| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
KÖYLÜ OZAN HÜSEYİN GÜMÜŞ'Ü ÖZLEMLE ANIYORUZAnamur SEDİR Dergisi olarak Köylü Ozan Hüseyin Gümüş'ü özlemle anıyor.
KÖYLÜ OZAN HÜSEYİN GÜMÜŞ’Ü ÖZLEMLE ANIYORUZ Anamur SEDİR Dergisi Köylü Ozan Hüseyin Gümüş’ü özlemle anıyor. Anamur bağrından birçok şair ve yazar çıkarmıştır. Anamur’un bağrından çıkan bu aydın yazar ve şairlerin en büyük tutkularından birisi de Anamur Sevdasıdır. Hüseyin GÜMÜŞ’de bu şairlerden birisidir. O yaşadığı süre içinde “SEVDALARIM” adlı bir şiir kitabı yayınlamıştır. Konuşmalarımızdan hatırladığım kadarı ile yayınlanan şiirlerinin dışında yayınlanmamış birçok şiiri de vardır. Ayrıca Hikâyeler yazdığını da biliyoruz. Ancak bu hikâyeler henüz kitap formatında yayımlanmamıştır. Aynı zamanda o gazetelerde köşe yazarlığı da yapmış, birçok sohbet, makale yazıları da yazmıştır. Çeşitli dergilerde yazı ve şiirleri yayımlanmıştır. Onu Köylü OZAN lakabı ile de tanımıştık. Anamur sevdalısı, yiğit insan Hüseyin GÜMÜŞ’ü Anamur SEDİR dergisi olarak rahmetle anıyoruz. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun. Eserleri sonsuza kadar yaşayacaktır. HÜSEYİN GÜMÜŞ KİMDİR? 10.03.1960 Tarihinde İçel İli Anamur ilçesi Lenger köyünde(Simdi Bozyazı İlçesine bağlı) doğdu. Sekiz çocuklu bir ailenin beşinci çocuğudur. İlkokulu Anamur Kıbrıs İlkokulunda (1971), ortaokulu Anamur ortaokulunda (1974), liseyi Mersin Ticaret Lisesinde (1977), yüksek öğrenimini Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde 1981 Yılında bitirdi. 1982 yılında İstanbul Levazım Maliye okulunda başladığı askerlik hizmetini, 1983 yılında Sarıkamış’ta yedek subay olarak tamamladı. 1983 yılında Anamur'da Serbest Muhasebeci Mali Müşavirliğe başladı.2007 yılına kadar bu işle meşgul oldu. 1985 Yılında Fadime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Rumeysa Olcay (1986), Alparslan İslâm (1987), Selcen Hilâl (1991) ve Oğuz Han (1997) adlarında dört çocuğu dünyaya geldi. Bütün hayatı boyunca Türklük ve İslâm davasının savunucusu oldu. Bu davanın siyasi hareketi 12 Eylül 1980'de kapatıldıktan sonra soma; rahmetli Başbuğ Mamak zindanlarına yatarken ve hapisten çıktıktan sonra hareketin Anamur'daki bayraktarlığını yaptı. Bu cümleden olmak üzere 1986 yılında Milliyetçi Çalışma Partisi'ni bir grup arkadaşıyla Anamur'da kurarak ilçe başkanlığı görevini yürüttü. Milliyetçi Çalışma Partisinin; Milliyetçi Hareket Partisi adını almasından sonra bu partinin çatısı altında hizmetlerini sürdürdü. Milliyetçi Hareket Partisi 1991 ve 1995 milletvekillikleri aday adaylıkları ile 1995 Mahalli İçel İl Genel Meclisi Seçimlerinde Anamur’dan İl Genel Meclisi Üyeliğine seçildi. 1994–1995 yıllarında il daimi encümenliği görevlerinde bulundu. Arkadaş canlısı, iyi bir hatipti. Güney'de Zafer (Anamur–1979–80), Anamur Ekspres (1986/87), Toros Haber (Anamur 1991/92), Memleketim (Alanya 1995), Akdeniz Postası (Aydıncık 1998), ve İstikbal (Mersin 1998) gazetelerinde haftalık yazılar yazdı. Çeşitli gazetelerde zaman zaman duygulu, vurgulu, akıcı, eleştirel ve çok güzel anlamlarla yüklü şiirler yayımladı. 10 Haziran 2004 tarihinde şiir çalışmalarını 200 sayfalık “SEVDALARIM” adlı şiir kitabında toplayıp yayımladı. Şiirlerinde genellikle Hüseyin ve Köylü Ozan mahlaslarını kullanmıştır. Yazarın yayımlanmaya hazır bir şiir ve hikâye kitabı olduğunu ailesi ifade etmektedir. Genç yaşta 2007 yılı aralık ayının 19. günü Rabbine,kalp krizi sonucu ebedi âleme yürüdü. Mezarı Anamur- Bozyazı Lenger Köyü'ndedir.
