| |||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
Sponsor AlanıAnamur SEDİRAnamur SEDİR 1993-1994-Aralık 1993 1. Sayı-Ocak 1994 2. Sayı -Şubat 1994 3. Sayı -Mart 1994 4. Sayı -Mayıs 1994 5. Sayı SaatHİKÂYELERİmran AKSOY HikâyeleriAna MenüSponsor AlanıZiyaretçi Bilgileri
HAVA DURUMU |
ÜÇ OCAK MERSİN'İN KURTULUŞU ŞİİR YARIŞMASI ŞİİRLERİ3 Ocak Mersin'in Kurtuluşu Şiir Yarışması Sonuçlandı. Dereceye giren şiirler Toroslar Belediyesince düzenlenen kahvaltılı toplantıda açıklandı. Ödülleri verildi. İşte o şiirlerden dereceye girenler. ÜÇ OCAK MERSİN’İN KURTULUŞU ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLANDI 3 Ocak Mersin’in Kurtuluşu Şiir Yarışması Sonuçlandı. Dereceye giren şiirler Toroslar Belediyesince düzenlenen kahvaltılı toplantıda açıklandı. Ödülleri verildi. İşte o şiirlerden dereceye girenler. İŞTE ŞİİRLER!... Yarışma Birincisi KURTULUŞ RÜYASI Esaret paslı zincir, kementti boynumuzda Düşman nefret gayyası, yılandı koynumuzda Fransızlar saldırdı; kadın, çocuk herkese Sağırlaşan vicdanlar kulak vermez bu sese Hüzünler dağ misali, acılar baldırandı İstilacı zalimler küstahça saldırandı Bir yanda Fransızlar, bir yanda İngilizler Basiret nazarıyla aşikâr oldu gizler İşgalcinin bitmeyen nefreti, kini vardı İdrakleri kördüğüm, kalpleri bir duvardı Mondros’un ardı hüzün, işgal ve istilâydı Bu millet hürriyete âşıktı, müptelâydı Yürekler yangın yeri, hüzün dağlar kadardı Tasalı, kırık kalpler “vatan” diye atardı Ecnebiler saldırdı, nefretini kusarak… Ceddimin neferleri, haykırdılar susarak… Ufuktaki parıltı, yalancı bir ziyaydı Gördüğümüz bir kâbus, karanlık bir rüyaydı Bu uğursuz rüyanın ötesi hoş, rahmetti Ölümsüzleşen nefer Ahmet’ti, Muhammet’ti Torosları inletti, atlılar ve yayalar… Gerçek yüzler görüldü dökülünce boyalar Temaşa eden bilir ufukların cengini Akan kanlar bayrağa, verdi şanlı rengini Yüreği köz köz etti, kırık dökük ağıtlar Âhların aleviyle yandı bütün kâğıtlar Doğrulttular düşmana topunu, tüfeğini Gözyaşıyla yıkadı mübarek yüreğini Siper etti kendini, olmasa da imkânı Çelikten pusatlardan öne geçti imanı Yurt için ölmek şeref, mümin için ahitti Kutlu mücadeleye dağlar taşlar şahitti Esaret zincirini yiğit Mehmetçik kırdı “Ya özgürlük ya ölüm” diye asker haykırdı Dadaloğlu misali mesken tuttuk dağları İmanın ışığıyla aydınlattık çağları Şehir efkâra durdu, gecenin yüzü kara Şükrolsun iyileşti onulmaz derin yara Sisler dağıldı bir bir, kışın sonu bahardı Zifiri karanlığın ardında güneş vardı Ân geldi, meyve verdi; sabırlar ve umutlar? Gidenlerin ardından kan yaş döktü bulutlar Müminsin, muvahhitsin; imanına şahidim Kabrinde rahat uyu ey kahraman şehidim!... Gönderde dalgalanan bayraktaki yıldızsın Eskimez yenisin sen, hep parlayan yaldızsın Esaret yangınında