anamursedir-anamur dergi
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Sponsor Alanı

Anamur SEDİR

Anamur SEDİR 1993-1994

   -Aralık   1993  1. Sayı
   -Ocak    1994  2. Sayı
   -Şubat   1994  3. Sayı
   -Mart     1994  4. Sayı
   -Mayıs   1994  5. Sayı

MAKİ DERGİSİ

MAKİ DERGİSİ-105

Saat

Ana Menü

Sponsor Alanı

 

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 57  
»Bugün 1105  
»Toplam 14336351  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 18.218.95.236
» Bu sitemizi ziyaretiniz

HAVA DURUMU

ANAMUR
ÜÇ OCAK MERSİN'İN KURTULUŞU ŞİİR YARIŞMASI ŞİİRLERİ

ÜÇ OCAK MERSİN'İN KURTULUŞU ŞİİR YARIŞMASI ŞİİRLERİ

Tarih 29 Aral?k 2015, 01:54 Editör

3 Ocak Mersin'in Kurtuluşu Şiir Yarışması Sonuçlandı. Dereceye giren şiirler Toroslar Belediyesince düzenlenen kahvaltılı toplantıda açıklandı. Ödülleri verildi. İşte o şiirlerden dereceye girenler.

ÜÇ OCAK MERSİN’İN KURTULUŞU ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLANDI

 

3 Ocak Mersin’in Kurtuluşu Şiir Yarışması Sonuçlandı. Dereceye giren şiirler Toroslar Belediyesince düzenlenen kahvaltılı toplantıda açıklandı. Ödülleri verildi. İşte o şiirlerden dereceye girenler.

 

 

İŞTE ŞİİRLER!...

 

Yarışma Birincisi

 

KURTULUŞ RÜYASI

 

Esaret paslı zincir, kementti boynumuzda

Düşman nefret gayyası, yılandı koynumuzda

Fransızlar saldırdı; kadın, çocuk herkese

Sağırlaşan vicdanlar kulak vermez bu sese

Hüzünler dağ misali, acılar baldırandı

İstilacı zalimler küstahça saldırandı

Bir yanda Fransızlar, bir yanda İngilizler

Basiret nazarıyla aşikâr oldu gizler

İşgalcinin bitmeyen nefreti, kini vardı

İdrakleri kördüğüm, kalpleri bir duvardı

 

Mondros’un ardı hüzün, işgal ve istilâydı

Bu millet hürriyete âşıktı, müptelâydı

Yürekler yangın yeri, hüzün dağlar kadardı

Tasalı, kırık kalpler “vatan” diye atardı

Ecnebiler saldırdı, nefretini kusarak…

Ceddimin neferleri, haykırdılar susarak…

Ufuktaki parıltı, yalancı bir ziyaydı

Gördüğümüz bir kâbus, karanlık bir rüyaydı

Bu uğursuz rüyanın ötesi hoş, rahmetti

Ölümsüzleşen nefer Ahmet’ti, Muhammet’ti

 

Torosları inletti, atlılar ve yayalar…

Gerçek yüzler görüldü dökülünce boyalar

Temaşa eden bilir ufukların cengini

Akan kanlar bayrağa, verdi şanlı rengini

Yüreği köz köz etti, kırık dökük ağıtlar

Âhların aleviyle yandı bütün kâğıtlar

Doğrulttular düşmana topunu, tüfeğini

Gözyaşıyla yıkadı mübarek yüreğini

Siper etti kendini, olmasa da imkânı

Çelikten pusatlardan öne geçti imanı

 

Yurt için ölmek şeref, mümin için ahitti

Kutlu mücadeleye dağlar taşlar şahitti

Esaret zincirini yiğit Mehmetçik kırdı

“Ya özgürlük ya ölüm” diye asker haykırdı

Dadaloğlu misali mesken tuttuk dağları

İmanın ışığıyla aydınlattık çağları

Şehir efkâra durdu, gecenin yüzü kara

Şükrolsun iyileşti onulmaz derin yara

Sisler dağıldı bir bir, kışın sonu bahardı

Zifiri karanlığın ardında güneş vardı

 

Ân geldi, meyve verdi; sabırlar ve umutlar?