“KİMLİĞİM” adlı şiirinde kendisini şöyle anlatmıştı: Bin dokuz yüz altmış on mart doğumlu, Bozyazı’da Lenger köyümdür benim. Ebekız’dan doğma, Mustafa oğlu, Gümüşlü oymağı boyumdur benim. Karanlığa güneş doğsun istedim, Üstümüze rahmet yağsın istedim, Türk’ün başı göğe değsin istedim Oğuz Han, Yesevi dayımdır benim. Vurdular dirilttim hep hürriyeti, Aşkla kucakladım tamam ümmeti, Bir bildim dağılan bütün milleti, Türkmen, Kazak, Uygur soyumdur benim. Otuz yıl okudum, yirmi yıl yazdım, Çözülmez sanılan dertleri çözdüm, Sınırları yıktım, sınırlar çizdim, Amu Derya, Tuna çayımdır benim. Bir zulüm sonrası çıktı curcuna, Öksüz bırakılmış dava borcuna, Sahipsiz bayrağı diktim burcuna, Olmazı oldurmak huyumdur benim. Fidan meyve verdi, çaldı yem marşı, Toz duman pazarlar, karıştı çarşı, Bir vermeden yüz bin alana karşı, Olmasa da olur payımdır benim. Susma Köylü Ozan, olur elbette, Millet hakikatı bulur elbette, Bozkurtlar mecliste ulur elbette, İşte… O zamanlar toyumdur benim.
Merhum Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN onun hakkında söyle yazmıştı: ANAMUR, HÜSEYİN GÜMÜS VE SEVDALARIM ÜZERİNE Sizlere tarih, doğa, yayla, deniz ve muz kelimelerini sıraladıktan sonra aklınıza neresi gelir desem, cevabınız hiç şüphesiz Anamur olacaktır. Türkiye'nin en güney ucu olan Anamur’u tanıtmama bilmem gerek var mı? Son on yılda yapılan hizmetlerle çehresi değişen, çalışkan olduğu kadar da vatanına ve milletine bağlı olan insanların yaşadığı Anamur. . Bundan yirmi üç yıl öncesi idi. O zaman Bozyazı henüz ilçe statüsüne kavuşmamıştı. Anamur çok daha köhne, adeta bir köy görünümündeydi. Elbette Ören ve Çarıklar beldeleri de yine o yıllarda köydü. O yıllarda bu güzel ilçenin yayla köylerinde bir yaz vaktinde halk kültürü ürünlerini derlemiştim. İşte o yılların Anamur'unda yayla yollan asfalt değildi, ulaşım da bugünkü kadar kolay ve rahat değildi. Sabaha karşı üzerinde saman hararla yüklü bir kamyona binip, Anamur'a doğru yola çıkarken günün birinde o bölgede yetişecek insanlarla içli dışlı olacağımı da belki hiç düşünememiştim. Yıllar -hem de acımasız yıllar- geçtikçe bizler de öbür tarafa doğru kürek çekmeye devam ediyorduk. Ancak hayat denilen yolculukta 1999 seçimleri dolayısıyla Silifke, Taşucu, Boğsak, Akdere, Ovacık, Hırmanlı, Büyükeceli, Babadıl, Aydıncık, Tekeli, Tekmen, Bozyazı üzerinden Anamur'a vardığımızda ilk ziyaret edeceğimiz bir bey vardı. Orta boylu, saçları biraz dökülmüş bir bey vardı. Elimi ilk sıktığında onu pek de tanımadığımı sonradan hissedecektim. Bir tarafta var gücüyle sıcağa karşı var gücü ile çalışan klima, öbür tarafta Prof. Dr. Akif Akkuş ile ülke meselelerini tartışan Hüseyin Gümüş... Anladım ki iki MHP milletvekili adayı yan yanaydı. Sohbet sohbet derken karşıma bir de "Köylü Ozan" çıkmaz mı? Şiirlerini okudum, güzeldi, benim de ruhumu okşuyordu. "Kim bu Köylü Ozan?" dedim. Hüseyin Gümüş Bey gülerek: "Ben" dedi. Akşam olduğunda; "geceye gideceğiz" dediler... Sahile doğru vardığımızda bir de ne göreyim, stadyumun içini, dışını Anamurlular doldurmuş. Adeta yer gök inliyor. Yüzyılımızın Karaca Oğlan'ı olarak tanımlanan Mustafa Yıldızdoğan da hemşehrilerimi coşturuyordu. O mahşeri kalabalığın arasında