anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 23  
»Bugün 1429  
»Toplam 13990555  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 44.222.104.49
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR
ŞİİR ŞÖLENİ MUHTEŞEM GEÇTİ

ŞİİR ŞÖLENİ MUHTEŞEM GEÇTİ

Tarih 23 A?ustos 2013, 02:28 Editör

Anamur Kültür Derneğinin düzenlediği "Bir Akdeniz Akşamında Şiir Şöleni" unutulmaz anlar yaşattı.

                      ŞİİR ŞÖLENİ MUHTEŞEM GEÇTİ

Anamur Kültür Derneğinin düzenlediği “Bir Akdeniz Akşamında Şiir Şöleni” unutulmaz anlar yaşattı.

Anamur Kültür Derneğince düzenlenen “Bir Akdeniz Akşamında Şiir Şöleni” yapıldı.

         

                             

                                      

Anamur Kültür Derneğince düzenlenmiş olan şiir gecesi İskele Dragon Parkı Anfi Tiyatroda 21  Ağustos 2013 Çarşamba akşamında saat:20.30’da başladı.

Şiir gecesine Anamur Belediyesi de yerleşim, anfi tiyatronun hazırlanması, davetiye, bilbord afiş, teknik destek, seslendirme konularında katkı sundu.

Birçok başarılı etkinliğe imza atan Anamur Kültür Derneği şiir şöleni ile yine Anamurluların karşısına çıkıtı ve şiir severlere unutulmaz bir gece yaşattı.

Dernek İkinci Başkanı Yaşar ALICI: "Kültür etkinliklerine bir yenisini daha ekliyoruz. Bütün Anamur Halkını Anfi Tiyatroya bekliyoruz. Şiir ziyafeti yaşamaya davet ediyoruz" demişti. Gerçekten de şiir şöleni bu ifadede yerini buldu.

 

21 Ağustos 2013 itibari ile Saat:20.30’da başlayacak olan programa Anamurlu tanıdık yüzlerin yanı sıra, Anamur’da hayatını sürdüren şairler ve ayrıca Ermenek ilçesinden katılımcılarla daha da renklendi.

Programda Öğretmen ve program sunucusu Türkçe Öğretmeni Emine DENİZ, Emekli Edebiyat Öğretmeni Aydın DOLUOĞLU, Ermenekli yazar-eğitimci Mehmet AYDOĞDU, Edebiyat Öğretmeni ve Anamur Belediye Meclisi Üyesi Türkan KASAPOĞLU, Emekli Öğretmen A. Ziya ÇAMUR, Emekli Orman Mühendisi-Şair Oğuz OĞUZ, Türkçe Öğretmeni Pınar OKTAN ve Bozyazı Belediye Başkanı emekli Edebiyat Öğretmeni Mehmet BALLI şiirler sundular.

 

Program Öğretmen ve program sunucusu Türkçe Öğretmeni Emine DENİZ’in şiir ve şairlik ile ilgili kısa konuşması ve ardından sunduğu şiirler ile başladı.

Gecenin açılış konuşmasını  Anamur Kültür Derneği Başkanı Sadise SEYMEN yaptı.

 

Sadise SEYMEN konuşmasına:

“Kuşatılmış deniz,

Çalınmış okyanus

Ve…batık bir gemi

Benim limanım bana

Yasaklamış kendini” dizelerini seslendirerek başladı.

Konuşmanın devamında ise;

“Saygıdeğer şiir dostları; “Bir Akdeniz Akşamında Şiir Şölenine” hoş geldiniz” dedi.

Sadise SEYMENİN şiir şöleninde yaptığı konuşma aynen şöyledir:

“Geceniz dolunay kadar parlak ve güzel, dolunayın denizle kucaklaşması kadar gizemli ve duygu yüklü olsun.

Sözün dizeye, dizenin duyguyla bharlandığı bir geceyi paylaşmak ve çoşarak yaşamak  tek dileğimiz.

Şiir soluk almak, yaşama; su olup çorağı sulamak; düşünce olup sevgiyi yoğurmak değil midir?

Düşünce dünyamızın “gel-git”leri; duygu dünyamızın “ebrulileri” şiir değil de nedir?

Pek çoğumuz şair değiliz ama hepimiz bir şekilde şiiriz.

