ANADOLU'DA MİSAFİR AŞKI


Açıklama:
Kategori: KÖŞE YAZILARI
Eklenme Tarihi: 22 Nisan 2015
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 13:07
Site: anamursedir-anamur dergi
URL: http://www.anamursedir.com/yazar.asp?yaziID=2591


             ANADOLU'DA MİSAFİR AŞKI

 

Görevim gereği ve isteğim üzerine Anadolu’yu gezdiğimi söyleyebilirim. Bu gezilerim sırasında Anadolu’nun birçok hasletlerine bizatihi şahit oldum. Yine teftiş gereği, dağların vadisinde ki bir Anadolu köyüne meslektaşım ile giderken,  yolda sohbetimiz sırasında 'orada yaşayan köylüler herhalde bayağı geri kalmışlardır' diye konuşmuştuk.

 

Köye gidip görevimizi yaptıktan sonra dönmemiz gerekti. Günlerden Cuma olması farklılık arz ediyordu. Ama Cuma vakti yaklaşmıştı.  Gitmek, gitmemek konusunda meslektaşım ile tartıştık. Sonuç olarak,  Cuma görevini yaptıktan sonra ayrılmayı kararlaştırdık.

 

Vaktin hazırlığını yaptıktan sonra Camiye girdik. Görev bitince dışarı çıktığımızda, cami bahçesinde sıra halinde bekleyenlerle karşılaştık. Olayı anlayamamıştık. Sırayla bu jestin karşılığını vermek üzere, herkesin elini tutarak “Allaha ısmarladık”. deyip ayrılmak istedik. Halkanın en sonunda bir orta yaşlı vatandaş elini tutarken bırakmadı, “öğle vakti, (parmağıyla işaret ettiği) şu karşıdaki eve gideceğiz ondan sonra güle güle diyeceğiz” dedi. Biz kendisine teşekkür ederek ayrılmak istedikse de başarılı olamadık. Kırmamak için birlikte gösterdiği eve gittik.

 

Alındığımız oda çocukluğum zamanında köylerde gördüğüm oda dizaynında idi. Pencerenin önünde bir sedir, sedirin üzerinde ki köşede yüksekçe bir minder, ayrıca sedir üzerinde iki adet minder daha vardı.  Ev sahibi “buyurun” diyerek bana yüksek minderi işaret etti. Ben gerek yaşımın ve gerekse görevdeki konumun gereği eski kültürün bir parçasının taşıyıcısı olarak tedirginlik göstermeden, yüksek mindere geçip usulünce oturdum. Asılda davet edilen ben ve meslektaşımdı. Bizimle birlikte bazı komşular davet almadıkları halde arkamızdan gelip odaya oturdular. Onlarla hal hatır sorup sohbet ederken gelenler devam ediyordu. Daha sora cami imamı da geldi. Bu kadar insan niye geldi? Derken, bir sofra kuruldu. Gelenler çoğalınca ikinci sofra kuruldu. Gelenleri sonu gelmeyince ara salona bir sofra daha kurulması talimatı verildi. Habersiz gelen bizler ve diğer köylüler için mevcut yemek yeter mi diye düşünmekten kendimi alamadım. Bu kültürü her ne kadar biliyorsam da, bildiğim kültür kırk yıl öncesine aittir diyerek halen yaşanır olduğunu düşünemiyordum.

 

Hazırlanmış günlük yemekler, sofraların çoğalması düşünülerek herkese dağıtıldıktan sonra kışlık dediğimiz veya başka bir deyişle gerektiğinde lazım olur diye tedbir olarak hazırlanmış yemekler (kavurma v.b) sofralara inmeye başlandı. Herkes yedi yemekler bitmedi.

 

Ben yine kendi kendime sorular sorarak düşünmeye yeltendim. Ev sahibi misafir olarak gördüğü iki kişiyi davet etmişti. Arkamızdan gelen diğer komşuları kim davet etmişti? Biz içerdeyken gelenleri ve ayrı bir kültürde olduğunu düşündüğümüz cami imamını kim çağırmıştı? Herkes kendisi gelmişti.

 

Ev sahibi de her geleni bir şevkle memnuniyetle karşılamıştı. Misafirler bizi tedirgin ederken, ev sahibi diğer konukları bir yük olarak görmemiş, aksine mutlu olmuştu. Tanıklığını ettiğim bu olayı Anadolu’da misafir aşkı olarak tanılamak içimden geldi. İnsanlıktan bihaber geri kalmış olarak düşündüğümüz bu Anadolu köyü ve yaşayan bireylerin, insanlığı en üst seviyede temsil ettiğine tanık oldum. Asimile olduğum kültürümü bana hatırlatmış olmaları ve benimde zihnimde yeniden yeşermesine sebep olmaları beni en üst seviyede memnun etmişti. İyi ki varsın Anadolu ve Anadolu kültürü. Tarihini asırlara taşıyan bu insanları ve toplulukları her zaman takdir ettiğim gibi; bu eşsiz kültürün yaşanması dileğiyle.

                                                                            

                                                            Etem GÜRSU

Maarif Müfettişi

Eğitimci- Yazar

Nisan 2014