Hüseyin Gümüş’ün ve Anamur'daki ağırlığını daha iyi hissettim. Sonra mı? Bir bayram gezmesi sırasında Türkiye Kamu-Senin Anamur şubesini ziyaret etmiştim. Yanımda kardeşim Ramazan ve arkadaşları da vardı. Hüseyin Bey'i aradık. Top oynuyormuş, ancak adımızı duyunca hemen oyunu bırakarak yanımıza geldi. Aynı günün gündüzlünde de sendikaya eski Mersin Milletvekili Sayın Ali Güngör ziyaret etmiş. Kapının ağzından konuşmaları dinleyen Hüseyin Gümüş, Ali Güngör'le ilgili olarak müthiş tespitler yaptı. "Ali Bey haklı" dedikten sonra bir "ancak!!!" dedi ki sormayın gitsin. Vedalaşıp ayrıldıktan sonra biz Silifke'ye doğru yola çıkarken kardeşim Ramazan; "ağabey keşke bu beşlinin yerine bu adam milletvekili olsaydı" dedi. Ramazan haklıydı. Çünkü beşliden hiç birsi belli konularda onu tatmin edememişti. Hatta onu adam hesabına bile almamışlardı! Müsaadenizle bir sonra daha diyeceğim, Hüseyin Beyle dostluğumuz o kadar arttı ki, Konya-Anamur derken günün birinde Abanoz Yaylası'nda eşim ve çocuklarımla Gümüş ailesinin misafiri olduk. Üç katlı yayla evlerinin balkonunda geçen samimi, candan sohbetlerinde sadece Hüseyin Gümüş'ü değil; muhterem eşleri Fadime Hanımefendi ve dört çocuklarını da çok iyi tanıdım. Galiba o geceki hatıralarımda bir de bana masal anlatan küçük kızın (şimdi büyüdü, görsem tanıyamam) sevecen, samimi tavırları unutmamalıyım. Zaman tünelindeki yolculuklarımızda Hüseyin ve Fadime Gümüş çiftinin samimi, güzel dostluklarına iki Gümüş daha katıldı: Ahmet Şeref Gümüş ve oğlu Muhammet Raşit Gümüş... Gümüş ailesi 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan 22. dönem milletvekilliği seçiminde MHP'den aday olmam sırasında ve sonrasında, bana o kadar çok yardım ettiler ki, onu ne bu kalem yazabilir, ne de ben anlatabilirim. Hepsinden Allah razı olsun… Anamurlu çalışkandır. Anamurlu üretkendir. Anamurlunun ayağındaki lastik ayakkabısında kırk yama vardır. Bacağındaki şalvar lime lime erimiştir; ama o vakti gelince yokluğuna rağmen devletine olan vergi borcunu öder, zamanı gelince oğlunu vatanî hizmeti için gözünü kırpmadan kışlaya gönderir. Vakti gelince de: "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" mısralarında yerini bulan ideal uğuruna civanlarını kara toprakla kavuşturur. Tıpkı Yıldız hemşirenin kocasında olduğu gibi... Anamurlu il olamamaktan şikâyetçidir. Anamurlu Mersin-Antalya yolunun yapılmamasından şikâyetçidir; ancak hiçbir zaman devletine asi değildir. Anamurlu Taşeli dediğimiz bölgede adına yakışır bir üniversite istemektedir. Çünkü onlar bütün kötülüklerin temelinde cehaletin yattığını çok iyi bilmektedirler. Hüseyin Gümüş’ün altı bölümden ibaret olan sevdalarında, Kardeleninin dışında Anamur ve köyleri; yaylaları var. Onun sevdalarında üç büyük lider Oğuz Han, Atatürk ve Türkeş var. Onun sevdasında Tanrı Dağları, Urumçi, gök bayrak var. Onun sevdalarında göğ Hazar'ın doğu ve batı yakası var. Onun sevdalarında ülkeyi soyup soğana çeviren insanları taşlamaları var. Onun sevdalarında ülkemizin her seçim döneminde gündeme getirilen fakat bir türlü çözüm bulamayan yaraları var. Kısacası Hüseyin Gümüş bir Türkiye ve Türk dünyası sevdalısı, 44 yaşında yiğit bir alp erendir ...