| |||||||||||||||||
| |||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
MARMARİS'TE 'ÇANAKKALE 1915'24 Temmuz 2014, 23:16 MARMARİS’TE “ÇANAKKALE 1915” 22 Ocak 2011, Cumartesi. Marmaris’e bir gün önce yağmur yüklü bulutlar bütün sularını boşattığından, gri ve siyah bulutlar dinleniyordu. Hafta ortası Marmaris Sabancı Anadolu Lisesinin önünde ‘Çanakkale 1915 Tırı’ park etmiş; kapılarını Marmaris halkına açmıştı. Çanakkale tırının hafta içi ziyaretçisi seyrekti. Bir ara ben de bir güzel gezeyim, hissedeyim istedim tarihin belge sayfalarını. Nedense öncelikler yüzünden ya da tipik bir Marmarisli oluşumdan mıdır nedir unutuvermişim. Cumartesi eşim izinli bugün yemek listemizde balık var. Eşim büyük balık diyor her an her çeşit balığı seçebilirim. Söğütlünün yan tarafındaki Tüm Muhtarlar Derneği binasının dibindeki Gökmen Bey‘e baktık yoktu. Onun hep sohbetlerini dinliyorduk hem de balığımızı alıp dönüyorduk. Hava güzeldi, güneşliydi. Sahile doğru yürüyelim dedik. Sanırım Marmaris halkı genç yaşlı aynı şeyi düşünmüşlerdi. Bir parça güneşin ışığını alabilmek için insancıklar sokağa atmıştı kendilerini. Kemiksiz’in eski yeri yıkılmış yeni yeri olan park büfede çayımızı içtik. Atatürk anıtının yanında Çanakkale 1915 Tırı duruyordu. Eşim; -Kalbim temizmiş çok görmek istemiştim, dedi. Ben hiç sesimi çıkarmadım unutkanın tekiydim. Önümüzde epey bir sıra vardı. Ciddi boyutta kuyruk oluşmuştu. Yavaş yavaş müzeye doğru yol aldık. Genelde ziyaretçiler erkek orta yaş ve yaşlı idi tek tük gençler ve bayanlar vardı. Eşimle birlikte tırın içindeydik. Çanakkale‘de verilen amansız savaşın hislerinin içindeydik. Paslanmış tüfekler, mermiler, tabancalar 1915 ‘in eylem parçaları idi. Yıldız biçimli korkunç silah… Dokunduğu yeri yaralayan, kanser yapan canavar. Türklere karşı kullanılmıştı. İşte Hamilton’un sözleri “Türkler gerçekten insan mıdır?” Çanakkale de Hamilton ‘un korkunç silahları kullanılmıştı. Sergilenen savaş gerçeklerini incelerken dikkatimi çeken dede ve torunun sımsıcak konuşmaları olmuştu. Torun dedeye tarihin yaşanmışlıklarını tek tek okuyor; dede torununa sarılıyor, torun her bir kareyi fotoğrafa alıyordu. Hiç aceleleri yoktu. Arkadan bir grup homurdanmaya başlamıştı. Bakıp geçecek olan oldubitti grubu… Ben deniz sırayla her bir kareyi iyicene zihnime hapsettim. Yavaş yavaş inişe geçtim ve dışarı çıktım. Çanakkale Tırının yan tarafındaki gurur tablosu anıyı çantamdan kâğıt ve kalem çıkararak yazmaya çalıştım. İlkokul çağındaki bir kız çocuğu bana baktı. Yazıyı seslice okumaya başladı. Böylece hem bana hem de annesine okuyordu. Bana bakıp bakıp gülümsüyordu. Ben de hem içimden hem dışımdan gülümsedim onlara. Kaygısız ve ilgisiz bir bey ile bir kadın yanaştı yazının önüne. - Ne bakıp duruyorsun. Kadın ( sanırım eşi olacak); - Kafamı karıştırıp durma okuyacağım. Adam hiddetle ve aceleci; - Her yerde var onlardan aç bilgisayarını oku Kadın okumaya devam etti. Adam bulunduğu yeri terk etti karşıya geçti. Kadın da çaresiz gitti ardından. Eşim ve ben gezimizi tamamladık. Sevdiklerimize Çanakkale anısı anahtarlık aldık. Ahmet Uslu’nun Çanakkale kitabını aldım. Çanakkale 1915 Tır’ının içindeki yazılar , anılar, belgeler.. Bir çocuk gibi sevinçliydim. İyi ki bugün yemeğimiz balıktı. İyi ki bugün hava güneşliydi. Balığa olan tutkumuz bizi sahile getirmişti. Çanakkale müzesi gezimizden sonra deniz kıyısındaki banklara oturduk. Dışarıdaki ayrıntılara kaptırdık kendimizi. Üç genç erkek bira içiyorlardı. Biraz ötede oltalarıyla balık tutan gençler vardı. Orta yaş iki entel erkek tipleri deniz kıyısında sohbet edip bira içiyorlardı. Memleketimin bu güzel insanlarına ne diyebilirdim. Mum gerçekten dibini aydınlatmıyordu. Biraz ötedeki tarihi gerçekler onlara yabancıydı. Eşim hafifçe sitemli; - Nereden nereye… dedi. Ben de duyarsızlıklara ateş püskürdüm. Denize baktım hafif hafif dalgalanıyordu. Bulunduğumuz yerden uzaklaştık yürüdük balık haline doğru. Elimiz de balıklar ve yeşilliklerle yokuşu çıkıyorduk. Hafif hafif yağmur çiseliyordu ardımızdan. Hatice ALTUNAY Bu haber 1897 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. |