serinlendik gölgende Huzuru ve barışı tesis ettin ülkende Tarihten ders almazsak bu acılar hiç dinmez Kanla sulanan bayrak gönderden asla inmez Akdeniz’in incisi şeref ve şan sendedir Ululardan emanet kutlu nişan sendedir Rengin kan kırmızıdır, başka rengin yok senin Eşsizsin bu âlemde gayri dengin yok senin Yarım kalan tebessüm, sükûtun sessisin sen Aşk rengine boyanmış huzur bestesisin sen Ey zafer müjdecisi, kopup gelen âhsın sen Sıkışan yüreklere kutlu inşirahsın sen Üç Ocak geldiğinde mutluluktan uçarız Birlik olduğumuzda her kapıyı açarız Nihat MALKOÇ / Trabzon Yarışma İkincisi 3 OCAK DESTANI Kuyruk acısını unutmayıp da, İşgalci olana gül vermedik biz. Yalnız Fransız’ı düşman sayıp da, Ermeni’yi tutup bel vermedik biz. İngiliz en önde akıl hocası, Peşine takılmış hain nicesi, İnsanlık yoksunu şeref cücesi, Cürmü kadar yaktı kül vermedik biz. Kilikya hayali sarmış düşmanı, O yüzden kudurmuş yokmuş imanı, Müsait demişler Mersin limanı, Çıkarma gününde sal vermedik biz. Safı değiştirmiş gizli kefere, Karargâh kurmuşlar onca nefere, Boş yere çıkmışlar büyük sefere, Alata’dan öte yol vermedik biz. Çakal sürüsüne kucak açana, Etrafa kendince korku saçana, Kara kalpaklıdan ürküp kaçana, Merhamet edip de yal vermedik biz. Mustafa Kemal’in Aslan yaveri, Mara’dan getirdi Kuvva haberi, Değişti yörüğün bahtı kaderi, Değil memleketi çul vermedik biz. Bütün müfrezeler gelip yerleşti, Vatan sevdalılar tek tek birleşti, Toroslarda Türk’ün sesi gürleşti, Çok şükür millete zül vermedik biz. Kaçarak gidince haçlı ordusu, Bitti esaretin zulüm korkusu, 3 Ocak’ta çaldı zafer borusu, Şehit düşsek bile il vermedik biz. Murat ARICI/Erdemli-MERSİN Yarışma Üçüncüsü HAYAT KAPTANIM “MERSİN’İM” Dün gece rüyamda, gülüşü incilerle bezenmiş, Mersin’imi gördüm anne. Hayata gülen gözlerle bakıyordu, Sevgiye, kardeşliğe aç insanlar doyuruyordu sofrasında, Limon çiçekleri buram buram güvercin kanatlarında. Sevgi ipliğine nazar boncukları diziyordu. Gelin misali mavi bir tebessüm var yanaklarında. Mersin’im, Her bir yanda düşman kurmuştu ya pusu, Sözü de öyle tutarlardı kalbur nasıl tutarsa suyu. Bırak düşmanı gök mavinde uçurtman olayım, Al beni yüreğine azıcık orada kalayım. Mersin’im, İçimde volkanlar yaratır o hüzünlü bakışın, Bir ceylan böyle ağlar, yalnız kalınca kışın. Senin zaferine şahit, hayran bütün kâinat, Boğacaktı düşmanı denizinde, Mehmet’imin inadı inat. Mersin’im, Oysa ben sana ceylan bakışlım demiştim, Gözyaşlarını silerken, saçlarına takılmıştı ellerim, Kirpiklerini salıncak eyledim, al beni gönül tahtına, Seni bana emanet verdi ulusum, ben de evladıma. Mersin’im, Yörüklerin misali zaferle, toprağa diz vurur dağların, Gülüşün sarsın yarınları, dursun kanayan yaraların. Merhamet merhemi sür, sevgiye aç gönüllere, Benim