Gidenlerin ardından kan yaş döktü bulutlar

Müminsin, muvahhitsin; imanına şahidim

Kabrinde rahat uyu ey kahraman şehidim!...

Gönderde dalgalanan bayraktaki yıldızsın

Eskimez yenisin sen, hep parlayan yaldızsın

Esaret yangınında serinlendik gölgende

Huzuru ve barışı tesis ettin ülkende

Tarihten ders almazsak bu acılar hiç dinmez

Kanla sulanan bayrak gönderden asla inmez

 

Akdeniz’in incisi şeref ve şan sendedir

Ululardan emanet kutlu nişan sendedir

Rengin kan kırmızıdır, başka rengin yok senin

Eşsizsin bu âlemde gayri dengin yok senin

Yarım kalan tebessüm, sükûtun sessisin sen

Aşk rengine boyanmış huzur bestesisin sen

Ey zafer müjdecisi, kopup gelen âhsın sen

Sıkışan yüreklere kutlu inşirahsın sen

Üç Ocak geldiğinde mutluluktan uçarız

Birlik olduğumuzda her kapıyı açarız

 

Nihat MALKOÇ / Trabzon

 

 

Yarışma İkincisi

 

 

3 OCAK DESTANI

 

Kuyruk acısını unutmayıp da,

İşgalci olana gül vermedik biz.

Yalnız Fransız’ı düşman sayıp da,

Ermeni’yi tutup bel vermedik biz.

 

İngiliz en önde akıl hocası,

Peşine takılmış hain nicesi,

İnsanlık yoksunu şeref cücesi,

Cürmü kadar yaktı kül vermedik biz.

 

Kilikya hayali sarmış düşmanı,

O yüzden kudurmuş yokmuş imanı,

Müsait demişler Mersin limanı,

Çıkarma gününde sal vermedik biz.

 

Safı değiştirmiş gizli kefere,

Karargâh kurmuşlar onca nefere,

Boş yere çıkmışlar büyük sefere,

Alata’dan öte yol vermedik biz.

 

Çakal sürüsüne kucak açana,

Etrafa kendince korku saçana,

Kara kalpaklıdan ürküp kaçana,

Merhamet edip de yal vermedik biz.

 

Mustafa Kemal’in Aslan yaveri,

Mara’dan getirdi Kuvva haberi,

Değişti yörüğün bahtı kaderi,

Değil memleketi çul vermedik biz.

 

Bütün müfrezeler gelip yerleşti,

Vatan sevdalılar tek tek birleşti,

Toroslarda Türk’ün sesi gürleşti,

Çok şükür millete zül vermedik biz.

 

Kaçarak gidince haçlı ordusu,

Bitti esaretin zulüm korkusu,

3 Ocak’ta çaldı zafer borusu,

Şehit düşsek bile il vermedik biz.

 

Murat ARICI/Erdemli-MERSİN

 

 

Yarışma Üçüncüsü

 

HAYAT KAPTANIM “MERSİN’İM”

 

Dün gece rüyamda, gülüşü incilerle bezenmiş,

Mersin’imi gördüm anne.

Hayata gülen gözlerle bakıyordu,

Sevgiye, kardeşliğe aç insanlar doyuruyordu sofrasında,

Limon çiçekleri buram buram güvercin kanatlarında.

Sevgi ipliğine nazar boncukları diziyordu.

Gelin misali mavi bir tebessüm var yanaklarında.

 

Mersin’im,

Her bir yanda düşman kurmuştu ya pusu,

Sözü de öyle tutarlardı kalbur nasıl tutarsa suyu.

Bırak düşmanı gök mavinde uçurtman olayım,

Al beni yüreğine azıcık orada kalayım.