Bu akşam duyguların tavan yaptığını, dostluğun, kardeşliğin ve dayanışmanın harmanlanıp, sarmalandığı bir zaman olsun.

Bu akşam, duygularla dolu, heyecanlı anlar yaşacağız.

Gecemiz hiç bitmesin..

Sevgimiz ve umudumuz tükenmesin.

Gecemize katılan, katkı veren, emek veren herkese sonsuz teşekkürler.

Saygılar ve sevgiler hepinize”

 

Açılış konuşmasının ardından sunucu Emine DENİZ Emekli Edebiyat Öğretmeni Aydın DOLUOĞLU’nu kendi şirini okumak üzere kürsüye davet etti. Arka fonda çalınan müzik eşliğinde Aydın DOLUOĞLU yaptığı şiir ve şairle ilgili kısa konuşmasının ardından kendine ait Toroslardaki Yörükleri anlatan “Ben Kimim?” adlı şiirini seslendirdi.

         

 

Geceye Ermenek yöresinden katılan eğitimci-yazar Mehmet AYDOĞDU aslen Ermenekli olan ve bundan birkaç yıl önce kaybettiğimiz  Torosların sesi ünlü şair Ahmet Tufan ŞENTÜRK’ü bu programda şiirlerini ve onun  hayat öyküsü ile anlatarak anacağını ve onun şiirlerini okuyacağını belirtti.

Mehmet AYDOĞDU’nun gecede yaptığı konuşma aynen şöyledir:

TOROSLARIN SESİ,

Çağdaş Karacaoğlan,

AHMET TUFAN ŞENTÜRK

Ruhun şad olsun!

Bir Akdeniz Akşamında Anamur’da ki şiir dostlarından selam olsun!

Kendi sesinden yaşam öyküsünü dinlediğimiz şair Ahmet Tufan;1920 yılında Ermenek-Esentepe (Lamos) Köyünde doğar.

Bir harman yerinde açılmış gözüm,

Düven sürüyormuş babam.

Ne doktor varmış, ne ebe

Toplanmış komşu kadınlar,

Kesmişler göbeğimi

                Uzatıvermişler toprak üstüne

Gelişim kimseyi sevindirmemiş

Düşündürmüş öylesine

Anamın beşinci evladıymışım

Fakir bir köylüymüş babam

Yazın çiftçiymiş, kışın amele

Adana, Antalya, İzmir

Dolaşırmış diyar diyar.

Beş çocukla anam evde kalırmış

Kış uzadıkça uzar, dert çoğalırmış

Ne yakacak kalırmış, ne yiyecek

Bu öykü değildir, gerçek.

Biz ağlarmışız, anam ağlarmış.

 

Ahmet Tufan, okul çağı geldiği yıllarda anne ve babasını kaybeder. 12-13 yaşlarına kadar, doğduğu köyde kalarak; çobanlık, kizirlik, amelelik gibi her bulduğu işte çalışır.

Kurtuluş Savaşımızın kan ve barut kokan günlerinde anasız ve babasız neler çektiğini tahmin etmek zor değil.

Çocukluğundaki yaşam koşulları, Torosların verdiği yaşama ve direnme gücü, şairin kişiliğine ve sanatına yön vermiştir.

ÖĞRETMENİM adlı şiirinde çocukluk yıllarını şöyle anlatır.   

               Ne okul vardı, ne öğretmen

               Ne okutan vardı, ne okuyan…

               Güneş bir dağdan doğar,

               Öteki dağdan batardı.

               İnsanlar, güneş doğmadan kalkar,

               Güneş batınca yatardı.

               Ben çobandım öğretmenim.

               Muhtarın yanında kizir.

               Dünya öylesine küçük

               Dünyam öylesine dardı. 

 

            Ahmet Tufan; 13-14 yaşından sonra Ankara’ya ağabeyinin yanına gelir.

İlkokul 1.2.3. sınıflarını bir ders yılında okuyarak köyüne döner.

 Eski adı Fariske, şimdilerde Göktepe Kasabası Yatılı Bölge Okulunda 4.5. sınıfları okuyarak okulu birincilikle bitirir.