mavi gözlü şehrim, kurtuldu mu şimdi anne. Mersin’im, Saçımı tarardı rüzgârın, esmez artık ne diye, Nasıl dokundu göğsüne, yazıklar olsun o ecnebiye. Avuçlarımda bir limon kokusu, yürekte şehrimin şefkati, Üç Ocak’ta içti düşman, yenilgi denilen o şerbeti. Ey vatanımın her karışında iz bırakan Türk milleti, Nasıl da söküp attın göğsünden, sökülmez denilen o illeti. Kalbimin kurtuluş günü, senin kurtuluşa erdiğin gün, Ölürsem beni, Ölürsem beni Mersin’imin ayran yanığı bağrına gömün. Yarışma Mansiyon Birincisi ÜÇ OCAK GÜNÜ Ya Allah deyince topsuz tüfeksiz, Samsundan doğmuştu Türkün güneşi, Esir yaşamayı sevmezdi bu ırk, Ölmemizi emretmişti Atatürk, İngiliz, Fransız sardı Mersini, Kuvva ile ordu verdi baş başa, Anlatırım sazım ile sözümle, Mehmet Ali SAPAN /Adana Yarışma Mansiyon İkincisi MERSİN’İN KURTULUŞ DESTANI Akdenizden eser, Toros’tan iner, Ilık, ılık ruzigarı Mersin’in. Anamur, Silifke, Tarsus, Yenice, Sahil boyu hoş diyar’ı Mersin’in. Bu cennet vatana göz dikti yadlar, Osmanlı mülkünde bozuktu tatlar, Olmadı kimseden dostça imdatlar, Başlamıştı ah-üzarı Mersin’in. Otuz Ekim Bin Dokuzyüz Onsekiz, İşgal başlamıştı, naçar idik biz, İşbirlikçi; Fransız’le, İngiliz, Verilmişti son kararı Mersin’in. İçel-Mersin, Mondros Mütarekesi, Hain düşmanların yükseldi sesi, General Kılark’ın nota vermesi, Kurulmuştu idamlar’ı Mersin’in. İngiliz subayı çıkıp karaya, Nota verdi hemen, O Galip Bey’e, El koymak istedi hem de her şeye, Kalmayacak; Namus-ar’ı Mersin’in. On dokuz Aralık, Tarsus’u işgal, Fıransız General Hamlin aynı hal, Bin beş yüz Kamavor Ermeni, eşgal, Olacaktı tarumarı Mersin’in. Binbaşı Andrey’le, Yüzbaşı Caulet, Milli bir teşkilat kurmaktı niyet, Beyrut Ermeni’si kurup eyalet, Düşecekti iktibarı Mersin’in. Bu işgale karşı Türk gençlerini, Tevfik Bey toplayıp gönül erini, Basri bey, Hikmet bey çetelerini, Derleyip eyledi yarı Mersin’in. Ermeni, Musevi, Rum, Hristiyan Kürt, Sünni, Alevi, Araplar her an, Türklerle bir olup ettiler isyan, Bunlardı umum efkarı Mersin’in. Ekim, Bin Dokuz Yüz On Dokuz Günü Hüseyin Hüsnü Bey, övdü ceddini, Bazı azınlıklar bildi haddini, Olmadı isyankarı Mersin’in. Hayır cemiyeti Ermenilerin, İslam Hayır Cemiyeti Türklerin, Fransa Jandarma birliklerinin, Sonu oldu;intizarı Mersin’in. Nisan-Ekim bin dokuz yüz on dokuz, Antlaşma yapıldı, güçlü ordumuz, Müdafa-i Hukuk, Anadolumuz, Cemiyeti ümit varı Mersin’in. Lütfü Bey, Haydar Bey, Ali Efendi, Osman Muzaffer bey, İshak Efendi, Komutan, Başçavuş Yusuf Efendi, İşte bunlar iftiharı Mersin’in. Mustafa Kemal’e, O büyük şefe, Beş ağustos günü varıp hedefe, Eshab-ı Kehf Dağı, Ziyaret Tepe, Kurtuluşta yadigarı Mersin’in. Bin dokuz Yüz Yirmi, Üç Ocak günü, Kurtuluş Bayramı, milli düğünü, ……………, *ordumun duyuldu ünü, Vatan