 

Mersin’im,

İçimde volkanlar yaratır o hüzünlü bakışın,

Bir ceylan böyle ağlar, yalnız kalınca kışın.

Senin zaferine şahit, hayran bütün kâinat,

Boğacaktı düşmanı denizinde, Mehmet’imin inadı inat.

 

Mersin’im,

Oysa ben sana ceylan bakışlım demiştim,

Gözyaşlarını silerken, saçlarına takılmıştı ellerim,

Kirpiklerini salıncak eyledim, al beni gönül tahtına,

Seni bana emanet verdi ulusum, ben de evladıma.

 

Mersin’im,

Yörüklerin misali zaferle, toprağa diz vurur dağların,

Gülüşün sarsın yarınları, dursun kanayan yaraların.

Merhamet merhemi sür, sevgiye aç gönüllere,

Benim mavi gözlü şehrim, kurtuldu mu şimdi anne.

 

Mersin’im,

Saçımı tarardı rüzgârın, esmez artık ne diye,

Nasıl dokundu göğsüne, yazıklar olsun o ecnebiye.

Avuçlarımda bir limon kokusu, yürekte şehrimin şefkati,

Üç Ocak’ta içti düşman, yenilgi denilen o şerbeti.

 

Ey vatanımın her karışında iz bırakan Türk milleti,

Nasıl da söküp attın göğsünden, sökülmez denilen o illeti.

Kalbimin kurtuluş günü, senin kurtuluşa erdiğin gün,

Ölürsem beni,

Ölürsem beni Mersin’imin ayran yanığı bağrına gömün.

 

Mehribe ERSİN-Mut/MERSİN

 

 

                                             Yarışma Mansiyon Birincisi

 

ÜÇ OCAK GÜNÜ

 

Ya Allah deyince topsuz tüfeksiz,
Üç ocak gününde kurtuldu Mersin.
Düşmanlar sanmıştı bizi yüreksiz,
Üç ocak gününde kurtuldu Mersin.

 

Samsundan doğmuştu Türkün güneşi,
Yanıyordu Yörüklerin ateşi,
Öyle bir savaş ki olmadı eşi,
Üç ocak gününde kurtuldu Mersin.

 

Esir yaşamayı sevmezdi bu ırk,

Ölmemizi emretmişti Atatürk,
Ayağa fırladı hasta yatan Türk,
Üç ocak gününde kurtuldu Mersin.

 

İngiliz, Fransız sardı Mersini,
Onlar bekliyordu işin tersini,
Onlara yurt değil verdik dersini,
Üç ocak gününde kurtuldu Mersin.

 

Kuvva ile ordu verdi baş başa,
Sarıldık küreğe, kazmaya, taşa,
Düşman türlü hayal kurmuştu boşa,
Üç ocak gününde kurtuldu Mersin.

 

Anlatırım sazım ile sözümle,
Övünürüm tarihimle, mazimle,
Savaş verdik şehidimle gazimle,
Üç ocak günüde kurtuldu Mersin.

 

Mehmet Ali SAPAN /Adana

 

 

 

Yarışma Mansiyon İkincisi

 

MERSİN’İN KURTULUŞ DESTANI

 

Akdenizden eser, Toros’tan iner,

Ilık, ılık ruzigarı Mersin’in.

Anamur, Silifke, Tarsus, Yenice,

Sahil boyu hoş diyar’ı Mersin’in.

 

Bu cennet vatana göz dikti yadlar,

Osmanlı mülkünde bozuktu tatlar,

Olmadı kimseden dostça imdatlar,

Başlamıştı ah-üzarı Mersin’in.

 

Otuz Ekim Bin Dokuzyüz Onsekiz,

İşgal başlamıştı, naçar idik biz,

İşbirlikçi; Fransız’le, İngiliz,

Verilmişti son kararı Mersin’in.

 

İçel-Mersin, Mondros Mütarekesi,

Hain düşmanların yükseldi sesi,

General Kılark’ın nota vermesi,

Kurulmuştu idamlar’ı Mersin’in.

