BİR ÜSLUP SORUNU: SEN KİMSİN?


Açıklama:
Kategori: KÖŞE YAZILARI
Eklenme Tarihi: 11 Haziran 2012
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 14:44
Site: anamursedir-anamur dergi
URL: http://www.anamursedir.com/yazar.asp?yaziID=506


Kızanlar seslerini yükseltiyor ve öfkeyle haykırıyorlar: Sen kimsin?

 

Günümüzde bu soruyu soran kişinin amacı sizin kim olduğunuzu öğrenmek değil, sizi küçümsediğini, ciğerinizin beş para etmediğini yüzünüze karşı haykırmaktır. Hem de tükürmekten ve sövmekten beter biçimde.

 

Bu soruyu soran kişi söylemese de size “Ben öğretmenim, ben zenginim, ben milletvekili veya kaymakamım” demek ister. Hani her zaman öğretmeni milletvekilini, zengini, kaymakamı baş tacı ediyoruz ya. Herkes kendisini baş tacı etmelidir diye düşünür haspam.

 

Ama aslında “Sen kimsin?” diye sesini yükseltirken, kendi kollarına da kelepçeyi vurmuş olur. Çünkü karşısındaki kişi toplumun en alt basamağında da olsa ona “Peki, sen kimsin?” deme hakkını vermiş olur. İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burasıdır.

 

Atalar derler ki “Baş ağır gerek, kulak sağır.” Eğer hafiflik yapar da karşına çıkan herkese “Sen kimsin?” diye hırlarsan, uyuz bir sokak köpeğinden farkın kalmaz. Ve gene atalarımızın tabiriyle “Azan kurda, kızan köpek” yakışır.

 

Hani milletvekili vatandaşa kızıp “Ben milletvekiliyim” diye kükremiş. Vatandaş da cevabı yapıştırmış “Ben de milletin aslıyım” diye.

 

Bu sözlerin altında biraz da vatandaşı dinlemekten kaçınma, onu adam yerine koymama alışkanlığının izleri vardır. “Ben doktorum, kardeşim sen kimsin?” diyen hekime vatandaş “Ben de hastayım ulan eşşoğlu eşek” demek hakkını elde eder. Peki, burada itibarını kaybeden kim olur? Vatandaş mı, yoksa hekim mi? Çıplak gözle bakıldığında hekimin efelenmesi haklıymış gibi görünür. Öyle ya! O adam çalışmış çabalamış hekim olmuş. Karşısındaki de hiçbir emek çekmeden hasta olmuş. Veya biri öğretmen olmuş da öteki Sarı Çizmeli Mehmet Ağa olmuş.  Ya da vekil olmuş. Siz Sarı Çizmeli Mehmet Ağa olmanın kolay bir şey olduğunu mu sanıyorsunuz? Hiç düşünmüyor musunuz herkes okuyup beyefendi, hanımefendi olurken bu adam niye sarhoş oldu, ağır işçi oldu diye. Düşünmüyorsanız çevrenize bir daha bakın ve düşünün.

 

Hekim olmak, öğretmen veya vekil olmak hiç kimseye başkalarına cart curt etme hakkını vermiyor. Aksine karşısındaki kişi kim olursa olsun onu sonuna kadar dinlemek, sorusuna ve sorununa çözüm bulmak görevini yüklüyor. Devlet seni vatandaşa veya ona buna efelensin diye değil, adam gibi davransın diye okuttu kardeşim. Ha sen zenginmişsin… Paranı benimle mi yiyorsun kardeşim? Zenginsen oğluna uşağına zenginsin. Bana zırnık koklatmazmışsın. Senden para pul isteyen mi var? Ben sana biat etmektense arpa ekmeği yemeye razıyım kardeşim. Sen kimsin? Beni mahpusa atarmışsın. Rahatımı kaçırırmışsın. Kaçır ulan! Benim zaten bir elim yağda bir elim balda mı? Böyle düşünmeye alışmış veya böyle düşünmeye başlamış birisine “Sen kimsin?” derseniz, alacağınız cevap sizi yamyassı edebilir.

 

Size birisi “Sen kimsin?” diye meydan okumaya kalkarsa bilin ki sizin korkup susmanızı, ya da isteklerinizden vazgeçmenizi, kendisini sıkıntıya sokmamanızı bekliyordur. Karşınızdaki kişi vali de olsa,  dekan da olsa, din adına konuşan vaiz de olsa ona karşı sesinizi yükseltmekten korkmayın: Peki sen kimsin?

 

Akıllıysa susacaktır. Azıcık zayıf akıllı ise size ben şuyum, ben buyum demeye kalkarsa artık ağzınıza geleni söyleme hakkınız doğar.

 

Ben gazeteciyim, ben öğretmenim, ben politikacıyım, ben senin büyüğünüm…

 

Ben aslında hiçbir şey değilim. Olsaydım, seni yumuşacık davranışımla ikna eder yola getirirdim. Sana insan gibi davranır, ilişkiyi sarpa sardırmazdım. Senin içindeki bencillik duygularını kabartıp, sana kişiliğime karşı saldırma hakkını vermezdim. Seni dağlara çıkarıp eşkıya değil, düze indirip evliya yapardım.

 

“Sen kimsin?” diyen, hiçbir şey; “Sen her şeysin” diyen, çok şeydir.

 

SONSÖZ: BEN SİZİ KÜÇÜMSEYEN DEĞİL, ANLAMAYA ÇALIŞAN BİRİ OLMAK İSTERDİM.