millet bahtiyarı Mersin’in. *Burada şairin mahlası yer almakta. Ancak bu kısım şairin tanınmaması için boş bırakılmıştır. Osman Taşkaya (Aşık Feymani) / Osmaniye Yarışma Mansiyon Üçüncüsü MERSİN: KAHRAMANLIĞIN RUH COĞRAFYASI Rüzgârda nefessin, sularda rüzgâr; Hercai sineni döver, batırdığın güneşler. Ağaçlarının yelesinden yıldızlar seker, kuşlar uçuşur, Alev alev bulutlar yüzer hafiften, Büyük serüvenin yansımıştır mermere. Senin "Orta Toros" lu paletinde Gündüzler, gölgesi vurgun yemiş Anadolu çiçeğidir. Geceler, gümüşten bir şerit gibi genişler karanlığın örsünde Ve günbatımları al bir kelebek olur. Böğürtlenli rüzgârlar eser "Bolkar’ın Medetsiz Tepesi"nden, Âsî bulutlar giysidir sana. Bir ışık sütunu düşer, şehitlerinin heybesinden; "Su Bendi" ve "Emirler" de kan renklidir sabahların. Belediyenin al örtüsünü giyer "İbrahim oğlu Ahmet Hallaç", "Karacailyas", en serin nane kokularıyla savrulur. "Yanpar’lı Hüseyin", "Hacı Bey", "Muhsin Efendi": Gözünün son damlaları; "Hasan Efendi", "Sadık Paşa": Leyli bakışların, Toprağında yatan yiğit: "Emin Reşa Bey" dir. Hani bir sadâ yırtardı karanlığı, Bir yıldırım gibi inletirdi "Mülazım-ı Evvel Osman Muzaffer Efendi", Gül açardı al bayraklı siperlerde: "-Vatanımda bir düşmanın ayağına gitmem!" Alnında ağarttığın şafaklardan tekbîr sesleri akardı. Çözerdin özlediğin esintiyi başından, Tarardın "Aslanköy" lü analarımızın tarağıyla Bahçelerin altın yelelerini. Baktığım her yerde sen varsın, gözümün aldığınca "Gözne" de, "Fındıkpınarı" nda, "Mihrican" da nice umutların tomurcuklanır. "Göksu Irmağı" nda, nurdan halen parlar, "Karataş Burnu" ndan, secde için suya iner her gece yıldızların. Kutsanmış kuşluklarla ışırsın günlerini "İncekum" da nice sırlar saklarsın İpek bir satene sarılıdır dünyan En güzel çağrıları muştular sesin. "Tımbıllı" nın ateşiyle tutuşan sularının burcundan Âşk ve ışık akar, tenhalarında açelyalarla "Karacailyas" ın, "Gudubes "in, "Ziyarettepe "nin göğü çatlatan mavilerinden, Tan yeri sürüklenir; gülşen olursun: Cennete nîşan Çözülür ivmenden eşyanın yerçekimi Zirvelerinde melhem oynar. Çağlar eriyerek silinmiş engin bağrında Kaf mısın, Anka mısın, bilemem Ne zaman seyretsem "Toros’lu" duruşunu "Üç Ocak" lı miladın ve senin güzelliğin Bir daha canlanır karşımda, yenibaştan Miraç Furkan Bayar / Erzurum Yarışma Juri Özel Ödülü Birincisi MERSİN’E SERANAT Ey portakal kokulu şehir; Düşer miydi saçlarına yakamozlar, Prangalar bağlıyken ayaklarına? Ne ay şavkı düşerdi şakaklarına; Ne de güneş yakışırdı ufuklarına. Sen sevdiğim, sevdalandığım diyar. Hangi su severdi seni; Hangi köprüler kamçılardı sana gelsin diyerek nehirleri. Sen ey Göksu’nun gözlerine sürme çektiği yâr; Duyuyor musun beni? Bu gün mevsimlerden kurtuluş. Takvimlerden üç