Bir şehit cenazesinden tespitler


Açıklama:
Kategori: KÖŞE YAZILARI
Eklenme Tarihi: 18 Eyl?l 2012
Geçerli Tarih: 28 Mart 2024, 18:21
Site: anamursedir-anamur dergi
URL: http://www.anamursedir.com/yazar.asp?yaziID=775


Anamur’dan bir yıl içinde PKK terörüne üç şehit verdik. İlk şehidimiz geçen yıl 1 Ağustos 2011 günü şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Serkan Angay idi. İkinci şehidimiz 24 Haziran 2012’de haberini aldığımız ve 25 Haziran 2012 günü Kaşdişlen Köyünde sonsuzluğa uğurladığımız Uzman Çavuş Atanur Bal oldu. Sonuncusu ise Malaklar Köyünden Uzman Çavuş Hakan Balta. Şehitlerimiz Atanur ile Hakan’ın köyleri birbirine yakın ve evleri arasındaki mesafe 2 km bile yok. 

 

Anamur’da şehit cenazeleri için düzenlene törenlerde son zamanlarda Otogar Camisi tercih ediliyor. Diğer camilerin aksine Otogar Camisinin avlusunun daha geniş olması tercih nedenlerinden biri olsa gerek. Nitekim şehitlerimizin Anamur’a gelişleri ve ne zaman tören yapılacağı çeşitli araçlarla ilan edildikten sonra, teröre bir tepki olarak evlere ve işyerlerine bayraklar asılıyor, kadın-erkek, büyük-küçük herkes yürüyerek veya arabaları ile Otogar Camisine ulaşırken,  yüzler, binleri, binler onbinleri bulur. Burada toplana herkesin tek bir amacı, bölücü PKK terörünü lanetlemek, şehidine son görevlerini yerine getirmektir.

 

Hakkâri’nin Şemdinli İlçesi kırsalında PKK’lı teröristlerle girdiği çatışmada şehit olan Uzman Çavuş Hakan Balta henüz baharında ve 25 yaşındaydı. Daha birkaç ay önce zorunlu askeri eğitimlerini tamamlamış ve vatan hizmetinde ilk görev yeri Şemdinli’ye gitmişti. Geçen yıl yolcu ettiğimiz Serkan Angay Van-Başkale yakınlarında yol kontrolü sırasında hain saldırıya uğramış ve açılan çapraz ateş sonrasında oracıkta şehit olmuştu. Daha iki ay önce kaybettiğimiz Atanur Bal ise Hakkâri Kavaklı bölgesinde bölücü terör örgütü mensuplarıyla girdiği çatışmada şehitlik mertebesine ulaştı. 

 

Şair ne güzel ifade etmiş;

 Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır"

 

Bu nedenle Van ve Hakkâri, Şırnak’ın dağı taşı Anamurlular için artık sıradan bir toprak parçası değildir. Bu kentler ve dağı taşı ülkenin doğusundaki bir il olmaktan çıkmış vatanlaşmıştır. Anamur ne ise Hakkâri de, Şemdinli de odur.

 

Bu vesile ile vatan için, bayrak için, milli birlik ve beraberlik için kendini feda etmekten çekinmeyen, askerimize, polislerimize, güvenlik güçlerimize, vatandaşlarımıza Allahtan rahmet ve yakınlarına sabır ve metanet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

 

12 Eylül 2012 günü ilk olarak bazı kurumlardan cep telefonlarına bir mesaj ile irkildik. Evet, yine bir şehidimiz vardı. Sonrasında ayrıntılar belli olmaya başladı. Şehidimiz Uzman Çavuş Hakan Balta’nın cenazesi Van’da düzenlenecek bir askeri törenin ardından uçakla Gazipaşa Havalanına getirilecek, oradan bir helikopter ile Anamur’a ulaşacaktı. Şehidimiz için cenaze törenlerinin namazı sonrası yapılacağını düşünerek bir saat kadar önce Otogar Camisine gitmek üzere yola çıktık. Geçtiğimiz yerlerde çoğu işyerine bayraklar asılmış, insanlar gruplar haline Otogar tarafına doğru akıyordu.