Yatılı okul sınavını kazanan Ahmet Tufan; Ortaokulu Bilecik, Liseyi İstanbul Haydarpaşa Lisesinde okur. Ankara Hukuk Fakültesine girer. Ancak 1. yılın sonunda yedek subay olarak askere alınır. Askerlikten sonra okula devam edemez.

1950 yılında Ankara Valiliği Rüsum Memuru olarak göreve başlar. Daha sonra Emlak Müdürlüğü yapan şair; 1959 yılında Fahriye Hanımla evlenir. 1975 yılında emekli olur.1976 yılında eşini kaybeder.

Çocukları olmamıştır. Sevenlerinin ve şair dostlarının Ahmet Tufan’a baba demeleri onun evlat özlemindendir.

          Çocukluk yıllarında çobanlık yaparken sürünün arkasından ağıtlar yakan Ahmet Tufan öğrencilik yıllarında yazdığı şiirleri sanat dergilerinde yayınlanmaya başlar. Olumlu eleştiriler alarak teşvik görür. Çınaraltı ve Hisar dergilerinde şiirleri yayınlanır. Dönemin ünlü şairleriyle şiir sohbetlerine katılır.

           Ankara da birlikte olduğumuz zaman “Hemşerim İstanbul’da kaldığım yıllarda hiç İstanbul şiiri yazmadım boğaza baka baka hep Toros Şiirleri yazdım”der.

           İlk şiir kitabı:

Sarhoş Dünya       1958

Mustafa Kemal     1965    

Allah Versin          1969

Çakırdikeni           1971

İstanbul Şarkısı    1976

Hepsinden Güzel Şiirler   1986

Sevgiyle                 1988

İnsanlık Şarkıları 1998

Şölen                      1991 yılında Kültür Bakanlığı yayımladı.

 

Şairin pek çok şiiri ders kitaplarında yer aldı.

Bazıları bestelendi.

Hayatı doktora tezi oldu.

Şiirleri, pek çok ödüle layık görüldü.

Yıl 2003 Ankara Seyranbağları

 

 Nasıl olsa yolun sonu göründü,

Aceleye telaş etmeye gerek yok.

Alın, neyim varsa sizlerin olsun

Dünya malında gözüm yok.

Nasıl olsa ölüm gelecek bir gün

İstemem gözyaşı, acı ve tasa

Mevsimlerden bahar olsun isterim

Güneşli güzel bir günde

Kim duyarsa, kim severse, kim isterse

Gönüllü gelsin gelirse,

 

 Ahmet Tufan Şentürk’ün yaşamı 9 Mayıs 2005 tarihinde, 85 yaşında, dilediği gibi bir bahar günü, Ankara’da sona erdi. Vasiyeti üzerine; 10 Mayısta, köyünde, yol üzerinde, meşe ağacının gölgesinde toprağa verdik.

Kaynağını Toroslardan (Taşelinden) alan,

Türk Edebiyatının gür pınarı, özgün çınarı,

Çağdaş Karacaoğlan, Ahmet Tufan Şentürk’ün şiirlerini okurken,

Torosların esintisini sinemizde hissettik.

Kendimizden bir şeyler bulduk.

Onun şiirlerinde hüzünde var, acı da

Asla karamsarlık ve umutsuzluk yok.

Onun şiirleri, okurlarına yaşama ve direnme gücü verdi.

Onun şiirlerinde yokluk ve yoksulluk var.

Ama Onun şiirleri başımızın Toroslar gibi hep dik durmasını sağladı.

Okurları, Taşelini , Torosları Onun şiirleri ile sevdi.

              TOROSLARIN TÜRKÜSÜ

Bir ses yankılanıyorsa şu dağlarda

O ses,

Ya çobanın sesi, ya benim sesim!

Bir içli türkü söyleniyorsa Toroslarda

Söyleyen;

Ya Karacaoğlan’dır, ya dertli kerem…

Bir söz ediliyorsa, aşk üstüne , sevda üstüne

O sözü eden;

Ya Karacaoğlandır, ya da ben… 

Bir köy çocuğuyum, bir dağ çocuğuyum

Ben anlarım o dağların dilinden,

O dağlar anlar benim dilimden…

Hele bir de mevsim ala baharsa

Doruklarda kar, eteklerde çiğdem varsa

Dereler, çaylar, gürül gürül akıyorsa

Çoban kaval çalıyorsa, duygulu yanık

Oğlaklar, kuzular meleşiyorsa

Aşk şarkıları söylüyorsa doğurgan hayat

O şarkıyı söyleyen ben, söyleten ben,

O dağlar anlar benim dilimden…

Barcın Yaylasında, Balgusan’da

Bal arısı geziyorsa çiçek çiçek

Kara kovanlarda petek petek bal

Esentepe bağlarında kokulu elma

Asmalarda hevenk hevenk üzüm

Tertemiz içilen su, solunan hava

Ben;

Bu köylerin, bu dağların çocuğuyum.

