğu görülmüştür. Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin hangi sınıfta olurlarsa olsunlar başarılarının yine de bulundukları sınıf seviyesinin altında olduğu tecrübeli öğretmenlerce bilinmektedir. Hatta bunlardan bazılarının birden fazla sınıf tekrarı yaptıkları halde başarılarında olumlu bir gelişme olmadığı gibi, anti sosyal kişilik özellikleri geliştirdikleri bilinmektedir. Hatta bunlardan bazılarında bir psikiyatrik rahatsızlık olan sosyal fobi oluştuğu, bazılarının ise bu tür rahatsızlıkların oluşmasına yatkınlık gösterdikleri bilinmektedir. Kısaca sınıf tekrarı yapan öğrencilerde olumlu bir gelişme görülmediği gibi bir önceki yılki başarısızlıklarının devam ettiği hatta daha da gerilediği; bunun da çeşitli ruhsal sorunlara yol açtığı şüphe götürmez bir gerçektir. Sınıf tekrarı kararı verilen öğrencilerden önemli bir kısmı okulu hemen ya da daha sonraki yıllarda terk ederek öğrenimlerini sonlandırmaktadırlar. Ayrıca birden fazla sınıf tekrarı yapan öğrencilerden zorunlu öğrenim yaşını dolduran öğrencilerin öğrenimlerini sonlandırmalarıdır. Yetenekleri ne olursa olsun; matematik, fen bilgisi, ya da herhangi bir dersten başarısız olan bir öğrencinin sınıf tekrarı yaptırılarak diğer yeteneklerini yok saymanın akılcı bir yönü olmasa gerektir. Her şeyden daha önemli olan, sınıf tekrarının öğrenci ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin ne olduğudur. Yukarıda değinildiği gibi okulu terk etmenin temelinde yatan asıl sorunlardan biri de sınıf tekrarı yapan öğrencinin psikolojisinin bozulmasıdır. Arkadaşları, ailesi, çevresi nezdinde yetersiz görülmenin, kişinin ruh sağlığını çok olumsuz etkileyeceği bir gerçektir. Yetersizlik duygusu başarısızlığı da beraberinde getirmektedir. Kendine olan güvenini kaybeden öğrencinin başarması tesadüfî olacaktır. Başarısızlık duygusunun ise kişinin bütün hayatında yetersiz akademik benlik gelişimine neden olduğu, dolayısıyla başarısında olduğu gibi ruh sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olduğu herkesçe kabul edilebilir bir gerçektir. Öğrencinin sınıf tekrarı yapması öğrencinin kendisine olan güvenini baltalamakta, aşağılık duygusuna yaşamasına, başarabileceği diğer çalışmalarında da yetersizlik duygusuna kapılmasına neden olma ihtimalini yükseltecektir. Ayrıca sınıf tekrarı, öğrencinin başarılı olduğu dersleri tekrar etmesine yol açacağı için, öğrencinin bu derslerden de soğumasına, dolayısıyla da bu derslerden de başarısız olmasına neden olabilecektir. Çocukların akranları ile okumaları sosyal gelişimleri açısından önemlidir. Öğrencinin sınıfta bırakılması sınıf geçenler üzerinde de psikolojik baskı ve korku oluşturmaktadır. Başarısız öğrenciler geliştirilebilecek durumda iseler; zamanında tespit edilip gerekli önlemlerin alınması sağlanmalıdır. Gerekli önlemler alındığı halde de yeterli başarı seviyesine ulaşılamaz ise zaten bir alt sınıfta da yapamayacaktır. Bir alt sınıfta yapamayacak olan öğrencinin bir alt sınıfta bırakılıp akranlarından ayrılmasına da gerek yoktur. Temel dersleri yapamayan öğrencilerin beden eğitimi, müzik, resim iş v.b. derslerden veya kros gibi alt alanlardan herhangi birine yönlendirilmesi çocuğun kendisine güvenmesini ve diğer dersleri de becerebilmesini sağlayabilecektir. Ayrıca bazı derslerde sınıf tekrarına karar verilen öğrenci iyi bir ressam veya sporcu olabilir. Matematik dersinden başarılı olamıyor diye sınıfta bırakılıp diğer alanlarda da gelişmesi engellenmemelidir. Mihver dersleri yapamıyor diye sınıfta bırakılan