| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
Nevruz Bayramı Nedir?Nevruz Bayramı, Kuzey Yarımküre'de yaşayan insanların ortak bahar bayramıdır. Nevruz Bayramı Nedir? Nevruz Bayramı, Kuzey Yarımküre'de yaşayan insanların ortak bahar bayramıdır. Nevruz Bayramı Farslar, Türkler, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar'la beraber neredeyse tüm kuzey yarımküre tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da başka bir değişle doğanın uyanışı ve bahar bayramı. Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. İsim kökeni Kelimenin aslı eski Farsça'dan gelir: nava=yeni + rəzaŋh=gün/günışığı, anlamı "yeni gün/günışığı" dır ve günümüzün Farsçasında da hâlâ aynı anlamda kullanılmaktadır(nev=yeni + ruz=gün; anlamı "yeni gün") İrani dillerdeki Gün anlamına gelen Ruz (Farsça), Roç (Beluçca), Roc (Zazaca) ya da Roj (Kürtçe) sözcükleri Proto-İranicenin "Rauça"sından gelir. Bu da eski Hint-Avrupacanın manası Işık olan *Leuk- kelime köküne dayanmaktadır. Şu en eski şekilden Rusçadaki Luç, Almancadaki Licht, Yunancadaki Leukós, Latincedeki Lux, İngilizcedeki Light ve Ermenicedeki Luy da oluşmuşlar. Proto-Iranicede Rusçadaki gibi bir k > ç ses ertelemesi ortaya çıkmışdır ve ayrıca 'L' sesi 'R'ye dönüşmüştür. Eski İrani dili olan Avestçede Raôçah zamanında esasdan Işık demekti. Eski hint-ari dilindeyse (Bugünkü Kuzey Hindistanda varolan dil grubu) Roçiş kullanılmaktadır. . Nevruz teriminin tarihte ilk yer aldığı kayıtlar, M.S. 2. yüzyıldaki Pers İmparatorluğu kayıtlarıdır, ancak bundan çok daha öncesindeki (yaklaşık M.Ö. 648 ve 330 yılları arasında) Pers İmparatorluğu altında yaşayan değişik milletlerin Pers Şahına Nevruz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler mevcuttur. Nevruz diğer Türk devlet ve topluluklarında da kutlanılır. Bunlardan Azerbaycan'da Novruz, Kazakistan'da Navrız meyrami (Наурыз мейрамы), Kırgızistan'da Nooruz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Mart dokuzu Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türkleri'nde Mevris adları ile anılır. Kürtçe'de, Farsça'daki ile aynı anlama gelmesiyle birlikte yazılışı Newroz'dur. İran kökenli bir devlet olan Tacikistan'da (Наурыз мейрамы) Navrız meyrami adı ile kutlanan Nevruz Arnavutluk'ta ise Sultan Nevruz olarak isimlendirilir. Nevruz ve Ekinoks Ekinoksta Dünyanın Güneş tarafından aydınlatılmasının gösterimi. Güneş ışıkları ekvatora dik geldiği için aydınlanma çemberi kutuplardan geçmektedir. Ana madde: Ekinoks Nevruz, baharın ilk günüdür ve bu gün kuzey yarım kürede bahar ekinoksunun (gün tün eşitliği) oluştuğu gündür. Güneşin ekvatora dik açı ile gelir. Gece ve gündüz birbirine eşitlenir. Ayrıca hem kuzey hem de güney kutbu aynı anda gündoğumu hattındadırlar ve gün ışığı her iki yarımküre arasında eşit olarak paylaşılmaktadır.
2008 yılında, kuzey yarımkürede ekinoks, 20 Mart tarihinde saat 05:48'de gerçekleşmiştir. Tarih ve gelenek Nevruz geleneğinin tarihin en son Buzul Çağı'nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine kadar uzanır. Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-Iranlıların avcılıktan hayvacılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil eder. O çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem arz ediyordu ve yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, tabiat ananın çiçekler, yeşillenenen bitkiler uykusundan uyanması ve sığırların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğu söylenir.