Bu köyler, bu dağlar anlar benim dilimden.

 

RUHU ŞAD OLSUN!

 

Emekli Edebiyat Öğretmeni Anamur Belediyesi Meclis Üyesi Türkan KASAPOĞLU şiir şöleninde 3. Kişi olarak sahneye çıktı ve ünlü şair Orhan VELİ’nin “Dalga” adlı şiirini seslendirdi.

DALGA

 

Mesut sanmak için kendimi
Ne kağıt isterim,ne kalem
Parmaklarımda sigaram
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin..

Giderim deniz çeker
Deniz çeker,dünya tutar
İçkiye benzer birşey mi var
Birşey mi var ki havada
Deli eder insanı,sarhoş eder?

Bilirim,yalan,hepsi yalan
Taka olduğum,tekne olduğum yalan
Suların kaburgalarımdaki serinliği
İskotada uğuldayan rüzgar
Haftalarca dinmeyen motor sesi
Yalan….

Ama gene de
Gene de güzel günler geçirebilirim
Geçirebilirim bu mavilikte
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
Ağacın gökyüzüne vuran aksinden
Her sabah erikleri saran buğudan
Buğudan, sisten,ışıktan,kokudan…

Ne kağıt yeter ne kalem
Mesut sanmam için kendimi
Bunların hepsi…hepsi fasafiso
Ne takayım, ne tekneyim
Öyle bir yerde olmalıyım
Öyle bir yerde olmalıyım ki
Ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
İnsan gibi…”

         

 

Emekli Öğretmen Ali Ziya ÇAMUR’un kendi yazdığı “Kalk!”adlı şiiri okurken son derce heyecan yaşadığı ve yoğun bir duygu atmosferi yaşadığı gözlerden kaçmadı.

         

Anamurlu Emekli Orman Mühendisi Şair kısa va öz kendi şirini okuyarak geceye farklı bir renk kattı. Oğuz OĞUZ kendi şiiri “Hece Taşım Olur Musun Toroslar?” şiirini seslendirdi.

          

İzmir’de Türkçe Öğretmenliği yapan Pınar OKTAN ünlü şairlerimizden Bedri Rahi EYÜPOĞLU’nun “Türküler Dolusu” şiirini seslendirdi.

"Türküler Dolusu

Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.

Yerliyim yerli olmasına
İlmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım.
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü, kör topal kabulüm
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm.

Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
İnsancasına, erkekçesine
"Bana bir bardak su" dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana südü gibi candan
Ana südü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Biçağı bıçak.
Ah bu türküler, köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim
Kan damlar ucundan, mürekkep değil
İşte söz, işte ses, işte biçim:
"Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar"
İliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.

Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
İçlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir defa
Kazım'ın türküsünü dinleyen.."

 

Bozyazı Belediye Başkanı Emekli edebiyat Öğretmeni Mehmet BALLI güzel bir sohbetle başladığı programına çeşitli şairlerden örnek dörtlükler sunarak başladı. “Şu anda politikanın içinde olmakla edebiyat dünyasının bir hayli dışında ve farklı bir kulvarda görev yaptığını ve edebiyatı, şiiri çok özlediğini” ifade etti.

Mehmet BALLI, sözleri Tutkun BIÇAK’a ait Şair İbrahim SADRİ’nin okuduğu “Ben seni hiç sevmedim ki” adlı şiiri seslendirdi.