öğrencilerin takdir etme, toplum içindeki rollerini oynama, başkalarıyla iyi ilişkiler kurma, işbirliği içinde çalışma ve serbest zamanlarını değerlendirmede geriye ket vurdukları gözlenmektedir. Çocuğa sınıf tekrarı yaptırılması, çocuğun okul dışında da arkadaşları arasında ilişkilerinin bozulmasına, aile içinde de zor duruma düşmesine sebep olabilecektir. Aile içinde; “aptal, salak” gibi nitelemeler çocuğun gelişimini olumsuz etkilemekte, yapabileceği işleri de başaramama kaygısıyla yapmayacak duruma getirebileceği unutulmamalıdır. Konuya farklı bir açıdan bakmak gerekirse: Çocukların zekâları ve başarıları değişkenlik gösterir, bulunduğu sınıfta çok başarılı olan bir öğrenci bir üst sınıfta başarısız olabilmektedir. Yine alt sınıflarda çok başarısız olmasına rağmen uygun bir sınıf atmosferi bulan çocuk, bir üst sınıfta çok başarılı olabilmektedir. Bu biraz da öğretmenin başarısına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. İlköğretim ikinci kademe öğrencisi olan bir kız öğrencinin anlattığı olay çarpıcı bir örnektir: "Hocam ben 7. sınıftayken matematik dersinden 2'den fazla not alamıyordum, matematik öğretmenimiz değişti, şimdi ise bütün sınavlarda beş alıyorum ve matematik dersini de şimdi çok seviyorum." Bu hikâyenin belki birçok öğrencinin dile getiremediği; çocuğun yetenek ve zekâ gelişiminin, öğretmenin başarısına paralel olduğu gerçeğini ifade ettiği kanısındayım. Genellikle yeterli akademik zekâya sahip olmasına rağmen duygusal gelişimini tamamlayamamış, aile içi problemler yaşayan veya uygun arkadaş çevresi veya okul ortamı bulamayan öğrenciler olduğu gibi, çoğunlukla da öğretmen hataları veya öğretim programları yetersizliklerinden kaynaklanan başarısızlık sınıf tekrarına neden olmaktadır. Özellikle duygusal yönden geri olan öğrencilerin duygusal tatminsizlikleri giderilmeden, akademik başarı gerektiren derslerde başarılı olmaları beklenemez. Bu öğrenciler zaten duygusal yetersizlikler içerisindeyken başarılı olamayacakları gibi, sınıf tekrarına bırakılmaları bunların duygusal ve zekâ gelişimlerinin daha da olumsuz olmasına yol açacaktır. Çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük ona sınıf tekrarı yaptırılarak, ona kendisinin aptal, geri zekâlı olarak kabul etmesine neden olmaktır. Zira sınıf tekrarı yaptırılan öğrenci, aslında ne kadar zeki olursa olsun devletin resmi belgesiyle geri zekâlı ya da en azından akranlarından yetersiz olduğunu kabul etmek zorunda bırakılmakta ve bütün bir ömür yetersizlik duygusu içerisinde kalabilmektedir. Her öğrencinin farklı yeteneklerinin bulunabileceği bir gerçektir. Öyle ise her öğrencide programın belirlediği başarı ve yeteneği beklemek gerçekçi olmayacaktır. Her öğrenciyi kendi yetenekleri doğrultusunda geliştirmek okulun temel amacı olmalıdır. Biz hala balığa uçmayı öğretmeye çalışıyoruz, oysaki balığın yeteneği yüzmektir. Balığa uçmayı öğretmeye çalışmak, sonunda bizi onun yeteneksiz olduğunu ifade etmemiz sonucuna götürecektir. Çocuk eğitimi deneme yanılmaya yer vermeyecek kadar ciddi bir iştir. Yeterince araştırılmamış, doğruluğu kanıtlanmamış temellere dayandırılan gerekçelerle sürdürülmesi doğru mudur? Bu durum başarısızlığından dolayı sınıfından alıkoyduğumuz çocuktan daha çok bizim başarısızlığımız ve acizliğimiz değil midir? Konu ile ilgili bilimsel araştırmalara ağırlık verilmesi aciliyet gerektirmiyor mu?” Kemal TAŞKIRAN Maarif MüfettişiBu haber 27924 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. Altyap?: MyDesign Haber Sistemi |