CAN GİBİYDİK
Açıklama:
Kategori: KÖŞE YAZILARI
Eklenme Tarihi: 06 ?ubat 2019
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 13:49
Site: anamursedir-anamur dergi
URL: http://www.anamursedir.com/yazar.asp?yaziID=3791
CAN GİBİYDİK
Anadolu’nun şirin köylerinden birinde kendi halinde kalabalık bir aile idi,
Bütün aile ve çocukları çok iyi olmayan şartlarda sefalet içinde yaşıyorlardı,
Bir yandan çocuklar büyüdükçe inşaatlarda yevmiye ile çalışırlardı,
Kazandıklarını en büyükleri abisine teslim ederlerdi,
Kimi zaman da iş olmadığında köydeki bir iki parça verimsiz tarlalarda çalışırlardı,
Ailenin içindeki ortanca kardeş ile çok önceleri tanışıyorduk,
Genelde köyde kalır evdeki işleri,
Annesi ve babasının yapacağı işlere yardım etmeye çalışırdı,
Çocukluğunu yaşayamadan o yaşlarda tarlada çalışarak
Bir yandan da ilkokul, ortaokulu kendi köyünde okudu.
Liseyi de şehirde okumaya başladı,
Bir yıl sonra ailesinin şartları gereği okulu yarıda bıraktı,
Çok geçmeden askere giderek vatani görevini de tamamladı.
Askerlik sonrası yine köyde tarlada bahçede çalışıyordu
Bir süre sonra ailesinin isteği üzerine yarım gönülle de olsa
Bir akrabası ile nişan düğün dernek kurulur ve evlenir,
Hayat devam eder uzun zaman geçer.
Beş on sene sonra evliliğin nasıl bir kurum olduğunu tam kavrayamadan
Çoluk çocuğa karışır ve gün be gün evliliği sarsılmaya başlar
Gerek ailesi gerekse eşinin ailesi rahat vermezler
Kavga gürültüden sonra herkesten uzaklaşmaya başlar
Bir kenara çekilip sakin kafayla çok düşünür ve kararını verir
Buralarda hiç bir hayır görmedim deyip alır yanına ailesini binerler otobüse plan program yapmadan sonu bilinmeyen bir yola çıkarlar
Arkasına bakmadan Adana’ya doğru yola çıkarlar,
Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Adana ya giriş yaparlar
Adana’da otobüs mola verir ve bir kenarda beklerken
Otobüslerin mola vermesi ile birlikte yarım saatlik sürede olsa
Hava almak ve bir çay içmek için çay ocağına yönlenirken
Tam o sırada göz göze geldik bir an yok olamaz deyip gözlerimi kaçırdım
Ama bir yandan da tekrar baktım ve ta kendisi idi,
Yıllar sonra otobüs molasında tesadüfen karşılaştık
Duvarın dibinde oturmuş etrafa bakıyordu,
Birazda yılların verdiği yorgunlukla olsa gerek değişmişti
Ama ısrarla yanına doğru yaklaştım, yüzüne baktım
Bir dokundum, uzun süre bakındı, zorda olsa tanıdı,
Yıllar önceki halinden eser kalmamış,
Sarıldık hal hatırdan sonra,
Göz göze geldiğimizde, öyle bir baktı ki
Bakışları çok şey anlatıyordu, ayağa kalktı bedeni yorgundu,
Ah çekti içinden, sanki yılların nefreti dökülüyordu,
Hayırdır yolculuk nereye dedim,
Bir umut, bir çaresizlik, bir perişanlıktır gidiyor dedi,
Rast gelirse bir kısmet, bir iş için çıktık geldik buralara,
Canım arkadaşım, pırıl pırıldın, neden böyle oldu dedim?
Sustu…
Çok uzaklara daldı gözleri,
Bütün yaşadıkları o an film şeridi gibi
Gözlerinin önünden geçiyordu belki
Aslında gözleri her şeyi anlatıyordu,
Öyle bir haldeydi ki yıllar onu o yılları çoktan bitirmişti.
Bir daha dokundum, bu ne hal dedim,
Sorma dedi sorma, ama gözleri doldu taştı,
Üç tane çocuk ve eşiyle, sokakta kalmış perişandı.
Aklım almıyordu o güzel insan, bu hale nasıl geldin dedim,
Durakladı yine ah çekti, belliydi içi parçalanıyordu.
Memlekette geçen yıllar içinde belli ki çok badireler atlatmış
Yokluk yoksulluk, yalnızlık perişanlığın her türlüsünü yaşamış
Üstüne üstlük yetmezmiş gibi
14 yaşlarında ki çocuğunu da bir trafik kazası sonucu kaybetmiş.
Ağıtlar içinde kara toprağa vermiş oğlunu,
Bir başına kalmaya bakar her şey dedi.
Ne bir dostum, ne de soranım kaldı,
Üstelik gittiğim yollarda, mekânda çevrede,
Nereye gidersem gideyim, her yerde önüme çıkıyordu bir şeyler,
Şansızlık ya da kör talih ne dersen de,
İtip düşürenler mi, yan bakıp söylenenler mi?
Yeter ki yürüdüğün yolda ayağın takılsın,
Tekme vurmak için bekleyen o kadar insan var ki,
Düştüğünde her şeyi görüyorsun,
Ne söyleyeyim, bu hale geldik işte,
Sende biliyorsun, her seferinde konuşurduk ya,
Ne umutlarımız vardı, ne hayallerimiz,
O güzel köyümüzde müstakil evimiz olacaktı,
Ağaçlar yetiştirip meyvelerini ailece yiyecektik.
Sözde çocuklarımızı en iyi okullarda okutup,
En iyiyi, en doğruyu öğretip, adam edecektik.
Ama olmadı, ne bilirdim her şeyin karışacağını,
Kördüğüm olup, ayaklarımıza dolaşacağını,
Ne yaptıysam olmadı, olmadı işte,
Neyse otobüs kalkıyor, bana müsaade,
Yirmi dakikalık otobüs molasında ‘bu kadar yeter’ dedi.
‘Nereye gidiyorsun?’ dememe fırsat bırakmadı,
Arkasını döndü, ‘otobüs nereye giderse’ dedi ve gitti,
Ben orda tek başıma kaldım ve hala onu düşünüyorum.
Ali GÜLMEZ-ADIYAMAN