 

İngiliz subayı çıkıp karaya,

Nota verdi hemen, O Galip Bey’e,

El koymak istedi hem de her şeye,

Kalmayacak; Namus-ar’ı Mersin’in.

 

On dokuz Aralık, Tarsus’u işgal,

Fıransız General Hamlin aynı hal,

Bin beş yüz Kamavor Ermeni, eşgal,

Olacaktı tarumarı Mersin’in.

 

Binbaşı Andrey’le, Yüzbaşı Caulet,

Milli bir teşkilat kurmaktı niyet,

Beyrut Ermeni’si kurup eyalet,

Düşecekti iktibarı Mersin’in.

 

Bu işgale karşı Türk gençlerini,

Tevfik Bey toplayıp gönül erini,

Basri bey, Hikmet bey çetelerini,

Derleyip eyledi yarı Mersin’in.

 

Ermeni, Musevi, Rum, Hristiyan

Kürt, Sünni, Alevi, Araplar her an,

Türklerle bir olup ettiler isyan,

Bunlardı umum efkarı Mersin’in.

 

Ekim, Bin Dokuz Yüz On Dokuz Günü

Hüseyin Hüsnü Bey, övdü ceddini,

Bazı azınlıklar bildi haddini,

Olmadı isyankarı Mersin’in.

 

Hayır cemiyeti Ermenilerin,

İslam Hayır Cemiyeti Türklerin,

Fransa Jandarma birliklerinin,

Sonu oldu;intizarı Mersin’in.

 

Nisan-Ekim bin dokuz yüz on dokuz,

Antlaşma yapıldı, güçlü ordumuz,

Müdafa-i Hukuk, Anadolumuz,

Cemiyeti ümit varı Mersin’in.

 

Lütfü Bey, Haydar Bey, Ali Efendi,

Osman Muzaffer bey, İshak Efendi,

Komutan, Başçavuş Yusuf Efendi,

İşte bunlar iftiharı Mersin’in.

 

Mustafa Kemal’e, O büyük şefe,

Beş ağustos günü varıp hedefe,

Eshab-ı Kehf Dağı, Ziyaret Tepe,

Kurtuluşta yadigarı Mersin’in.

 

Bin dokuz Yüz Yirmi, Üç Ocak günü,

Kurtuluş Bayramı, milli düğünü,

……………, *ordumun duyuldu ünü,

Vatan millet bahtiyarı Mersin’in.

 

*Burada şairin mahlası yer almakta. Ancak bu kısım şairin

tanınmaması için boş bırakılmıştır.

 

                     Osman Taşkaya (Aşık Feymani) / Osmaniye

 

 

Yarışma Mansiyon Üçüncüsü

 

 

MERSİN: KAHRAMANLIĞIN RUH COĞRAFYASI

 

Rüzgârda nefessin, sularda rüzgâr;

Hercai sineni döver, batırdığın güneşler.

Ağaçlarının yelesinden yıldızlar seker, kuşlar uçuşur,

Alev alev bulutlar yüzer hafiften,

Büyük serüvenin yansımıştır mermere.

 

Senin "Orta Toros" lu paletinde

Gündüzler, gölgesi vurgun yemiş Anadolu çiçeğidir.

Geceler, gümüşten bir şerit gibi genişler karanlığın örsünde

Ve günbatımları al bir kelebek olur.

Böğürtlenli rüzgârlar eser "Bolkar’ın Medetsiz Tepesi"nden,

Âsî bulutlar giysidir sana.

 

Bir ışık sütunu düşer, şehitlerinin heybesinden;

"Su Bendi" ve "Emirler" de kan renklidir sabahların.

Belediyenin al örtüsünü giyer "İbrahim oğlu Ahmet Hallaç",

"Karacailyas", en serin nane kokularıyla savrulur.

