TÜRKOĞLU TÜRK'ÜN MUAZZAM TORUNU


Açıklama:
Kategori: KÖŞE YAZILARI
Eklenme Tarihi: 06 Kas?m 2013
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 14:08
Site: anamursedir-anamur dergi
URL: http://www.anamursedir.com/yazar.asp?yaziID=1803


‘HZ. MUHAMMED, BİR TÜRKOĞLU TÜRK’ÜN MUAZZAM TORUNUDUR.’

 

Bugünlerde, “Türk” hor görülüyor, Türk” deyince, birileri, çuvaldız batırılmış gibi hopluyor… “Türk”e karşı, üstelik “din adına” taarruzlar var. “Türk” unutturulmak isteniyor… “Türk” adı anılmaktan imtina ediliyor.

 

Bence, Türk’ü o kadar da hor görmeyin… Belki Hz. Muhammed bile Türk’tü!

 

İddia, Türk edebiyatının zirve isimlerinden Süleyman Nazif’e ait…

 

Önce, Süleyman Nazif’i kısaca tanıyalım… Sonra ilgili yazısını okuyalım:

 

x   x   x

 

KİMDİR?

 

 

İstanbul'un işgalini kınamak üzere 23 Kasım 1918'de “Kara Bir Gün” adlı makaleyi yazan Süleyman Nazif, 1869’da Diyarbakır'da doğdu. Eğitimine Maraş’ta başlamış ve hem eğitim hayatı boyunca, hem de memuriyetinin büyük bir bölümünde bu bölgede bulunmuştur. 19’ncu asrın sonlarında İstanbul’a gelmiştir. Daha sonra; Basra, Kastamonu, Trabzon, Musul ve Bağdat valilikleri görevinde bulundu. 1918'de Irak'ın İmparatorluktan ayrılmasını anlatan “Firak-ı Irak” adlı eserini bastırdı.

 

Kara Bir Gün adlı makalesi üzerine Fransız işgal kuvvetleri komutanı Süleyman Nazif'in kurşuna dizilmesini emretti, fakat sonra bundan vazgeçildi. 23 Ocak 1920 günü Pierre Loti'yi anma toplantısında yaptığı konuşma neticesinde, İngilizler tarafından Malta'ya sürüldü.

 

Milli Mücadelenin başarılı olması üzerine, 1922 başlarında İstanbul'a döndü.

 

Osmanlı ve erken cumhuriyetin önemli Kürt aydınlarındandır (Vikipedi).

 

1927'de zatürreden öldü. Edirnekapı mezarlığına gömülüdür.

 

x   x   x

 

Aşağıda, Süleyman Nazif tarafından yazılmış olan ve beni çok şaşırtan makaleden bir bölüm sunuyorum:

 

“TÜRK’E DAİR

 

 

Peygamberler babası Hazreti İbrahim aleyhisselâmın ‘Tevrat’ta (Tarh) adı ile kayıtlı bulunan babası (Âzer) Dicle ile Fırat nehirlerinin kucakladıkları ‘Elcezire’ye şarktan, Belh diyarından gelmiş bir Türk oğlu Türk’tü. Hazreti İbrahim İbraniler’den Sara’yı, Araplar’dan Hacer’i aldı. Hazreti İshak Sara’dan,  Hazreti İsmail Hacer’den doğmadır. Fahr-i Kâinat efendimize mensubiyetle kabilelerin en şereflisi olan Kureyş İsmail’in, İsrailoğulları İshak’ın soyundan gelmektedirler. Soya sopa çok dikkat eden Araplar bunu hiçbir zaman gizlemez ve inkâr etmezler. Kureyş kabilesini (müsta’rebe kabileler) arasına dâhil etmekte dört bin seneden beri devam ederler.

 

(Müsta’rebe) aslen Arap olmadığı halde Araplaşmış demektir. Aslen Arap olana (Âribe) derler. Hazreti İsmail’den Hazreti Muhammed’e ve Hazreti İshak’tan Hazreti İsa’ya kadar bütün büyük peygamberler bir Türk oğlu Türk’ün muazzam torunlarıdır. Yusuf Türk, Musa Türk, Davud Türk, Süleyman Türk. Hep Türk, hep Türk… Allahümme bârike alâ İbrahim ve alâ âl-i İbrahim.”

 

Süleyman Nazif, Unutulmuş Yazılar, Türk Edebiyatı, Haziran 1984

 

x   x   x

 

Bu vesileyle, üstadı rahmetle anıyorum.

 

İsmail Hakkı CENGİZ