ocak. Selam saldım cümle kuşlara bugün, Gelip saçlarında uçacak. Zeytinliklerinden havalanır bütün barış güvercinleri. Sana perdedar olup, konfetiler saçacak. Öper miydi Akdeniz sabahlara kadar seni? Elin olsaydın. Hangi türkü yakışırdı sana, Hangi kına girerdi avuçlarına? Sinen İstikbal kokmadan ve dudakların İstiklâli fısıldamadan, Mahşeri bir kalabalık kapanır mıydı ayakuçlarına? Bugün günlerden üç ocak… Doğduğun gün Mersin. Mürüvvet günün. Aşk günün… Hangi cemredir bu, hangi sevdanın o nazenin dokunuşu? Hangi vuslattır bu böyle? Dudaklarındaki kıpırtı, hangi şükrün okunuşu? Ey şehir sende gezer, su ve zaman kol kola ve sende tazeler aşklarını. Özgürlüğüne ve özgürlüklerine kaldırırlar kadehlerini. Güneşin doğuşunda ve batışında esvap değiştirir Akdeniz. Göksu geçtiği her yerde adeta öper topraklarını. Her şey ve herkes bir şeyler devşirir senden. Çünkü ağaçlar egemen dökmek ister yapraklarını. Bütün yıldızlar emrimde bugün Mersin. Adın yüreğimdeki şairin dilinde. Bütün kayalıkların şiir yazmak için çağırır sevdalı yürekleri. Sende her sokak, her yol, her yüz kurtuluşu anlatmakta Kendi kavlince ve halinde. Hürrem’in kirpiği kadar güzel, Züleyha’nın asaleti kadar asilsin Mersin. Bugün günlerden üç ocak; Bir ana nazeninliğinde gözlerini; Bu saman kâğıdı takvim yaprağı silsin. Yıkılacaksa köprüler yıktık. Yakılacaksa yaktık. Ölünecekse öldük Mersin. Biz ki zifiri karanlığın içerisindeki aktık, Biz sana aşk için sahip çıktık. Bugün günlerden üç ocak. Bu saman kâğıdı takvim yaprağı, dağlardan ağır bir yük taşır. Akdeniz’in göğsü kabarırken Cemalin bugün daha bir ışır. Ne bir boya sür gözlerine. Ne de kızıla çevir dudaklarını. Sana en çok İstiklal yakışır. Adem Bilban/ Seydişehir-Konya Yarışma Juri Özel Ödülü İkincisi MERSİN AĞACININ AĞITI mersin ağacının beyaz gölgesinde fildişi bir zaman kadın toros etekleri kadar ağıtlı çocuk akdenizin sıcak koynu gibi masalsı başımızda uçarı sevdaların deniz ılıcası adam sularda aksi seda kadın rüzgarlarda toros çiçeklerine mühürlü şiir dilli çocuk akdeniz kadar mağrur köpük köpük sevdasın sen sularda kilikya adonisin bahçelerinde şafaklar söktü yar batı rüzgarlarında ağıtlı okunuyor kurtuluş hikayeleri devriyeler basmış şehri ardında sonsuz eşiklerde bitmeyen bir yağmur filikalar eski limanda lejyonlar şahmaranlar şehrin boşluğunda samanyoluna bakıyor çocuk gazi paşayı bekliyor o en parlak yıldızı kız kalesinde sular ve zaman gül yaprağının çiyinde kanıyor şiir dilli çocuklar kayıp zamanın güz çığlığı ile bekliyor kurtuluş gününü hürriyeti sıcak bir ekmeği ah kilikya ah kilikya güz çiğdemleri açarken şiir dilli çocuklar gibi hüzünkarsın sen kilikya ne zaman susacak ağıtlar seninle gömdüm türkülerimi eski taş gömütlere akdenizin sıcak koynunda ağıt ağıt mersin