"Yanpar’lı Hüseyin", "Hacı Bey", "Muhsin Efendi": Gözünün son damlaları;

"Hasan Efendi", "Sadık Paşa":  Leyli bakışların,

Toprağında yatan yiğit: "Emin Reşa Bey" dir.

 

Hani bir sadâ yırtardı karanlığı,

Bir yıldırım gibi inletirdi "Mülazım-ı Evvel Osman Muzaffer Efendi",

Gül açardı al bayraklı siperlerde:

"-Vatanımda bir düşmanın ayağına gitmem!"

Alnında ağarttığın şafaklardan tekbîr sesleri akardı.

Çözerdin özlediğin esintiyi başından,

Tarardın "Aslanköy" lü analarımızın tarağıyla

Bahçelerin altın yelelerini.

 

Baktığım her yerde sen varsın, gözümün aldığınca

"Gözne" de, "Fındıkpınarı" nda, "Mihrican" da nice umutların tomurcuklanır.

"Göksu Irmağı" nda, nurdan halen parlar,

"Karataş Burnu" ndan, secde için suya iner her gece yıldızların.

Kutsanmış kuşluklarla ışırsın günlerini

"İncekum" da nice sırlar saklarsın

İpek bir satene sarılıdır dünyan

En güzel çağrıları muştular sesin.

 

"Tımbıllı" nın ateşiyle tutuşan sularının burcundan

Âşk ve ışık akar, tenhalarında açelyalarla

"Karacailyas" ın, "Gudubes "in,

"Ziyarettepe "nin göğü çatlatan mavilerinden,

Tan yeri sürüklenir;  gülşen olursun: Cennete nîşan

Çözülür ivmenden eşyanın yerçekimi

Zirvelerinde melhem oynar.

 

Çağlar eriyerek silinmiş engin bağrında

Kaf mısın, Anka mısın, bilemem

Ne zaman seyretsem "Toros’lu" duruşunu

"Üç Ocak" lı miladın ve senin güzelliğin

Bir daha canlanır karşımda, yenibaştan

 

Miraç Furkan Bayar / Erzurum

 

 

       Yarışma Juri Özel Ödülü Birincisi

 

MERSİN’E SERANAT

 

Ey portakal kokulu şehir;

Düşer miydi saçlarına yakamozlar,

Prangalar bağlıyken ayaklarına?

Ne ay şavkı düşerdi şakaklarına;

Ne de güneş yakışırdı ufuklarına.

 

Sen sevdiğim, sevdalandığım diyar.

Hangi su severdi seni;

Hangi köprüler kamçılardı sana gelsin diyerek nehirleri.

Sen ey Göksu’nun gözlerine sürme çektiği yâr;

Duyuyor musun beni?

 

Bu gün mevsimlerden kurtuluş.

Takvimlerden üç ocak.

Selam saldım cümle kuşlara bugün,

Gelip saçlarında uçacak.

Zeytinliklerinden havalanır bütün barış güvercinleri.

Sana perdedar olup, konfetiler saçacak.

 

Öper miydi Akdeniz sabahlara kadar seni?

Elin olsaydın.

Hangi türkü yakışırdı sana,

Hangi kına girerdi avuçlarına?

Sinen İstikbal kokmadan ve dudakların İstiklâli fısıldamadan,

Mahşeri bir kalabalık kapanır mıydı ayakuçlarına?

 

Bugün günlerden üç ocak…

Doğduğun gün Mersin.

Mürüvvet günün. Aşk günün…

Hangi cemredir bu, hangi sevdanın o nazenin dokunuşu?

Hangi vuslattır bu böyle?

Dudaklarındaki kıpırtı, hangi şükrün okunuşu?

 

Ey şehir sende gezer, su ve zaman kol kola ve sende tazeler aşklarını.

Özgürlüğüne ve özgürlüklerine kaldırırlar kadehlerini.

Güneşin doğuşunda ve batışında esvap değiştirir Akdeniz.

Göksu geçtiği her yerde adeta öper topraklarını.