“Ben seni hiç sevmedim ki

 

Ben seni hiç sevmedim ki

yorgun aksamlarda söylediğimiz şarkıları sevdim

bir çiçeğe gülmeni bir güle benzemeni sevdim

bir de yıldızları sevdim

eylül akşamlarında gelip gözlerinde durdular

Ben seni hiç sevmedim ki

beni yola kodugunda ayrılmayı sevdim

kurşunları sevdim beni vurduğunda

ağlamayı sevdim beni unuttuğunda

ağlamayı sevdim yalnız olduğumu anladığımda

ayakta kalmamı sevdim

yıkılmamı sevdim seni her hatırladığımda

ekmeği sever gibi sevdim sensizliği

su gibi özledim temmuz güneşinde sesini

ikindide yağmur gibi

geceleyin rüzgar gibi sevdim seni sevdiğimi

Ben seni hiç sevmedim ki

kuşlara şarkılar öğretmeni sevdim

menekşeyle konuşmanı

nisana hatırlatmanı

baharın adında yalnızlık olmadığını

düştüğüm zaman kanayan yanlarımı

ve tuhaflığımı üşüdüğüm zaman

sakız satan çocukları yeni çıkan şarkıları

her kaybettiğinde kazanan yanlarını sevdim

denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe

ben yangını sevdim

ben yandığım zaman böyle iste

Ben seni hiç sevmedim ki

bir gece ceylan indi dağdan kalbine

bir gece şiir gibi kibrit alevinde

alemin ortasında kimsesizliğin sesinde

buğusunda sabahın

acımasızlığında ahin

ağlayan yüzünde isanın

ferahlatan gücüyle duanın

korkutan yanıyla narin

gülün üstüne

tutunduğum umudun üstüne

korkunun üstüne

senin üstüne

hepsinin üstüne

ben seni hiç sevmedim ki

gittiğin zaman

gitmeni sevdim

evreni sevdim geldiğin zaman

kalmanı sevdim

ürküyordum sana sana alışmaktan

yinede sevdim gülümsemeyi

mendilimi sallarken seni götüren trenin arkasından

kırlara ilk kar düştüğü zaman

olumun en güzel olduğunu sevdim

seni içimde öldürdüğüm zaman

her kaybettiğimde kazanan yanlarını sevdim

denize düşmüş gül gibi düştüm ateşe

ben yangını sevdim

yandığım zaman böyle iste

ben seni hiç sevmedim ki

ben sevdim mi adam gibi severim.”

 

 

            Şiir dinletisinin birinci bölüm okunan bu şiirle sona erdi. Sahneye Türk Sanat Müziği Korosu gelerek birçok parçayı seslendirdi. Anamur Türk Musikisi Yaşatma Derneğinden Beste Nurten SAVAŞ, Macit ARIZ ve Şerife ERCAN birer şarkı icra ettiler.  Koro ve solo halinde icra edilen parçalar ise:  “Söyle nazmı bu kaş çatış, Duydumki unutmuşsun, Nazende sevgilim, Muhabbet bağına girdim  bu gece,  Yar saçların lüle lüle,  Dert ortağımsın benim” şarkıları dinleyicileri coşturdu, Şarkılara tempo tutan ve eşlik eden davetliler keyfli anlar yaşadı.

               Şiir dinletisinin ikinci bölümünde ise Aydın DOLUOĞLU,  İbrahim SADRİ’nin “Buyur Usta” şiirini seslendirdi.

               BUYUR USTA

 

Oğlum, onüç-ondört anahtarı ver
Al usta
Oğlum, yat motorun altına
Nesi var bir bakıver
Olur usta
Oğlum, iyi sık civatayı
Sonra sahibi neder?
Sıkıyorum usta
Bileğim yettiğince
Yüreğim yettiğince

Sıkıyorum işte
Oğlum, terlemişsin
Akmasın terin motora
Motor pas yapar sonra
Olur mu be usta
Ter pas yapar mı
Gözyaşı pas yapar mı?
Oğlum ne diyorsun bak işine
Bakıyorum usta
Yalnız ellerim
Ellerim çatlamış be usta
Ellerim acı içinde
Yüreğim var ellerimde
Yüreğim yanıyor usta
Kan ter içinde.
Hem usta
Sen hiç misket oynadın mı sokakata?
Sen hiç okula gittin mi okula?
Okul nasıl bir şey be usta
Öğretmen nasıl biri?
Usta sahi
Orda da motor baktırırlar mı ki?
Orda da söverler mi çocuklara be usta?
Orda da döverler mi?
Oğlum bak işine !
kızdırma beni.
Olur usta .
ha usta,
Senin anan da saçlarını okşar mıydı?
Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında?
Sahi usta sen hiç ağladın mı bir sabah
Cansız düşende anan
Yavaşca gözlerinin önünde?!
Oğlum bak işine !
Attırma tepemi
gir motorun altına
Usta dur kızma!
Bak giriyorum motorun altına
Dünyanın altına
Giriyorum usta giriyorum
Desteğe gerek yok usta
Desteğe gerek yok
Ben oraya yüreğimi koyuyorum
İnan taşır be usta”