 

Tören alanına ulaştığımızda caminin içi dışı, otogar çevresi tıklım tıklım dolmuştu. Caminin iki minaresi arasına büyük bir bayrak asılmış, sürekli Kuran-ı Kerim okunuyordu. Bu arada bazı görevlilerin vatandaşları belli yere toplamak için özel bir çaba içinde gördük. Sanki vatandaşları şehitlerden uzak tutmak için bir yerlerden emir almışlardı. Bu durumu yadırgadık. Bir taraftan vatandaşın şehit için düzenlenecek törene katılmasını isteyecek, hem de toplananları oraya buraya itekleyip duracaksınız.

 

İkindi ezanı okunmazdan biraz önce siren ve ambulans sesleri birbirine karışırken, cami avlusunda bekleyen kalabalıkta da ani bir dalgalanma meydana geldi. Görevlilerin protokol haricinde kimsesi cenazeye yaklaştırmamaya, yaklaşmaya çalışanları tartaklamaya çalıştıkları iddia edildi. İkindi namazından sonra kalabalık cenaze namazı için saflarını oluştururken görevlilerin uyarıları devam ediyordu. Cenaze namazını kılıp şehide haklarımız helal ettik. 

 

Bir görevli tarafından şehidin kısa hayat hikâyesi okundu. Üçbeş satırdan öte geçmeyen bu özgeçmiş, içimizin bir kere daha burkulmasına neden oldu. Demek ki, yiğit Hakan’ın TSK’daki yeri ancak bu kadarmış dedik. Başka da bir konuşma yapılmadan tören bitti. Şehidin cenazesi musalla taşından alınıp top arabasına yerleştirildi. Bandonun cenaze marşı eşliğinde vatandaşlar bir süre yürüdü. Ama çoğu gençlerden oluşan büyük bir grubun sloganları bandonun sesini bastırmış, duyulmaz hale getirmişti.

 

Daha caminin avlusundan çıkar çıkmaz şehidin cenazesi top arabasından alınmış ve cenaze nakil aracına kondu. Vatandaşlar bir süre daha şehidin arkasından yürüyebildi. Belki başka bir nedeni var ve öyle yapılması gerekiyordur. Ama Atatürk Bulvarının daha ilk kavşağında bundan önceki şehidimiz Atanur Bal’ın töreninde olduğu gibi şehidin cenazesi adeta vatandaşlardan kaçırıldı. 

 

Şehidin cenazesinin hızla köye doğru yol aldığı sırada bizler de bulabildiğimiz bir araç ile Malaklar Köyüne ulaşmak üzere koşturmaya başladık. Aracımız kalabalık trafikte yol bulmakta hayli zorlandı. Pek kimsenin kullanmayacağını düşündüğümüz çevre yollardan Çeltikçi Köyüne vardığımızda, iki koldan araç trafiği Malaklar’a doğru akıyordu. Kaşdişlen Köyü’ne yaklaştığımıza bizi büyük bir bayrak karşılıyordu. Malaklar Köprüsünden öte gidemedik. Dereboyunu takip eden yolu kullanarak mezarlığa ulaşmaya çalışırken de kalabalıktan yürümeye imkân yoktu. 

 

Bizler gibi pek çok kişi Malaklar Köyü Mezarlığına ulaştığında cenaze defin işlemi başlamıştı, bir taraftan da Kuran-ı Kerim okunuyordu. Bir süre sonra Kuran-ı kerim okunması bitmiş, duaya geçilmişti. Hep birlikte ellerimizi açıp dua ve niyazlarda bulunduk. Kalabalık arasında dolaşırken bazı askeri görevlilerin tören için gönderdikleri çelenkleri düzenlemeye çalıştıkları ve birkaç tanesini ön sıralara yerleştirdiklerini gördük. Bir kere daha içimiz burkuldu. Bir tarafta şehit olan arkadaşları, bir tarafta teşrifat çabaları. Yazıklar olsun bize. 

 

Şehit Uzman Çavuş Hakan Balta’nın cenaze töreni bittikten sonra yine kabalılar haline dönüşe geçtik. Evet, hep tekrarlanıp duruyor, “şehitler ölmez, vatan bölünmez. Ama yine analar ağlamaya, bacılar feryat etmeye, babalar yıkılıp kalmaya devam ediyor. 

 

NOT: Bu yazımız Bingöl’de hain pusuda şehit düşen asker ve polisimizin acı haberinden önce kaleme alınmıştı. Artık yeter diyoruz.

 

Hüseyin ŞİNASİ