ağacı halep ipeği sadakor giymiş anam melon şapkalı baylar karboğazında mahşeri bir zaman cepheye cephane taşır anam gül kurusu mendiliyle siler gözün yaşını kesme taş evlerden yükseliyor maruni çerkez arap dürzi ve mübadil bir çığlık her üç ocakta göğsüne kekik sürüyor maranlar bekliyor efsunlu geleceği türkmen çocuk samanyolunun sonsuzluğunda sıcak ekmekler gibi kutsalsın sen kilikya toros etekleri pare pare ağıta durmuş sümbül kokulu koçyiğitler gülü reyhan kokuyor içmiş meçhul asker ölümsüzlük şarabını süpürge tohumu bir dilim vesika ekmek bekliyor anam şiir dilli çocuk eski limanda paris zırhlısına el sallıyor tarih karboğazında yeniden yazılıyor müfrezeler atlılar devriyeler geçiyor portakal kokulu mersin gecelerinden mersin ağacı ve maranlar efsunlu samanyolunda beklenen mustafa kemaller kurtuluş gününü selamlıyor her üç ocakta türkmen obası gülbank okuyor giryan derviş toros eteklerinde vatanın saadetine her üç ocak mahşeri bir kalabalık hürriyet hummalı bir ateştir cennet elbisesini zifiri renkte giyenler için kurtuluş gününü selamlıyor şiir dilli çocuk ağır kurşun yarası pervazlar ağıt ağıt mersin ağacı adamın içi tufan kadın toroslarda yalnız dağ çiçeği çocuk samanyolunda sonsuz Mustafa Kemal eşitlik ve hürriyet türküleriyle köpük köpük sevdasın sen derin suların kadim izinde kilikya Ömriye Karataş/ Gebze –Kocaeli Yarışma Juri Özel Ödülü Üçüncüsü AKDENİZ İNCİSİ 1 İngiliz, Fransız, geldiler birden, İsyan etti sular akan nehirden, Urfa, Maraş, Antep, birçok şehirden, Düşmanları kovmak zordu Mersin’im. Kilikya’da varken düşman mangası, Anamur, Silifke, Tarsus Ovası, Alev alev yanan yağmur damlası, Sanki bir ateşten, kordu Mersin’im. Yıldızlar dökülse bölünmez vatan, Sandılar geçilir Toros Dağından, İngiliz, Fransız, batıda Yunan, Geldiğine pişman oldu Mersin’im. Mersin’dir burası, dört mevsim bahar, Dağları ovası hep tarih kokar, Köpüklü dalgalar sahili okşar, Akdeniz incisi oldu Mersin’im. Umut dolu heybem taklı kolumda, Sevgi çiçekleri açar yolumda, Bir uçtan bir uca Anadolu’mda, Özgürlüğe giden yoldu Mersin’im. Adı gibi mavi Göksu’da sular, Toros Yaylasında Yörük obalar, Ay-Yıldız tapulu Al Bayrağım var, Tarihe bir mühür vurdu Mersin’im. 2 “Çanakkale ruhlu” Mehmedim var ya, Kaç yazar bin düşman top ve batarya, Tersine akamaz artık Sakarya, Akdeniz’den güneş, doğdu Mersin’im. Tarihte isimsiz nice kahraman, Eşi yok dünyada böyle bir destan, Samsun’dan Yurduma, güneş gibi doğan, Atatürk’e selam durdu Mersin’im. Zeki Uysal/ Ş. Karaağaç/Isparta Bu haber 7087 defa okunmuştur.
|
Sponsor AlanıSANATIN İÇİNDEN ;Sponsor Alanı |
|||||||||||||||||||
0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir.
Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder. Altyap?: MyDesign Haber Sistemi |