Her şey ve herkes bir şeyler devşirir senden.

Çünkü ağaçlar egemen dökmek ister yapraklarını.

 

Bütün yıldızlar emrimde bugün Mersin.

Adın yüreğimdeki şairin dilinde.

Bütün kayalıkların şiir yazmak için çağırır sevdalı yürekleri.

Sende her sokak, her yol, her yüz kurtuluşu anlatmakta

Kendi kavlince ve halinde.

 

Hürrem’in kirpiği kadar güzel,

Züleyha’nın asaleti kadar asilsin Mersin.

Bugün günlerden üç ocak;

Bir ana nazeninliğinde gözlerini;

Bu saman kâğıdı takvim yaprağı silsin.

 

Yıkılacaksa köprüler yıktık.

Yakılacaksa yaktık.

Ölünecekse öldük Mersin.

Biz ki zifiri karanlığın içerisindeki aktık,

Biz sana aşk için sahip çıktık.

 

Bugün günlerden üç ocak.

Bu saman kâğıdı takvim yaprağı, dağlardan ağır bir yük taşır.

Akdeniz’in göğsü kabarırken

Cemalin bugün daha bir  ışır.

Ne bir boya sür gözlerine.

Ne de kızıla çevir dudaklarını.

Sana en çok İstiklal yakışır.

 

   Adem Bilban/ Seydişehir-Konya

 

 

   Yarışma Juri Özel Ödülü İkincisi

 

 

MERSİN AĞACININ AĞITI

 

mersin  ağacının beyaz gölgesinde

fildişi bir zaman

kadın toros etekleri kadar ağıtlı

çocuk akdenizin sıcak koynu gibi  masalsı

başımızda  uçarı sevdaların deniz ılıcası

adam sularda aksi seda

kadın rüzgarlarda  toros çiçeklerine mühürlü

şiir dilli çocuk akdeniz kadar  mağrur

köpük köpük sevdasın sen sularda kilikya

 

adonisin bahçelerinde şafaklar söktü  yar

batı rüzgarlarında  ağıtlı okunuyor  kurtuluş  hikayeleri

devriyeler basmış şehri

ardında sonsuz eşiklerde bitmeyen bir yağmur

filikalar eski limanda

lejyonlar şahmaranlar şehrin boşluğunda

samanyoluna bakıyor çocuk

gazi paşayı bekliyor

o en parlak yıldızı

 

kız kalesinde sular ve zaman  gül yaprağının çiyinde kanıyor

şiir dilli çocuklar kayıp zamanın güz çığlığı ile

bekliyor kurtuluş gününü

hürriyeti

sıcak bir ekmeği

ah kilikya ah kilikya

güz çiğdemleri açarken

şiir dilli çocuklar gibi hüzünkarsın  sen kilikya

 

ne zaman susacak ağıtlar

seninle gömdüm türkülerimi

eski  taş gömütlere

akdenizin sıcak koynunda

ağıt ağıt mersin ağacı

 

halep ipeği sadakor giymiş anam

melon şapkalı baylar

karboğazında mahşeri bir  zaman

cepheye cephane taşır anam

gül kurusu mendiliyle siler gözün yaşını

 

kesme taş evlerden yükseliyor

maruni çerkez arap dürzi ve mübadil bir çığlık

her üç ocakta göğsüne kekik sürüyor maranlar

bekliyor efsunlu geleceği türkmen çocuk

samanyolunun sonsuzluğunda

sıcak ekmekler gibi kutsalsın  sen kilikya

 

toros etekleri pare pare ağıta durmuş

sümbül  kokulu koçyiğitler  gülü reyhan kokuyor

içmiş meçhul asker ölümsüzlük şarabını

süpürge tohumu bir dilim vesika ekmek bekliyor anam

şiir dilli çocuk eski limanda

paris  zırhlısına el sallıyor

tarih karboğazında yeniden yazılıyor

müfrezeler atlılar devriyeler geçiyor

portakal kokulu mersin gecelerinden

 