Persepoliste krala hediyelerin sunumu İran evrenbiliminin mimarlarından ve Zerdüştlerin Peygamberi olan Zerdüşt birçok bayramın kurumsallaşmasını sağlayan kişidir. Nevruz da Zerdüşt tarafından kurumsallaştırılan bayramlardan biridir. Persepoliste krala hediyelerin sunumu Bundan 12 yüzyıl sonrasında, M.Ö. 487 yılında, Büyük Darius, Persepolis'teki yeni inşa edilmiş olan sarayında Nevruzu kutluyordu. Son araştırmaların sonuçları bu kutlamaların çok özel bir anlam ifade ettiğini göstermektedir. Sadece Nevruz gününde sabah saatin 06:30'unda güneşin ilk ışıkları gözlemevindeki büyük kabul salonuna denk geliyordu ve bu olay sadece 1400 yılda bir gerçekleşiyordu. Bu durum aynı zamanda Babillilerin ve Yahudilerinde yeni yılı ile çakışıyordu ve bu nedenle, bu kutlamaların eski toplumlar için çok uğurlu ve önemli sayıldığı açıktır. Persepolis yerleşkesinin ya da en azından Apadana'non sarayının ve "Yüz sütunlu Salonun" Nevruzu kutlamak amacıyla inşa edildiği sanılmaktadır. Ne yazıkki eski kitabelerde Nevruzdan bahsedilmemektedir. Azerbaycan'da Azerbaycan, nevruz en canlı olarak yapıldığı, kelimenin tam anlamıyla "bayram" şeklinde kutlandığı yerlerden biridir. Azerbaycan'da nevruz bayramı hazırlıkları, nevruz gününden çok önce başlamaktadır. Kadı Burhaneddin Kadı Burhaneddin Anadolu sahasında yaşamış olmakla birlikte, dili dolayısıyla Azerbaycan edebiyatına mensup bir şair olarak kabul edilmektedir. Kadı Burhaneddin’in nevruzla ilgili bazı beyitleri şöyledir: Nevrûz olalı cihânı görsen Hatayî Hatayî’nin nevruzla ilgili birkaç beyti şöyledir: Nev-rûz gülinün açık dehânı İsrâdan beri gelün nev-rûz idin Şaha yetün Fuzulî Azerbaycan alanı şairi olduğu kadar Osmanlı alanı şairi de olan Fuzulî, bir beytinde nev-ruz'un yılda bir defa geldiğini ve gülleri açtığını söylemektedir: Her gün açar gönlümü zevk-i visâlin yenleden Şehriyâr Türk dünyasının son devirde yetiştirdiği en büyük şairlerden biri olan Şehriyâr, bilindiği gibi Güney Azerbaycan yöresine mensuptur. Şehriyâr "Heyder Baba’ya Selâm" isimli şiirinde, nev-ruz'dan da bahsedilmektedir. Bayram yeli çardahları yıhanda, Çağatay-Özbek Çağatay alanı, Türk dünyası edebiyatları içinde Ali Şîr Nevaî, Hüseyin Baykara, Babür Şah, Lutfî, Mevlana Sekkakî gibi temsilcileriyle önemli bir yere sahiptir. Alî Şîr Nevaî Ali Şîr Nevaî, Çağatay edebiyatının en büyük şairi, bir beytinde, nevruz günü gece ile gündüzün eşit olmasından söz etmekte; diğer bir beyitte ise nevruzla Kadir gecesini bir arada kullanarak, nevruzu -âdeta- kutsallaştırmaktadır. Şair, çok güzel olan bir beyitinde, hitap ettiği kişinin her gecesinin Kadir; her gününün de nevruz olmasını temenni etmektedir: Vaslı ara kördüm reng emiş boynuyu-saçı Lutfî Çağatay edebiyatının önemli temsilcileri arasında yer alan Lutfî’nin "Gül ü Nevrûz" isimli bir mesnevisi bulunmaktadır. 