 

               Emine DENİZ şiir gecesinin ikinci bölümünde Ahmet ARİF’in “Hasretinden Prangalar Eskittim” şiirini seslendirdi.

    HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...”

 

               Türkan KASAPOĞLU Bir Akdeniz Akşamında Şiir Şöleninin ikinci bölümünde ünlü şairlerimizden Atilla İLHAN’ın “Üçüncü Şahsın Şiiri” ni seslendirdi.

               “ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım”

Emekli Öğretmen Ali Ziya ÇAMUR’un kendi yazdığı “Hayrat”adlı şiiri seslendirdi.

Anamurlu şair yine kendi kısa şiirlerinden birini seslendirdi. Bu şiir “Dorukta Rüzgâr Var” adlı kitabında yer alan “Her Çiçekten Sor Beni” adlı şiiri idi.

HER ÇİÇEKTEN SOR BENİ

 

Son noktasını

koyunca soluğum

Beni bekle…

Geceyle gündüzün öpüştüğü yerde

Su yürüyünce ağaca

ben de süreceğim

Isınınca toprak

gülümseyeceğim

Her çiçekten sor beni

Öpüversen renklerimi

Kuşlar uçar dudaklarından”

 

Türkçe öğretmeni Anamurlu Şaiimiz Rahmetli Abdulkadir BULIUT’un “Akdeniz Çocuğu” adlı 12 Eylül 1980 öncesinde yaşanan olaylara ve işkencelere atıfta bulunulan şiirini seslendirdi.

“BİR AKDENİZ ÇOCUĞU

Bir Akdeniz çocuğu olarak
Tutuklandın otuzuna basmadan
Ve ellerin arkadan kelepçeli
Farkında olmadan eğildi başın
Bir nar dalının altından
Geçer gibi

Kaygılandın ama alnın
Dağılmadı her her şeye rağmen
Geride kalsa da karın
Ve dağlara sakladığın kitapların
Kollarına girip akşamüstleri
Yol boyu yürüdüğün dostların
Dağılmadı her şeye rağmen

Koparıldın köyünden ve suyundan
Ve onların ilkyazlarda yarattığı
Caneriklerinden, karadutlardan
Götürüldün arkadaşlarınla birlikte
Silifke üstünden Mersin’e doğru
Sular serinlik taşıyordu

Getirildin sabahın içinden
Gençliğini kuran Mersin şehrine
Yanında kokularına alıştığın
Kollarını boynuna doladığın
Arkadaşların”

Bozyazı Belediye Başkanı Şiir şölenin unutulmaz akşamında şiir okuyan son kişi idi. O da Erel Bleda’nın “Sarı Lira Gibi Ömrümüz” şiirini yine başka şairlerin şiirlerinden dörtlükler ve anekdotlar aktararak seslendirdi. Ayrılırken de bir  “Elveda” şiiri okuyarak sözlerini tamamladı.

Sarı Lira Gibi Ömrümüz 

 

‘Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek’

Dediği gibi şairin;

O telaşla bırakın Paris yolunda ılık

Rüzgarla taramayı saçlarınızı

Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz...

Gözümüz saatte söyleştik hep,

Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık

Hep yetişilecek bir yerler vardı...

Aranacak adamlar, yapacak işler...

Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin tersine bulaştı...

Başkalarının hayatı, bizimkini aştı.

Kor karanlıkta çalar saat sesi yerine;

Kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu

Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini

Ha babam erteledik.

20’li yaşlardayken 30’lara kurduk saatin alarmını,

30’larımızda 40’lara, belki sonra 50’lere

Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat

Kuşlukta uyanma fırsatı sunduğunda size,

Artık uyku girmez oluyor gözlerinize...