(2004Yılı için.) Onun sevdalarında tarihi bulacaksınız, onun sevdalarında Türkiye'nin güzelliklerini, kelimelerin yerli yerine kullanılışını bulacaksınız. Onda şairin sanat gücünü bulacaksınız. Onun mısralarını okuduğunuzda halk şiirinin güzelliklerini göreceksiniz... Hüseyin Gümüş, şiirlerinde Hüseyin ve Köylü Ozan mahlaslarını kullanır, bazen de şiirlerinde mahlas kullanmaz. Onun sevdalarında gelecek on yıllarda başımıza gelecek olan vahim olayların haberi var. Hüseyin Gümüş bir ozan değildir, çünkü o saz çalmamaktadır. Ona biz ilim dilinde "kalem şuarası", "kalem şairi" diyoruz. Ancak onun kalem şairi olması onun "Köylü Ozan" olmasını engellemez. Galiba 1999–2002 yılları arasıda çok üzülmüş olacak ki kalem ve kâğıt biraz rafa kalkmış, heyecan dolu kalemin mürekkebi azalmış veya azaltılmış. Hüseyin Gümüş Bey, şiirlerinden bazılarını çıkarmamamı istemişti. Ancak ben onun gönül dünyasına müdahaleyi pek uygun görmüyorum. Bu sebepten şiir seçimi işini büyük ölçüde kendisine bıraktım. Kısacası buradaki şiirlerin seçimi Köylü Ozan Hüseyin Gümüş'ün gönül dünyasından serpilen damlalardır. "Özgeçmişim" başlığı altında da görüleceği üzere Hüseyin Gümüş şair olmanın yanında yazarlığı da olan bir dostumuzdur. Onun nesirlerinde de, şiirlerinde olduğu gibi sert huylu bir kalem vardır. Önümüzdeki yıllarda Sayın Hüseyin Gümüş'ün, arkadaşları ve hemşehrileri tarafından değerlendirileceğine inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, Hüseyin Gümüş, muhterem eşleri Fadime Hanımefendi ve dört yavrularına yüce Allah'tan sağlık mutlu ömürler dilerken, Sayın Gümüş'ü de bizlere böylesine güzel bir eser kazandırdığı için tebrik ediyorum. 03 Mayıs 2004 Prof. Dr. Ali Berat ALPTEKİN (Selçuk Üniversitesi-Rahmetli) ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER: GAYRET On iki yaşımda yaktığım ateş Sönmedi, sönmedi, sönmedi gardaş… Yüreğimde kopan sonsuz fırtına Dinmedi, dinmedi, dinmedi gardaş… Bekledim zindana giden yiğidi Dönmedi, dönmedi, dönmedi gardaş… Üfledim, üfledim sönmemiş kömürü Yanmadı, yanmadı, yanmadı gardaş… Hüseyin GÜMÜŞ Anamur- 20.06.1992 Sevdalarım Sf-22 VAR MISIN? Omuzumda derdin yüklü, Koşacağım el verirsen. Gönlümde bir vatan saklı, Aşacağım dil verirsen. Bu günleri bile bile, Yirmi beş yıl çektim çile, Olgunlaşıp geldim dile, Pişeceğim kül verirsen. Tehlikeli virajlardan, Bağlandığın garajlardan, Bizi tutan barajlardan, Taşacağım sel verirsen. Müjdem, yıldızlara aya, İster uçup, ister yaya, Toroslardan tüm dünyaya, Eseceğim yel verirsen. Köylü Ozan yetti artık, Hamur maya tuttu artık, Ümitsizlik bitti artık, Coşacağım yol verirsen. Hüseyin GÜMÜŞ Anamur- 05.08.1998 Sevdalarım Sf–49 KARDELEN Kalbimin içinde bir kitap açtım, Okudum içinde Kardelen yazar. Memleketi adım adım dolaştım, Şehirde, köyünde Kardelen gezer. Ferhat gül istedi, Şirin elinden, Mecnun feryad eder Leyla çölünden, Ben şiir okurum, Kerem dilinden, Aslı’nın yerine Kardelen çözer. Kardelen’im arzularken gülmeyi, Köylü Ozan ister mi hiç ölmeyi, Boynuma takılan kırk kat ilmeği, Bir tanem, sultanım Kardelen çözer. Hüseyin GÜMÜŞ Mersin- 05.11.1981 Sevdalarım Sf. 153 Bu haber 28 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. Altyap?: MyDesign Haber Sistemi |