1333 yılında Celâleddin Tabîb tarafından yazılan bu eser, 1411 yılında Lutfî tarafından Çağatayca’ya tercüme edilmiştir. Yangı yılnıng başıda rûz-ı nevrûz Gedâî Gedâî’nin, 15. yüzyılın önde gelen Çağatay şairlerinden olduğu, usta bir şair olup aruzu başarıyla kullandığı bilinmektedir. Gedâî’ye göre nevruz, mutlu olma zamanıdır; çünkü, ümit fidanının yeşerdiği mevsimdir: Şâd bolğıl ey Gedâ kim mevsim-i nev-rûzdın Kâmrân Mirza Babür’ün oğullarından biri olan 16. yüzyıl Çağatay şairi Kâmrân Mirza, nevruzu bayram olarak görmekte; sevgiliye kavuşmayı "devamlı nevrûz, devamlı bayram" kabul etmektedir: Vaslıng olsa neyleyin nev-rûz bayram kim manga Babür Şah Hindistan’da Türk-Moğol imparatorluğunun kurucusu olan Babür Şah (Zāhir ud-Dīn Muḥammad Bābor), aynı zamanda büyük bir yazar ve şairdir. 16. yüzyıl şairi olan ve Ali Şîr Nevaî’den sonra en büyük Çağatay şairi olarak kabul edilen Babür Şah da, nevruzu bir bayram olarak nitelendirmektedir. Sevgilisinden ayrı olması sebebiyle gamlı olan şair, nevruzda ve bayramda bile mutlu olamamaktadır. Sevgiliye "Senden ayrı olduktan sonra bayramı ve nevrûzu neyleyeyim?" diyen şaire göre, kavuşma bayramı yüz nevruzdan ve bayramdan daha hoştur: Ol ki yıllar aylar ötkergey gam ü mâtem bile Sekkakî Çağatay edebiyatının ilk büyük şairi olan Sekkakî de, nevruzu pek çok şair gibi bir bayram olarak kabul etmektedir: Gülistân ehline bugün irür hem ‘ıyd ü hem nev-rûz Nur Ali Kabul Özbekçe Çağatayca’nın; Özbek edebiyatı da Çağatay edebiyatının bir devamıdır. Özbek şairlerin nevruz anlayışı da, Çağatay şairlerden farklı değildir, onlara göre de nevruz bir bayramdır ve kutsaldır. Özbek şair Nur Ali Kabul’ün ifadesiyle nevruz, "hürlük timsalinin özü" ve "aşığın sevdiği kız"'dır. Aynı vatan gibi nevruz da bir anne veya bir sevgili; kısaca bir kadın olarak düşünülmüş ve vatan gibi, anne gibi, yar gibi kutsallaştırılmıştır. Şair, nevruzu kutsallaştırma bakımından Nevâî’ye yaklaşmaktadır: Turan üzük bolsa Özbekistan köz, Türkmenistan'da Türkmen edebiyatının güçlü şairleri de, çeşitli vesilelerle nevruza yer vermişlerdir. Mahtumkulu Türkmen edebiyatı denince akla gelen ilk isim şair Mahtumkulu'na göre, nevruz gelince bütün cihan renklenir, canlanır; dağların başında da duman peyda olur: Gelse nevrûz âleme, renk kılar cihân peydâ Şeydayı Şiirlerinde nevruza yer veren Türkmen şairlerden biri de, Şeydayı’dır. Şeydayı, baştan sona kadar nevruz konusunu işleyen bir şiir yazmıştır. Gelin Novruz, cümle-yi êlem gülüstandır bu gün, Gayıbı Gayıbı, "Mergzar Oldı Yene" adlı şiirinde, nevruzun gelmesiyle birlikte, tabiatın ve insanların aldığı yeni hal anlatılmakta; nevruzla gelen bahar mevsimi, Allah’ın kudretinin bir tecellisi olarak görülmektedir: Çünki novruz oldı alem gülgüzar oldı yene, Bayram Han Çok renkli bir kişiliğe sahip olan, Karakoyunlu Türkmenlerin Baharlı kabilesine mensup bulunan, sırasıyla Şah İsmail’e, Babür’e, oğlu Hümayun’a ve onun da oğlu Ekber’e eşsiz bir kumandan olarak hizmet eden Bayram Han’a göre, nevruz, gamlı gamsız herkesin sevindiği bir bayram ve düğün günüdür: Bugün Nevruz, bugün