Doyasıya  söyleşmek,

Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda,

Söyleşecek, sevişecek kimsecikler kalmıyor

Yanınızda...

Özenle sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz;

Vakit gelip sandıktan çıkardığınızda,

Bir de bakıyorsunuz ki,

Tedavülden kalkmış...”

 

          

Şiir gecesinin arkasından Anamur’un yerel sanatçısı  Kürşad Hamdi ARIKAN ve arkadaşları(Hasan ÇELİK-Mehmet BERAÇ) Elektronik bateri, saz ve gitar ile Türk Halk Müziğine ait bir çok eseri seslendirdiler.

Anamurlu şair Abdulkadir BULUT’un bir eserini de besteleyip okuyan Kürşad Hamdi ARIKAN  tok sesi ve etkileyici yorum ve müziği ile de yerli bir şairden okuduğu parça dolayısı ile büyük alkış aldı ve takdir topladı. ARIKAN; Abdulkadir BULUT’un “SÜRGÜN”  adlı  parçasını seslendirdi.

 

Geceye katılan Abdülkadir BULUT’un eşi de kendisi için bu şiirin bestelenmiş olmasının büyük bir sürpriz olduğunu be çok beğendiğini belirterek Kürşad Hamdi ARIKAN’a teşekkürlerini iletti.

Gerek şiir okuyanlar, gerek konuşma yapanlar, müzikleri ile katkı sunanlar gecede bol bol takdir ve alkış aldılar. Geceyi 1000’in üzerinde insan ilgi ve istekle takip etti.

 

 

Gecenin kapanış konuşmasını ise Anamur Belediye Başkanı Mehmet TÜRE yaptı.

 

Esperili bir dil ile yaptığı konuşmada Mehmet TÜRE eşinin şiir dinletisi boyunca kendisinden bir şiir yazmasını istediğin belirtti. Konuşması sırasında olayı anlatan TÜRE. “ Eşime şöyle dedim. Benden şiir yazmamı isteme, benden gezinti yapmaya uygun parklar iste, Benden şiir yazmamı  isteme, Benden seni güneşten koruyacak ağaçlar dikmemi iste, Benden şiir yazmamı isteme, Benden koklayacağın güller, çiçekler dikmemi iste, Benden şiir yazmamı isteme, Benden  sen uyuyorken seni ısıracak sinekleri öldürmemi iste, Benden şiir yazmamı isteme, Benden seni sözde değil özde sevmemi iste” şeklinde konuşması ile adeta bir şair edasıyla konuşma yaptı. Katılanlara teşekkürlerini de ileten TÜRE Kültür Derneği Yöneticilerinin çalışmalarını takdir ederek, emeği geçenler de teşekkürlerini iletti. Kültür derneği yöneticilerine artık yapacak program kalmadı, dediğini ileten TÜRE, ancak Kültür Derneğinin şiir şöleni ile yeni bir kültürel etkinliğe daha imza atarak bu konuda ne kadar proje üretebildiklerini de ortaya koyduklarını belirtti.

 

Anamur Kültür Derneği tüm şiir severlere ”BİR AKDENİZ AKŞAMINDA ŞİİR ŞÖLENİ” ile unutulmaz bir gece yaşattı.

 

Şölen kelimenin tam anlamı ile muhteşem geçti.

Kültür Derneği Yöneticilerini ve emeği geçenleri Anamur SEDİR internet sitesi adına kutluyorum.

Çınar ARIKAN

Eğitimci/Araştırmacı Yazar

Bu haber 2240 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

ANAMUR

ANAMUR'DA YENİ BİR BİTKİ TÜRÜ

ANAMUR'DA YENİ BİR BİTKİ TÜRÜ Anamur Lalesi, "Fritillaria Nevzatcaglari", endemik bitki Mersin'in Anamur İlçesinde tespit edilerek, tanımland...

KADES PROGRAM TANITIMLARI DEVAM EDİYOR

KADES PROGRAM TANITIMLARI DEVAM EDİYOR İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan KADES programının tanıtımı Anamur ilçesinde tüm h...
    NE OLDUYSA BİZE, AZAR, AZAR OLDU26 Ocak 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

Altyap?: MyDesign Haber Sistemi