mersin ağacı  ve  maranlar

efsunlu samanyolunda beklenen mustafa kemaller

kurtuluş gününü selamlıyor her üç ocakta türkmen obası

gülbank okuyor giryan derviş toros eteklerinde  vatanın saadetine

her üç ocak mahşeri bir kalabalık

 

hürriyet hummalı bir ateştir

cennet elbisesini zifiri renkte giyenler için

kurtuluş gününü selamlıyor şiir dilli  çocuk

ağır kurşun yarası pervazlar

ağıt ağıt mersin  ağacı

adamın içi tufan

kadın toroslarda yalnız dağ çiçeği

çocuk samanyolunda  sonsuz Mustafa Kemal

eşitlik ve hürriyet türküleriyle

köpük köpük sevdasın sen  derin suların kadim izinde  kilikya

 

Ömriye Karataş/ Gebze –Kocaeli

 

 

Yarışma Juri Özel Ödülü Üçüncüsü

 

 

AKDENİZ  İNCİSİ

 

1

İngiliz, Fransız, geldiler birden,

İsyan  etti sular akan nehirden,

Urfa,  Maraş, Antep, birçok  şehirden,

Düşmanları kovmak  zordu Mersin’im.

Kilikya’da varken düşman mangası,

Anamur, Silifke, Tarsus Ovası,

Alev alev yanan yağmur damlası,

Sanki bir ateşten,  kordu Mersin’im.

 

Yıldızlar dökülse bölünmez vatan,

Sandılar geçilir Toros Dağından,

İngiliz, Fransız, batıda Yunan,

Geldiğine pişman oldu Mersin’im.

 

Mersin’dir burası, dört mevsim bahar,

Dağları ovası hep tarih kokar,

Köpüklü dalgalar sahili okşar,

Akdeniz incisi oldu Mersin’im.

 

Umut dolu heybem taklı kolumda,

Sevgi çiçekleri açar yolumda,

Bir uçtan bir uca Anadolu’mda,

Özgürlüğe giden yoldu Mersin’im.

 

Adı gibi mavi Göksu’da sular,

Toros Yaylasında Yörük obalar,

Ay-Yıldız tapulu Al Bayrağım var,

Tarihe bir mühür vurdu Mersin’im.

 

2

“Çanakkale ruhlu” Mehmedim var ya,

Kaç yazar bin düşman top ve batarya,

Tersine akamaz artık Sakarya,

Akdeniz’den güneş, doğdu  Mersin’im.

 

Tarihte isimsiz nice kahraman,

Eşi yok  dünyada böyle bir destan,

Samsun’dan Yurduma,  güneş gibi doğan,

Atatürk’e  selam durdu Mersin’im.

 

     Zeki Uysal/ Ş. Karaağaç/Isparta

Bu haber 7087 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

ANAMUR

ANAMUR'DA YENİ BİR BİTKİ TÜRÜ

ANAMUR'DA YENİ BİR BİTKİ TÜRÜ Anamur Lalesi, "Fritillaria Nevzatcaglari", endemik bitki Mersin'in Anamur İlçesinde tespit edilerek, tanımland...

KADES PROGRAM TANITIMLARI DEVAM EDİYOR

KADES PROGRAM TANITIMLARI DEVAM EDİYOR İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan KADES programının tanıtımı Anamur ilçesinde tüm h...
    Günlük hayatın bir parçası, ölçü birimleri13 Kas?m 2024

Sponsor Alanı

Sponsor Alanı

 

ANKET

ANAMUR OKULLARINDA SERBEST KIYAFET UYGULANSIN MI?




Tüm Anketler

0cak - 2012 / Her Hakkı Saklıdır / Kaynak gösterilip, sitemizin ilgili sayfasına link verilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir-Site ticari olmayıp, kütüre hizmet eder.
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

Altyap?: MyDesign Haber Sistemi