bayram, bugün toy Hatam Şair Hatam Şair de, bahtından ve ilinden şikayet ederken nevruza yer vermekte ve Bahar bolmaz novruz bolmaz yıl menin, Bu şiirde de nevruz, iyi ve güzelin simgesi olarak ifade edilmektedir. Doğu Türkistan'da Uygur Türklerinin, nevruzu milattan önceki tarihlerden itibaren bir bayram olarak kutladıkları bilinmektedir. Uygurlar yanği kün deyimiyle bu güne özel bir önem vermektedirler. Kumul şehri, Tömürti köyünde söylenen bir Halk koşmasında; Novruz kelip bizlägä yıl baharı kältüdi. Şeyh-zâde Abdürrezzak Bahşı Osmanlı sarayında görevli olarak bulunan şair, "Bahariye" ve "Nevrûz Beyitleri" de yazmıştır. Şaire göre sıkıntılı kış mevsiminin bittiği, karın ve buzun azalıp baharın başladığı nevruz günü, mübarek bir gündür. Nevruzla birlikte kışlayan kuşlar uçmaya, güller açılmaya, gelincik ve lâle gibi çiçekler bağları aydınlatmaya ve cennet kokusu bu dünyaya gelmeye başlar, birbiriyle oynayan bütün canlılar da, birbirlerine hal dili ile "Nevrûz mübarek olsun." derler: Kış kiçti vü yaz boldı Şîr Senuber Şahin Uygur Türklerinden Şîr Senuber Şahin’in de "Nevruzname" şiirinde: Keldi noruz yıl başi, ketti köngülning çirkini, Tataristan-Kırım Nevruz, halen gerek Tataristan'da gerekse Kırım'da, bir bayram olarak kutlanmaktadır. Tabii ki, her iki Türk yurdunda da, konusu nevruz olan şiirler bulunmaktadır. Bunlar arasında, İdil Bulgar devletinden kalan bir "Nevrûz Beyiti" de vardır. 19. yüzyılın sonunda belirlenmiş ve yayınlanmış, toplamı 123 dörtlük olan "Neürûz Beyete"'nin ilk ve son dörtlükleri şu şekildedir: Şöker kıldım hodaga Günümüzde, Tatar çocukların Nevruz bayramlarında okudukları Nevruz şiirlerine "takmak" (çaçma) adı verilmektedir. Bilindiği gibi takmak İslâmiyetin kabulünden önceki Türk şiirinde kullanılan tabirlerden biridir. Günümüzde okunan Nevruz şiirlerinin, en az bin yıllık geçmişi bulunan bir yorumla adlandırılması da anlamlıdır. "Takmak" olarak adlandırılan Nevruz şiirleri, yukarıda ilk ve son dörtlükleri verilen "Nevrûz Beyete" esas alınarak söylenmektedir. Bu da, bu geleneğin tarihi devamlılığı ve halk nazarındaki ağırlığıyla ilgili olmalıdır: Aç İşigin kirebiz Anadolu'da Nevruz, Anadolu'da da şairler tarafından genellikle "bayram" olarak nitelendirilmiştir; ona bazıları "muhterem", bazıları da "sultan" sıfatını uygun görmüştür. Nevruz, halktan, saraydan ve âlimlerden gördüğü saygıyı, şairlerden de görmüştür. Şeyhî Divan edebiyatının kuruluş devri şairlerinden olan Şeyhî, bir beytinde, nevruzu "nevrûz-ı muhterem" tamlamasıyla anmakta ve onun bir bayram olduğunu söylemektedir: Pîrûzdır bu rûz ü hümâyûn durur bu dem Necatî Bey Divan şiirinin usta şairlerinden biri olan Necati Bey, aynı zamanda kendisinden sonra gelen divan şairlerini de en fazla etkileyen iki şairden biridir. Necati Bey, nevruz'la gül ve sevgili arasında münasebetler kurmakta; nevruz gelince bulutların güneşin üzerinden çekildiğini, yani güneşin yüzünü gösterdiğini söyledikten sonra, sevgiliden de gün yüzünü göstermesini istemektedir. Cam-ı nevrûzî içüp mestâne yüz bin nâz ile Ahmet Paşa Divan edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Ahmet Paşa, nevruza "ayş nevrûzu, nevrûz-ı hümayûn" tamlamalarıyla yer vermekte ve "îd-i nevrûz" terkibinde de onun bir bayram olduğunu haber vermektedir: ‘Îd-i nevrûzu görüp gül defterinden ‘andelîb Hayalî Bey Doğum yeri Balkan toprakları olan Hayalî Bey de, divan şiirinin büyük temsilcilerinden biridir. “Ol mâhîler kim deryâ içredir deryâyı bilmezler” şeklindeki mısrası, âdeta bir darb-ı mesel olmuştur. O da, divanında nevruza birkaç beyitte yer vermiş, bu günde gece ile gündüzün eşit olduğundan bahsetmiştir. Bu beyitlerden birinde de nevruz, “nevrûz-ı şerîf” tamlamasıyla mübarek bir gün olarak vasıflandırılmaktadır: Nevrûz-ı hüsnüne ereli hatt-ı müşgbâr Bâkî Divan edebiyatının en büyük birkaç şairi arasında yer alan Bâkî de, nevruzu, sevgilinin gün yüzünü arz ettiği gün ve bir musikî makamı olarak anmaktadır: Gün yüzün arz eyledi nevrûzda ol meh-likâ Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal'ın en büyük şairlerinden biri olduğu, hatta kurucusu olarak kabul edildiği Bektaşî edebiyatında nevruz, Basrî Baba’nın “Geldi nevrûz doğdu Şâh-ı Evliyâ” mısrasından da anlaşılacağı üzere Ali bin Ebu Talib (Alī b. Abī Ṭālib)’nin doğduğu, Fatıma bint Muhammed (Fāṭima bint Muḥammad) ile evlendiği ve Muhammed bin Abdullah tarafından halife tayin edildiği... gün olarak geçer. Bu edebiyatın en büyük şairlerinden biri olarak: kabul edilen Kaygusuz Abdal da, yeryüzünün nevruzda coştuğunu söylemekte ve onun bu halini cennete benzetmektedir: Erişti bâd-ı nevrûz gü1istâne Pir Sultan Abdal Pir Sultan Abdal’ın, Bektaşî edebiyatının yedi büyük şairinden biri olması dolayısıyla, kendisinden sonra gelen Bektaşî şairler üzerinde büyük tesiri olmuştur. O da, nevruzu işlediği konular arasına dahil etmiş ve "sultan nevrûz" tamlamasıyla oldukça yüceltmiştir. Şaire göre, sultan nevruzda canlar uyanır ve hâl ehli olanlar da nura boyanır; bu gün birlik günüdür ve aşıklar bu günde Yaratan’dan aydınlık alırlar: Sultan Nevrûz günü canlar uyanır, Sonuç Sonuç olarak, nevruzun bütün Türk dünyasında eskiden beri bir bayram olarak kutlanmasına paralel olarak, Türk dünyası edebiyatlarında da işlenmiş bir konu olduğunu söyleyebiliriz. Bazı şairler bağımsız olarak nevruz şiirleri yazmışlar, bazı şairler de nevruza çeşitli sebeplerle bir veya birkaç beyit ya da dörtlükte yer vermişlerdir. Nevruz şiirlerine veya nevruzun geçtiği beyitlere bakıldığı zaman, farklı coğrafî ve edebî sahalara mensup olmalarına rağmen, şairlerin nevruz tasarımlarının büyük ölçüde ortak olduğu görülmektedir: Nevruz mübarektir, muhteremdir, kutsaldır; küs olanları barıştıran bir sultan, bir bayramdır. Nevruz, -özel yemeklerin yendiği, özel oyunların oynandığı- birlik ve kardeşlik günüdür.
Bu haber 1497 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. Altyap?: MyDesign Haber Sistemi |